Zeynep'ten
Sabaha kadar uyumadım. Aklımda sadece tek bir düşünce vardı. Gerçekten mi? Gerçekten aşık mısın? Kendime defalarca sordum bu soruyu. Ama her defasında cevapsız kaldım. Kalbim de, beynim de susmuş kalmıştı. Düşünmeye çalışıyordum ama olmuyordu. Adam akıllı düşünemiyordum.
"Kızlaaar!" Lüba'nın bağırmasıyla tüm düşüncelerimden sıyrılıp bakışlarımı ona yönelttim.
"N'oldu?" Kader'de benim gibi Lüba'ya merakla bakıyordu.
"Tülay Hoca'nın düğünü varmış!"
"Ne?" Kader kaşlarını çatarak sormuştu bu soruyu. Benim de ondan pek bir farkım yoktu hani.
"Sen nereden biliyorsun bunu?" diye sordum.
"E sosyal medyasında paylaşmış. Benden kaçar mı? Tüm okul davetlidir diye de yazmış. Ay yani biz de davetliyiz!" Bu dediğine göz devirdim.
"Valla siz nereye gidiyorsanız gidin. Beni yorganımla baş başa bırakın." dedim ve yorganıma sarıldım.
"Hayır, hayatta olmaz. Gideceksek üçümüz gideceğiz. Ya hepimiz ya hiçbirimiz." dedi Kader kararlılıkla. Ona en masum bakışımı attım. "Bakma bana öyle! Kandıramazsın beni Zeynep. Geleceksin."
"Of ya, işe yaramadı bu sefer." dedim ve bakışlarımı pencereye çevirdim. Kim uğraşacak şimdi düğünle dernekle? Evleniyorlarsa Allah mutlu mesut etsin ne yapalım yani? Niye gidiyoruz? Gidince ne olacak? Hiç de sevmem düğünleri. İstenmeyen ot resmen.
"Ee, ne zaman düğün?" dedi Kader gülümseyerek.
"Bu akşam." dedi Lüba bakışlarını telefondan çekmeden.
"Ne?!" diye cırladım. Çatık kaşlarımla cırlamaya devam ettim. "Hayatta olmaz! Ben düğüne falan gidemem. Hele bu akşam hiç gidemem!"
"Ya Zeynep ne olur sanki gelsen? Ne güzel eğleniriz. Şıkır şıkır da giyiniriz. Ne güzel olur." dedi Lüba hevesle.
"Yaa, ne demezsin." dedim ve gözlerimi devirdim. O sırada Kader ayaklandı ve yanıma geldi.
"Hadi hadi, çabuk kalk seni hazırlayacağız." dedi. Bir yandan da kolumu çekiştiriyordu.
"Ya istemiyorum." Kolumu bırakması için uğraşıyorum ama asla bırakmıyordu.
"İtiraz yok. Hadi hadii!" Kafamı bıkkınlıkla geriye doğru attım ve yorganımı tekmeleyerek üstümden attıktan sonra yataktan kalktım. "Şimdi otur şöyle." dedi Kader ve beni çalışma masasının sandalyesine oturttu. Önüme ayna koydu. Lüba da makyaj malzemelerini çıkardı.
"Yok artık Lüba! O ne kadar makyaj malzemesi öyle. Bir rimel bir ruj yeter. Ben evlenmiyorum ya. Bu halde çekemem yüzümde o kadar ağırlığı." dedim.
"Sen kendini bana bırak. Ben halledeceğim. Bana güven." dedi Lüba. O bunları söylerken Kader de maşayı getirdi.
"Eveet, şimdi saçına maşa yapacağım. Tabii eğer senin aklında başka bir saç modeli varsa onu da yapabilirim. Var mı?" diye sordu Kader.
"Var. Ev topuzu." İfadesiz bakışlarım eşliğinde söylediğim bu şeye ikisi aynı anda gözlerini devirmişti.
"Of Zeynep, saçmalama. En iyisi ben maşaya başlayayım." Kader maşayı fişe taktı ve maşa ısınınca saçlarımı yapmaya başladı. Kader saçıma maşa yaparken Lüba da bir yandan tırnaklarımdaki ojeyi çıkartmış yerine yenisini sürmeye başlamıştı. Ben ise halimden mutsuz bir şekilde kendimi onların eline bırakmış, daha doğrusu bırakmaya mecbur kalmış bir şekilde aynadan kendime bakıyordum. Sonumuz hayrolsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomansaAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.