Zeynep'ten
"Yetiştiik!" Okulun girişinde makineye kartlarını basan bizimkileri gördüğümde koşmama son vererek bağırmıştım. Herkes bir anlığına bana bakmış sonra olay olmadığını anlayıp önlerine dönmüşlerdi.
"Şükür ya. Valla yine geç kalacaksınız da ceza alacaksınız sandım, ödüm koptu." dedi Murat bize dönerek.
"Sorma Murat. Ceza alacağız diye diye tüm yol boyunca koşturdu beni Zeynep sağolsun." dedi Kerem göz ucuyla bana bakarak. Bir yandan da burnundan nefes alıp ağzından veriyordu.
"Ya ne yapsaydım? Sana uyup salına salına mı yürüseydim? Hiç kusura bakma ama benim bir daha ceza almaya hiç niyetim yok." dedim yükselerek.
"Kız haklı arkadaşlar, dağılın." dedi Mert bana bakıp gülümseyerek. Mert'e göz kırptıktan sonra yeniden Kerem'e döndüm.
"Ceza alma konusundaki düşüncelerimi yolda sana söylemiştim." dedi Kerem muzipçe gülümseyerek. O an aklıma geldiğinde gülümsemem yüzümde dondu. Ben onunla arkadaş ilişkimi kurmaya ve korumaya çalışırken onun bana sürekli böyle düşülecek şeyler söylemesi işimi zorlaştırıyordu. Bana dediği şeye tepkim donup kalarak ona bakmak ve sonra da hadi geç kalacağız diyerek koşmaya başlamak olmuştu. Sonra o da peşimden koşmaya başlamıştı falan. Ne yapsaydım? Boynuna mı atlasaydım?
"Ne dedin? Mert çok yetenekli, bir daha ondan yardım alırız ne olacak mı dedin? Ah, haklısın. Çok yetenekli olduğum söylentileri doğru. Size de ikinci kez seve seve yardım ederim." dedi Mert. İkinci kez kısmını fısıldayarak söylemişti çünkü yardım aldığımızı saklayacaktık.
Belalıyız diyoruz kızım, neden inanmıyorsun?
"Hayır Mert. Bir daha ceza alırsak Mert'ten yardım almayalım, zaten bir işe yaradığı yok, yardım etmesiyle etmemesi bir dedim. İkinci kez yardım etmesine hiç gerek yok dedim." dedi Kerem. İkinci kez derken Mert'i taklit ederek fısıldamıştı.
"Ayıp ama yani şu dediğin." dedi Mert alınmış rolü yaparak.
Ben onlara gülerken Kader yine isyanlarına başlamıştı. "Arkadaşlar bunları yürürken mi konuşsak? Hadi ama, biraz daha harekete geçmezseniz dalga geçtiğiniz şeyler gerçek olacak benden söylemesi."
Gülmeme bir son vererek konuştum. "Kader yine çok haklı. Hadi Kerem, kartımızı basıp biz de girelim artık." Kerem beni onaylayarak kartını bastı. Ben de onun ardından bastım ve sonunda hep birlikte sınıfa doğru ilerledik. Yerlerimize otururken düzenimizi değiştirmemiştik. Herkes hala aynı yerinde oturuyordu.
"Arkadaşlar ders neydi?" diye sordu Mert.
"İç mimarlığa giriş." diyerek Mert'in sorusunu cevapladı Lüba. Bir yandan da saçını kalemle topuz yapıyordu.
"E biz bu dersi geçtik zaten." dedi Mert anlam veremeyen bakışlarla.
Lüba topuzunu tamamladıktan sonra ona kaşlarını çatarak baktı. "Nasıl yani? Eminim, ilk ders iç mimarlığa giriş işte."
"Aşkım biz az önce zaten iç mimarlığa giriş yaptık." dedi Mert gülerek. Hepimiz ona boş gözlerle baktığımızda açıklama ihtiyacı hissetti ve gülmesine son vererek konuşmaya başladı. "Fakülteye girdik ya hani? Anlamadınız mı oğlum espriyi?" diye sordu. Ona garip garip bakmayı sürdürdük. Kalemini sıraya koyarak önüne dönerken "Ne cahil arkadaşlarım var ya." diye isyan etmişti. Hepimiz ona neden Mert bakışları atıyorduk.
Bu espriden sonra daha fazla Mert'e bakmak istemediğim için sol tarafa çevirdim bakışlarımı. Anında Kerem ile göz göze geldik.
Kerem ile ne zaman göz göze gelsek aynı şeyleri hissediyordum. Önce içime tarif edemediğim bir his doluyor, sonra kendimi aşırı huzurlu hissediyorum ve sonra da bum! O kız aklıma geliyor. Kerem ile sarıldıkları an gözümün önüne geliyor. İşte o an hissettiğim tüm o huzuru, mutluluğu dağıtıyorum. Onun sevgilisi var, olmaz diye bağırıyorum içimden. Böyle duygular hissedemezsin ona karşı. Ama kalp bu. Durduramam. Sadece unutabilirim. Ya da belki de sadece alışırım. Acısına da, hayal kırıklığına da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomansaAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.