Kankilerr geciktiğim için özür dilerim ama size ekşın dolu bir bölümle geldimm. Hadi okuyun guzularım🦭
Gecenin on iki buçuk sularında şirkete girme operasyonumuzu başlattık. Ayaz arkadaşının kameraları hallettiğini söylemişti. Onun dışında kardeş muhabbetinden beri çok konuşmadık. Benim babamdan başka kimsem olmadı şu hayatta bundan sonra da olmasına lüzum yoktu.
Tamamen siyah giyinmiştik geceye kamufle olmak için. Bana sorsanız fosforlu da olurdu djdnjd"Ayaz güvenlik nolacak?"
İki tane güvenlik vardı. Normalde ikisinin de ayakta durması lazımdı ama biri uyuyordu. Diğeri de telefonla uğraşıyor arada bir de dışarıyı gözetliyordu.
"Arkadaşım gelicek birazdan adres sorucak."
"Ne?? O numara çok eski. Başka bir şey bulamadınız mı?"
"Eski meski tutmadığı olmadı şimdiye kadar."
"Ha sen alışkınsın gizli gizli mekan basmalara."
"Yani, biliyoruz bir şeyler."
"Ayaz bizi yakalattırmazsın umarım."
"Merak etme diğeri uyanmazsa sıkıntı olmaz."
"Ya uyanırsa?"
"Babamın şirketi değil mi? Henüz beni hapse attıracak kadar kafayı yemedi. İtibarı zedelenir."
"Vay anasını. Ben peki?"
"Sen alışkınsın zaten nezaretlere."
"Yakalanırsak seni de alıştırırım merak etme."
...
"Hani nerede arkadaşın, daha çok bekleyecek miyiz?"
"Geliyomuş."
O sırada bi araba şirketin önünde durdu.
Güvenliğe seslendi."Abi bakar mısın?"
Güvenlik arabanın geldiğini farketmişti, adam seslenince kulübesinden çıktı.
"Söyle kardeş?"
"Abi buranın yabancısıyım da ben ... yere nasıl gidebilirim?
"Ohoo sen çok yanlış yerden girmişin kardeş ..
Güvenlik numarayı yuttu, biz de giriş kapısını çoktan geçtik.
Diğer güvenlik hâla uyuyordu.Ayaz'ın giriş kartı sayesinde şirkete de sorunsuz girebildik.
Çantadan el fenerlerini çıkarıp fıtı fıtı dolaşmaya başladık şirketi.
"Ayaz!"
"Ne?"
"Ne denmez öküz müsün?"
"Aşkım mı deseydim?"
"Öf saçmalama be, efendim hizmetinizdeyim ekselansları kafi."
"Başka emrin?"
"Emir değil rica."
"Of Seraa."
"Bana bak gece gece şirket gezecek modda değilim direkt babanın odasına götür bizi."Ayaz sinirlenmişti biraz. Aniden arkasını döndü.
"Ben napıyorum acaba!"
Burun buruna geldik. Çünkü aniden dönünce şey olamadı. Kaldık öyle. Başka biri olsa şuraya on tane edebi cümle kasardı. Dondum kaldım valla.
"Napıyosun acaba?"
"Sen napıyosun dibimde?"
"Seni takip ediyorum."Ben bi heycanlandım. Hiç böyle olmazdım. Kendine gel Sera. Bu çocuktan sana yâr olmaz.
"Sinirlendiriyosun beni."
"Sinirlenme sende."Geri çekilsene çocuk. O çekilmezse ben de çekilmem.
Bu arada sahne şu şekilde ilerliyor Ayaz gözlerini gözlerimden ayırmıyor, ben arada kaçamak yapıp etrafı da kontrol ediyorum.
Hafifçe gülümsedi. Çekildi.
"Babamın odasına gidiyoruz. Sana şirketi gezdirmek gibi bi niyetim yok bu saatte."
"Güzel."
"Batu gezdirir sana sonra."
"Aa çilekli pudingle gezeceğimiz çok yer var buraya kadar."
"Yaa öyle mi.. Baya yakınsınız ya."
"İyi çocuk ya."
"Ben?"
"Sen ne?"
"Benle neden gezmiyorsun."
Ağzımdan random attım bu cümleye.
"Üçümüz gezelim tamam üzülme."
Bi takırdı oldu.
Yere bir şey düştü zannımca.
Fenerimi sese doğrulttum ama bir şey göremedik."Ayaz? Şirket yeterince güvenli mi?"
"Bilmiyorum ben bi kontrol edicem sesin geldiği yeri."
"Bende geliyorum."
Ayaz'ın her ne kadar hoşuna gitmese de arkasından bende geldim. Sesin geldiği tarafta bir oda vardı, kapı açıktı.
"Az önce açık mıydı bu kapı?"
"Hatırlamıyorum Sera."
Cam açıktı ve birkaç kağıt yere savrulmuştu rüzgardan. O sırada yerde küçük bir not defteri gördük. Defter sert kapaklı kutumsu bir şeydi.
"Rüzgar bu kadar kuvvetli değil." diye söylendi Ayaz.
"İyi de kimse yok işte!"
"Öyle görünüyor."
Tam odadan çıkıyordum ki Ayaz bi anda kapıyı kapattı. Sırtımı kapıya yaslı halde kendimi yine ona bakarken buldum.
Kendini aştı iice bu çocuk. Böyle hareketleri filmlerden görüyor hep. İşaret parmağını dudaklarıma götürüp 'sus' emri verdi.
30 sn falan bekledik öyle. Onun kalbinin sesini duyabiliyordum. Bu beni mutlu etti euheuhe.
Kapıyı açtı sonunda, çıktık. İstesem bende açardım ama olayı anlayınca bekledim.
"Temiz gibi" dedi.
"30sn de mi anladın?"
"Çok vaktimiz yoktu."
"Az önce heyecanlandın mı sen?"
"Ne alaka?"Sesindeki ton değişikliği evet heyecanlandım diyordu, anlarım ben.
"Kalbin diyorum güzel atıyomuş."
"Başımın belası psikopat manyak."
Diye söylene dursun iltifat olarak yazdım bunları.
...
Kemal Diner'in odasına ayak basmıştık nihayet.
Aramaya koyulduk. Ayaz dolapları ararken bende masanın etrafına ve çekmecelere bakıyordum.
Bol bol dosyadan ve kağıtlardan başka bir şey yoktu. Elim masadaki kağıtlarda gezinirken yere bir şey düştü. Fotoğraf çerçevesiydi. Kolum çarpmış olmalıydı.
Fotoğrafta Ayaz ve Batu kupa kaldırıyordu, arkada da takım vardı. Bu arada çerçevenin arkası çıkmıştı ama kırılmamıştı. Onu takmaya çalışırken fotoğrafın arkasındaki yazıyı farkettim. Çerçeveden çıkardım. Ama bu başka bir fotoğraftı. Kemal çerçeveye iki fotoğraf yerleştirmişti.
Yazının ön yüzünde bambaşka bir insanın fotoğrafı ama çok tanıdık.
Sevgi abla.
Ve kapıda aniden beliren silüet.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRONİK PSİKOPAT (dewamke:)
Teen FictionHeyecan arama, heyecan seni bulur.Şimdi bu oyunu bizim tarzımızla oynayalım!