Akşam rüzgarında savrulan saçlarımı kulağımın arkasına iterken gözlerimizde şehrin ışıklarını toplamış çilekli puding gömüyorduk. Biraz şiirimsi bir giriş yapayım dedim.
Okul çıkışında Batu'yu beni beklerken bulmuştum. Selin'e sormuş, o da müdürün çağırdığını söyleyince kapının karşısında dikilmiş beni bekliyordu. Kızlar bunu görünce iyice sinir olmuştu, oh olsundu.
"Yalnız kızı iyi benzetmişsin. Uyuz oluyordum bende."
Batu'ya olayı anlatmıştım, benim yapmadığıma zor ikna oldu.
"Kız sana yanıkmış ama olmadı bu dediğin."
"Bir senedir anlamadı, sevgili olabileceğimizi düşünüyor."
"Okuldaki kızlar ölüyomuş sana, hepsine anlatmaya kalksan yorulursun şimdi."
Güldü, ağzına attığı kaşığı çıkarmadan bir süre ışıklı manzaraya daldı. Geçen Ayaz'ı kovaladağımız mekandaydık bu arada. Binanın tepesinde, ayaklarımızı bilmem kaç kat yukarıdan aşağı sarkıtmış oturuyorduk.
"Aynen şimdi öyledir büyük ihtimalle." dedi kaşığı ağzından çıkarırken.
"Eskiden neydi ki farklı olan."
"Hiiç, hiçbir şey. Ya sen beni bırak da şimdi uzaklaştırma verirlerse nolcak?"
"Uzaklaşmış olcam."
"Ahahahaha"
"Sen gül tabi, kız senin yüzünden takmış bana kafayı.
"Ne dedi sana?"
"Seninle aramda ne olduğunu merak ediyor?"
"Sen ne dedin?"
"Sera diyor başka bir şey demiyor bu çocuk!" dedim.
Ben öyle deyince ağzındaki çilekli pudingi püskürtmüştü. Gülmeye başladı, bende onun bu haline gülmeye başladım. Üstü başı çilekli puding olmuştu.
"Ama şey de deseydin 'sadece arkadaşız' "
"Onu yarın kurulun önünde diyecem merak etme."
"Ahaahahaha hayatımda hiçbir kız beni bu kadar güldürmemişti."
"Öyle deme şu senin için kendini aşağı atacak olan bi kız vardı. -Hani benim kurtardığım- o da bayağı komikti."
"Heaa komikti tabi, zor kurtardım ondan yakamı."
"Aa o niye?"
"Babasıyla beni istemeye geldiler."
"nE jzzbzjsbxuxbuddbdjdbdj"
Hayvan gibi gülme sırası bendeydi.
"Tuz da koydun mu kahvesine?"
"Heaa limon tuzu hemde. Bi dakika ya sen sahiden inandın mı?"
"Neye?"
"Beni istemeye geldiklerine."
Öyle deyince ben gene gülmeye başladım. Bundan sonra aklıma olur olmadık yerde bu gelir gülerim.
"Amma güldün ya şakaydı alt tarafı."
Kendime yavaş yavaş gelirken konuşma yeteneğimi tekrar kazandım.
"Biliyorum biliyorum ama keşke gerçek olsaydı. O zaman daha çok gülerdim."
"Çok istiyorsan sen gelebilirsin istemeye. Çikolata bitter olsun ama."
"Olur kafandan gülde boşaltırım istersen."
"Fena olmaz."
Güldük, eğlendik bi sessizlik çöktü. Pudinglerimiz de bitmişti. İkimizde durmuş yanıp sönen ışıkları seyrediyorduk.
Arka tarafta bir ses oldu. Kafayı çevirince rüzgarın savurduğu poşete ait olduğunu farkettik. Aklıma birden Ayaz geldi. Söyledikleri, annesi...
"Sera, sana bir şey sorcam."
Başımı salladım.
"Ayaz'ı nereden tanıyorsun?"
Akıllar arası seyahate çıkmış herhalde Ayaz, yalnız değilmişim.
"Okuldan."
"Okuldan mı? Bizim okula yeni gelmedin mi sen?"
"Eski okulumdan ya, aynı sınıftaydık."
"Başını çok belaya sokuyor muydu orda da?"
"Yarışıyorduk, öyle söyleyim."
"Aptal herif hiç akıllanmayacak!"
"O niye?"
"Boşver."
La madem anlatmayacan ne diye şimdi bana Ayaz'dan bahsediyon? Haksız mıyım? Değilim.
"Anlat hadi seni dinliyorum."
"Anlatacak bir şey yok ya."
"Ne diye bana Ayaz'dan bahsettin o zaman?"
"Eskiden burada beraber otururduk, aklıma geldi."
"Şimdi ne değişti?"
Gene daldı uzaklara.
"Pekii anlatayım. Ayaz ile beraber büyüdük sayılır, okullarımız falan hep aynıydı. Birkaç ay öncesine kadar tabi."
Duraksadı, devam etti.
"Çok önemli bir basketbol maçımız vardı. En büyük hayalim olan Anadolu Efes'te oynama fırsatıydı bu, teknik direktörü gelmişti maça. Ayaz da çok iyiydi basketbolda, ben takım kaptanıydım o gün. Bütün maç potaları delen adam, o maçta oynamadı bildiğin. Maçı kaybettik, takımın bütün emeği çöp oldu. Efes falan da elden gitti. Sonra birbirimize girdik kavga ettik. Acayip sinirlendim, hâla da sinirliyim."
Harbiden de sinirliydi, böyle alnında damarlar falan belirdi anlatırken.
"Sonra peki?"
"Sonra babası okuldan attı bunu."
"Nasıl yani?"
"Okulun sahibinden bahsediyorum, Kemal Diner? Maçı kaybedince sponsorluğu alamadı, oğlunu şutladı."
Şimşekler çaktı, müdürün odasında gördüğüm adamdı. Aman hiç hoşlanmamıştım zaten.
"Oğlundan önemli mi sanki?"
"Ayaz'ın başı beladan eksik olmazdı, adamın canına tak etmiş olmalı."
Şaşırdık mı? Hayır.
*Diyene bak puhahahha*
"O zaman ben de atılırım yakında."
"Ona ne şüphe, zaten bugün ilk golü attın."
"Kopya meselesinde de asisti sen yapmıştın hatırlatırım."
"Ahahahah ha bende şutlanabilirim yani?"
"Benimle takılmaya devam edersen evet."
"Kemal abiyle aram iyidir, hallederiz bir şekilde. Aa Kemal abi demişken, basketbol maçının kutlaması için yemek düzenliyor. Sende gelsene benimle."
"Ya ben sevmem öyle ortamları."
"Maçı da doğru düzgün izlemedin zaten. Çilekli pudingini bu sefer kırmazsın herhalde."
"Ne zaman bu yemek?"
"Yarın akşam."
Biraz düşündüm, meşgulmuş gibi yapayım dedim. Ama meşgul olmadığım aklıma geldi.
"Olur gelirim ama çok kalmam, baştan söyleyim."
"Tamam yurttan alırım seni."
...
Kestik!
Olaylı bölümü bir sonrakine sakladım. Arada bi nefes alalım demi xjxnxj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRONİK PSİKOPAT (dewamke:)
JugendliteraturHeyecan arama, heyecan seni bulur.Şimdi bu oyunu bizim tarzımızla oynayalım!