37.Bölüm👅

183 13 4
                                    

Yemekhaneye inmiştik. Daha kapıdan girerken fasulye yemeği ve tereyağlı pirinç pilavı kokusu gelmişti burnuma. Kabaran iştahımla kendi yemek tepsimi alıp masalardan birine kuruldum. Ardımdan Ayaz ile Batu da geldi.

Hep birlikte tabaklarımıza gömüldük. Gömüldük derken kıtlıktan çıkmış gibi değil, edebi bir şekilde.

Ayaz fasulyeden bir kaşık daha attıktan sonra ağzı yarı dolu konuştu.

"Yemeglerini de özlememişiğm mezela."

"Belli oluyor." dedim.

"Fasulyeye zaafım var o ayrı."

"Fasulye iyidir."

Tekrar tabağıma döndüm.

"Sınavı naptın?" diye sordu Batu.

"Geometri dediğin nedir ki?"

"Üçgendir."

"O zaman biz geometriyiz."dedim.

"Ne alaka?" diye atladı Ayaz.

Çok alakasız biliyorum ama bir yerden bağlamak lazımdı.

"Biz.. iyi üçlü olduk bence. Çok iyi anlaşıyoruz. Özellikle siz ikiniz arasında çok güçlü bir iletişim var."

Hay ağzımı yemekle doldurayım.

Ortamdaki soğuk havayı farkeder farketmez bir kaşık dolusu pilavı ağzıma atıp ufaktan kafamı kaldırdım, gözlerimi ikisi üzerinde gezdirdikten sonra bana dik dik baktıklarını gördüm.

"Boğulacaksın yavaş ye." dedi Batu.

Soğuk bir ses tonuyla 'boğulacaksın' kısmını vurgulayarak.

"Çatal güzelmiş." dedi ardından Ayaz.

Çatalı hafiften bana doğrultmuş ve tehtitkar bir ses tonu.

Tek kelime daha etmeden yemeğimi yedim, onlar da öyle yaptı.

Sonra biyoloji dersine girdik. Ama vücudum laktik asit üretme moduna girdiğinden üstüme bir uyku çöktü.

Dersi yarısına kadar ayık bir şekilde dinleyebildim. Yelda hoca da tam kafamı koyacağım sırada gelip gelip kulağımın dibinde dolaşım sistemini anlatıyordu.

"Sera!"

Bi irkildim.

"Efendim?"

"Kalk bi elini yüzünü yıka kızım."

Allah razı olsun, düşünceli kadın.

Sersem sersem kalktım yerimden. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Oradan da kantine geçip birde su alayım dedim.

O sırada koridorda Kemal'in adamını gördüm. O bana baktı, ben ona baktım o hâla bakmaya devam ederken ben bunu daha fazla sürdürmek istemedim ve geçip gittim.

Müdürün odasının önünden geçerken Kemal Diner'in sesini duydum, duraksadım.

"Şimdilik bir sorun yok, Ayaz iyi bir öğrenci Kemal bey."

"Güzel. Peki Sera Çetin? Bir sorun yoktur umarım."

Bir sorun var Kemal Diner, o da sensin.

"Yok, zaten geçen seferki de bir yanlış anlaşılmaydı bildiğiniz gibi.

"Tamam, Suzan hanım. Bir sıkıntı olursa beni ararsınız."

Tam kalkıyordu sanırım, ayak sesi geldi.

Bu arada kapı dinlemekten nefret ederim. Ama bu görev icabı, anlarsınız ya.

"Kemal bey?" dedi bizim müdüre.

Devam etti.

"Birçok öğrencimiz burs alıyor. Siz Sera ile neden bu kadar ilgileniyorsunuz?"

Bak, önemli bi noktaya parmak bastı.

Ama Kemal hemen cevap vermedi.

"Sera..gerçekten iyi bir öğrenci."

Öyleyimdir.

"Haklısınız Kemal bey, görüşmek üzere."

Hemen kapının önünden tüyüp, kantine gittim. Kemal ile karşılaşmak istemiyordum.

Suyumu aldım ve tam sınıfa gireceğim sırada zil çaldı. Şanslıyımdır da birazcık.

Ayaz zil çalar çalmaz kulağımın dibinde söylenmeye başladı.

"Naapmaya çalışıyorsun? Niye gidiyosunuz babamın evine?"

"Beni çok sevmiş baban. İlla gel diyor."

"Ciddi bir şey sordum."

O sırada kafamda lambalar yandı. Ayaz'ı pencerenin oraya sürükledim. Ayaklarından diyomuşum xkdjd

"Ayaz, bak ne dicem. Akşam sende geliyosun. Bi şekilde evi aramamız lazım."

"Nasıl yani, neyi arıyoruz?"

"Ya arayalım işte, dikkat çeken bir şey bulursak inceleriz."

Aramayı düşündüğüm şey adamın tescilli katil belgesi falan değildi. Tufan Mihri yazan herhangi bir şey olabilirdi.

"Tabi Kemal Diner de bizi izleyecek."

"Ya Ayaz, babanın kafasına sıkıp öyle arayacaz."

Ayaz şok.

"Ya şaka şaka."

"Arama işini sen yapacaksın. Odama çıkıyorum falan de bak her yere."

"Babam eve bir şey saklamaz kolay kolay. Daha önce aradığımda elime bir şey geçmemişti."

"Daha önce dediğin?"

"Yani iki sene önce falan işte, evde kalıyorken."

"Tamam, yine aralım. Babanın odasının yakınında ne var?"

Bi düşündü, kendi evinin turisti.

"Lavobo var, hobi odası var, spor odası var, birde boş bi oda var."

Zenginliği bir cümleyle anlatınız.

"Baban banka mı soydu?"

Bu arada benim babamda zengindi, ama mütevazi bir zengin.

"Onun bankasınada evine de.."

"Neyse, ne diyordum.. he ben lavoboya gitme bahanesiyle kalkarım, duruma göre beraber de arayabiliriz."

"Yok, ikimiz birden kaybolursak dikkat çeker."

"Doğru."

Zil çaldı.

...

Hatırlatma: Sizi seviyorum💛

KRONİK PSİKOPAT (dewamke:)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin