Bölümleri hızla ateşlemeye devaaam! Kıymetimi bilin lan😎
İlk ders matematikti ve dün geceden sonra kafam kazan gibiydi. Uyuyamamıştım.
Selin halimi farketmiş olmalı ki hoca arkasını dönünce "iyi misin"diye sordu.
Onaylarcasına başımı salladım. Sonra da kafamı gömüp uyumaya koyuldum.
...
Birinin kolumu dürtüklemesiyle kafamı kaldırdım.
"Üç derstir uyuyorsun."
Selin'di.
"Rekora koşuyorum."
"Ya kalk acıktım ben, yemekhaneye gidelim hadi."
"Yemek.. tabi."
Gözlerimi zar zor aralayıp Selin'e eşlik ettim. Tam yemekhanenin kapısından girmiştik ki kartımı unuttuğumu farkettim.
"Ben kartımı unutmuşum ya, malum alışık değilim. Sen aladur, ben gelirim şimdi."
"Tamam, gecikme."
Merdivenleri hızla inip, sınıfıma giden koridora döndüm.
O sırada bir takım sesler işittim. Spor salonuna inen merdivenlerden geliyordu. Erkek sesleriydi ama kavga ediyorlar gibiydi. Kavga izlemeyi severim o yüzden merdivenlere yaklaştım.
Üç tane velet köşeye birini sıkıştırmış tehdit ediyordu. Ama dördüncüyü göremedim. O yüzden biraz eğilip hepsini görüş açıma aldım.
"Abi babam duyarsa mahveder beni."
"Alacağın iki kağıt parçası, amma yaptın hea!"
Vizyonsuzlar çömlerden bir çocukla uğraşıyorlar.
"Yapamam. Hem çekmecesi kitlidir onun."
"Tamam işte sen anahtarı al gel, bize getir. Gerisini biz hallederiz. Yoksa nolur biliyosun."
Çocuğu korkutup olay yerinden ayrıldılar, görünmemek adına sütunların arkasına gizlendim. Onlar gidince çocuğun yanına gittim. Merdivene oturmuş çaresizce ağlıyordu. Yanına oturdum bende.
"Ufaklık, ne istiyorlar senden?"
Çocuk koluyla gözlerini silip yüzüme baktı.
"Söylesem napabilirsin ki sanki!"
"Sen anlat bakalım."
"Babam bu okulda öğretmen. Kimya öğretmeni. Bunlar da benden yarınki kimya sınavlarının sorularını almak için babamın dolabının anahtarını istiyorlar. Ama babama yakalanırsam biterim ben. Her şeyi elimden alır."
"Her şey?"
"Gamer'im ben abla. Bilgisayarımı ve telefonumu alırsa biterim."
"Senin derdini si-seveyim."
"Almazsam da bu abiler bana ne yapar Allah bilir?"
"Hiçbir şey yapamazlar. Operasyon ne zaman sen onu söyle?"
"Akşam okulun arka bahçesinde buluşup anahtarı getirmemi istediler."
"Ne kadar akşam?"
"On bir gibi."
Kafamda zamanı tarttım. Yok o saatte yurttan kaçıcam buraya gelcem yol uzun falan olan olurdu ben gelene kadar.
Başka bir şey yapmalı...
Ama ne?
Tak!
Dün müdürün söyledikleri geldi aklıma. Okulun yurdunda kalabilirsin demişti. Zaten on sekiz yaşımı bu sene dolduracağımdan yetimhane bu konuda sorun çıkarmazdı.
Çocuğa akşam 8'de okula gelmesini söyledim. Onlar gelmeden önce bi hal çaresini düşünecektik. Ama şimdi müdüre gidip şu konuyu bi halledelim.
...
Müdürle konuşmuştum. Eşyalarımı hemen getirteceklerini söylediler.
Bir an duraksadım, bu kararı tam 10 dakika önce verdiğimi ve hiç düşünmeden hareket ettiğimi farkettim. İyi de benim tarzım bu yani genel olarak doğaçlama gelişiyor bende olaylar. Kızlara da bir şekilde anlatacaktım artık. Yani birden oldu bende anlamadım.
Dersler dersleri kovaladı ve gün bitti. Yurt görevlilerinden biriyle yurda gittim ve bana kalacağım yeri gösterdi. Yurt okul çok yakın olmakl birlikte bir 500m ötesinde de -yine okula ait- erkek yurdu vardı.
Yurt bayağı büyük ve lükstü. Beni dört kişilik bir odaya aldılar. Eşyalarımı vs. yerleştirdim. Oradaki kızlarla falan tanıştık. (Nazlı, Tuğçe, Ayşegül) Benimle aynı odayı paylaşmaktan gurur duyduklarını söylediler. Şaka. Sınıfın aksine burada can sıkıcı tipler yoktu.
...
Akşam çöktü kızlarla yemekhanede karnımızı doyurduk. Bu yurdun da kendine göre kuralları varmış. Saat 9 dan sonra giriş çıkışlar iptalmiş zart zurt. Buluruz bi yolunu.
Neyse üstüme bi ceket atıp yurttan çıktım. Okulun yolunu tuttum. Kimseler yoktu. Arka bahçeyi dolandım. Bu arada ne yapacağımı hâla düşünmedim ama üç saat var yani. Hallederiz, neyi halledemedik ki!
"Abla burdayım!"
Ufaklık gelmişti.
"Aldın mı anahtarı?"
"Aldım."
Cebinden çıkarıp gösterdi, ikna oldum.
"Ee napıyoruz şimdi?"
"Düşünüyoruz."
"Neyi?"
"Seni babana yakalatmayı."
"Aman deyim abla!"
O sırada çamların arasından bi hışırtı duyuldu. Duvarın dibine sindik.
"Geldiler galiba abla."
"11 demedin mi sen?"
"Öyleydi. Bunlarda düşünecek galiba."
Güldüm, sessiz sessiz.
Ayak sesi gittikçe yaklaştı, yaklaştı ve kaçınılmaz son;
"Patlattım sizi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRONİK PSİKOPAT (dewamke:)
Teen FictionHeyecan arama, heyecan seni bulur.Şimdi bu oyunu bizim tarzımızla oynayalım!