Arkadaşım mı?
Lan Mine'ye diyor olmasın bu!
Hızlı adımlarla ona doğru yürüdüm. Olduğu yerden alaylı gülümsemesini sürdürmeye devam ediyordu."Ne arkadaşı,ne saçmalıyorsun bu bir bahane mi?"derken elimle onu geriye doğru iteklemiştim
Napiyim anasini satim sinirlerime hakim olamıyorum ki!"Hayır bahane falan değil. Arkadaşın hastanede. Bence ölmeden önce onu son kez görmelisin."
Ne ölmesi, ne zırvalıyordu bu salak!
Ama dedikleri doğruysa burada onunla tartışarak kaybedecek vaktim yoktu. Sinirli bakışlarımı onun üstünden çekip hastaneye doğru koşmaya başladım.Hastaneleri oldum olası sevmezdim. Hep kasvetli bir havası vardı benim için.
Danışmana Mine'nin kaldığı odayı sordum.
"Öyle biri yok hastanemizde."
"Ne demek yok ya bir daha bakın."
"Bakıyorum ama kayıtlı değil hanfendi.
"Peki, teşekkürler.Lan benle dalga mı geçiyor bu ya. Ama hiç de öyle bir hali yoktu.
Off!
Odaları bir hışımla gezmeye başladım.
Yoktu işte, resmen benimle alay etmiş pislik!
Yoruldum anasini satiyim.Merdivenlerin dibine gelince sırtımı arkama yaslayıp soluklanmaya başladım.
Tam o sırada yaslandığım şeyin kapı olduğunu farketmiştim ki çok geçti.
Açılan kapıyla dengemi kaybedip düştüm....
Gözlerimi açtığımda beni odalardan birine aldıklarını farkettim.
Bayılmış olmalıydım."İyi misin?"
"Mine!"
"Anlatırım, dinlen önce."
"Lan ne dinlenmesi seni tek parça gördüm ya ona şükrediyorum şu an!"Mine sözlerime buruk bir tebessümle gülümserken;
"Sen neden buradasın?"dedi.
"Sen burdasın diye, niye olacak."
"İyi ama size burada olduğumu söylemedim ki ben."
"İyi halt ettin. Neyse yaşıyorsun gel bir sarılayım."Kısa bir kucaklaşma anından sonra;
"Tamam bu kadar duygusallık yeter, ağlatıcaksın milleti."dedim.
"Burada sen ve benden başka kimse yok."
"Of kes laf yapmayı da sana niye zarar vermek istedi bu adamlar?"
"Bana mı?"
"Evet, dertleri ne bunların?"
"Sera sen iyi misin, adamların derdi babamla. Bıçaklamışlar adamı."
"Nee! O senin baban mıydı?"
"Yan odada yatan adam, babam olacak şahsiyet de sana ne oluyor?"
"Lan dur bi bakıyım adama."
"Doktorlar bakıyor kanka."
"Tamam baksınlar anasini satim bende bakicam çekil bi sen."Mine önümden çekilirken ben ayaklanınca o da arkamdan geldi.
Odanın önüne gelince;
"Girebiliyoz demi?"diye sordum bizimkine.
"Durumu iyi ya, doktorlar izin verdi."Kapıyı yavaşça aralayıp içeri girdik.Adamın bilinci yerindeydi.
Oradaki sandalyelerden birine oturdum."Geçmiş olsun."
"Saol,sen Mine'nin arkadaşısın heralde."
"Evet öyle. Iıı size bir şey sorcam. Buraya nasıl geldiniz?"Evet,şu an merakımı gizleyemiyorum.
"Hatırlamıyorum,uyandığımda buradaydım."
"Bıçaklanmışsınız sanırım."Adam cevap vermedi.
Mine gözlerini belertmiş bana bakarken ben soruşturmama devam ettim.
"Şikayetçi oldunuz mu peki?"
"Polisler gelmedi daha."
"Bakın, o adamlar tehlikeli. Daha kötüsü de olabilirdi. Polislere ifade verirken bunu da unutmazsınız umarım.""Bu kadar yeter, hastayı yormayalım."
Hemşire içeriye girerken bizde Mine'yle dışarı çıktık. O sırada adamın şaşkın bakışları üzerimdeydi.
"Sen nerden biliyorsun o adamları?"diye sordu Mine.
Bu kız niye başta soracağı şeyi sonradan soruyor anlamıyorum.
"O ana bizzat şahit oldum çünki."
"Hangi an?"Allah'ım ya sabır!
"Lan hangi an olacak, sabah gözümüzün önünde bıçakladılar adamı. Zeynep de vardı."
"Ohaa, bana niye söylemediniz."
"Ne bilelim biz o adamın, senin baban olduğunu."Mine olayları anlamaya çalışırcasına kafasını iki yana salladı.
"Ya Sera, siz sınıfa geçerken beni gizli bir numara aradı. Baban hastanede falan gibisinden bir şeyler söyledi. Apar topar buraya geldim bende."
"Niye bıçaklamışlar babanı."
"Ne bileyim,söylemedi bana da."
"Neyse yaşıyor ya canını sıkma."
"Aynen, de sen nasıl bildin burada olduğumu?"
"Bizim yeni gelen velet yok mu, bu adamların elemanı sanırsam. O öttü burda olduğunu."
"Yeni gelen?"
"Of Mine boşver kafanı yorma şimdi zamanla anlarsın."Etrafın karardığını farkedince saatime baktım.
"Ohoo, bir saat kalmış kontrole. Gidiyoruz hadi!"
"Tamam, babama bakıp geliyorum."Aşağı inip Mine'yi bekledim. Neğadar ekşınlı bir gündü anasini satim ya!
Mine gelince;
''Bizim Zeyno'ya mesaj at idare etsin kontrole kadar.'' dedim.Elleri klavyede gezinirken cevap verdi.
"Kontrole yetişmezsek Melahat canımızı okur kanka."
"Aynen, öyle hadi tabana kuvvet."Bir koşu yurdun oraya gelmiştik.
"Kalbim boğazımda atıyor anasini satim."
"Aynen kanka."
"Refikcana görünmeyelim arkadan atlarız."Refikcan bizim yetimhanenin bekçisi. Adı Refik aslında ama çok candan adamdır ya. Biz de Refikcan deriz kendisine.
Yurdun arkasını dolandık. Mine önden ben arkadan atlayıp kendimizi içeri attık.
Kontrole yetişmenin yanı sıra, polissiz geçirdiğim ilk ekşın günümdü diye düşünürkeen...
Bir saniye bizim yumurcaklardan biri geldi."Sera abla bak ayıcığım güzel mi?"dedi elindeki oyuncak ayıyı kucağına bastırırken.
"Ayı işte."
"Bunu bana bir abi verdi."dedi ardından cebindeki kağıdı çıkarıp bana uzattı.
"Çook yakışıklıydı,büyüyünce onunla evlencem."diyerek ekledi.
Bak hele bak, hayallere bak yav!
"Hadi sen ayıcığınla oyna."Yumurcağı başımdan savdıktan sonra kağıdı araladım.
"Bunu okuduğuna göre hayattasın demektir. Demek ki hayatta kalmak için çeneni kapalı tutman gerekiyormuş."
Sayımız git gide artıyor bee!
İyi ki varsınız♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRONİK PSİKOPAT (dewamke:)
Novela JuvenilHeyecan arama, heyecan seni bulur.Şimdi bu oyunu bizim tarzımızla oynayalım!