42.Bölüm👅

66 4 2
                                    

"Nerden başlasam bilmiyorum."

"Baştan başla."

Gözlerini masadaki herhangi bir noktaya sabitleyip konuşmaya başladı.

"Geçen gece çok önemli bir gelişme oldu."

Kendimi gazeteci gibi hisettim. Ayaz'ı dinlerken. Aynı ciddiyete bürünüp ellerimi masada birleştirdim.

"Gelişmeleri aktarırken hep böyle misindir?"

"İki dk ciddi ol be kızım."

"Valla çok ciddiyim, seni dinliyorum."

"Bak Sera, sende duydun babam olacak o adama dünkü silahlı adam Tufan diye seslendi."

Bu bi tesadüf değilse Tufan'dı. Renk vermek istemedim, her ne kadar hedefimiz aynı kişiyse bile onun ölümü benim elimden olacaktı.

"Ve baban da hiç inkar etmedi."

"Yaklaşık 2 yıldır bunun peşindeyim. Ve bu ismi dün 3.kez duydum."

"Diğer ikisi?"

"İlkinde yanında gezdirdiği adam Selami, Tufan abi demişti. İkincisinde de yine evi indirdiler ve babam onlarla konuşurken adam Tufan diye hitap etti. Sonra ben bu ismin peşine düştüm tabi 16 yaşında ne kadar düşebilirsem. Hiçbir şey çıkmadı.Yine bir şey bulamadım. Ama senin bugün bulduğun hap.. işte burada devreye başkaları giriyor."

"??"

"Bak bu ev senelerdir kullanılmıyor."

Bu kadarını tahmin etmesi çok zor olmuştur.

Ceketinin iç cebinden çıkardığı şeyi masanın üstüne koydu. Gözlük.

"Bu gözlüğü bulduğumda üstünde doğru düzgün toz bile yoktu. Ve bu babamın gözlüğü.
Yıllardır asla değiştirmedi şeklini."

"Bilerek koyulduğu bariz belli."

"Aynen ya da babam geldi, yakın geçmişte."

"Mantıklı düşün Ayaz, baban gelse neden gözlüğünü unutsun ve yerdeki o hap.. onu görürdü bence. Buraya kafa dinlemek için gelmeyeceği kesin."

"Haklısın."

Haklı olmam zeki olduğum gerçeğini değiştirmez.

"Pekii buraya gelmek nerden esti? Neden aradık? Onu söyle sen."

"Biri var sanırım Sera. Bana yardım etmeye çalışan biri."

"Ya da Kemalin pimini çekmek isteyen biri."

Adamın düşmanı bitmiyo ansinisatim. Ağız tadıyla bi intikam alamayacak mıyım ben?

"Aynen öyle."

"Sence kim olabilir?"

"Aslında herkes. Çünkü adamın sağı solu düşman."

"Ayaz!!"

"Efendim?"

"Hiç adını söylemek hoşuma gidiyo demek isterdim ama doğru düzgün anlat şunu. Dağ evi ne alaka?"

Bi düşündü. Bu kısmı söylemekte kararsız olduğu belli değildi.

"Şu sana gösterdiğim bir not vardı hatırlıyor musun?"

"Bebeğin yaşıyor."

"İşte onu kim yazdıysa bu adresi yazan da aynı kişi."

"Nasıl yani, not mu buldun yine?"

"Mesaj olarak geldi bi numaradan. Sonrasında aradım ama hattını kapatmış hemen."

Vakit Sherlock olma vaktiydi.

"Ne düşünüyosun?"

Masanın desenlerine daldığımı farkettim.

"Kardeşin olabilir mi?"

Çok hızlı düşünürüm.

"Evet bi kardeşim var. Ama yaşadığı bile belli değil."

"Bu notları o yolluyor olabilir mi?"

"Zannetmiyorum. Birden ortaya çıkıp babamızı öldürmek mi istiyor?"

"Neden olmasın ki? Sonuçta o notu annenin elinde buldun ve  anneni o halde gördü. Ayrıca o dağ evini biliyorsa senden daha çok şey biliyor demektir. Yani Kemal'i öldürmek için yeterince sebebi vardır."

Nalet olsun bu kafaya her şeyi biliyor.

Ayaz bi düşündü.
Düşündürürüm.

"Ama neden kardeşini yani beni ateşe atsın ki Sera? Kendisi öldürebilirdi?"

"Sen beni şu anda ateşe atıyorsun o zaman?"

Kurduğum cümlenin onu bu kadar sarsacağını tahmin etmemiştim. Yumruğunu sıktı ama masaya vurmadı. Vursaydı sahne tamamdı. Çok ciddi baktı gözlerime.

"Sen kardeşim değilsin."

Sessizlik..

KRONİK PSİKOPAT (dewamke:)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin