"Oğlum tut tut tut tut!" Mert elinden kaçırdığı topun peşinden, iki eli de başka yüklerle dolu şekilde koşarken bir yandan da önündeki Murat'a sesleniyordu. Tam Murat arkasını dönüp topa bakmıştı ki, Mert ayağını uzatıp topu durdurdu. "Ohh, gidiyordu az daha." dedi ve Murat'a dönüp bağırdı. "Sen de aval aval bakıyorsun, tutsana!"
"Lan sen bağırınca döndüm tutmak için ama tutmuştun zaten!" dedi Murat da sinirlenerek.
"Aman iyi." dedi Mert. Mert ile Murat her zamanki gibi birbirlerine sataşırlarken onlara güldük.
"Bunlarla iyi kalıyorum ben aynı evin içinde yemin ederim." dedi Kerem gülerek. Bu dediğini Mert ve Murat duymamıştı. İkisi de hala birbirlerine söylene söylene ilerliyorlardı. Biz ise Kerem'in dediğine kahkaha atmıştık.
Sabah erkenden uyanıp hazırlanmıştık. Kerem yeni kiraladığı arabasıyla bizi almaya gelmiş, doğruca alışverişe gitmiştik. Alınacakları aldıktan sonra da Kerem arabayı dün konuştuğumuz gibi sahile yakın olan bir piknik yerine sürmüştü. Arabayı parkettiğimiz yerde oturabileceğimiz boş bir yer olmadığı için arabadan eşyaları ve yiyecekleri alıp boş yer bulmak için yürümeye başlamıştık. Hala da yürüyorduk.
"Cumartesi daha boş olur dedik ama maşallah, örtüsünü alan gelmiş." dedi Murat. Murat'ı onaylarcasına kafa salladık hepimiz.
"Ya şuna bakın, kocaman örtüyü sermiş, sadece yatıyor. Bir şey yemeyecekseniz kalkın da biz oturalım beyefendi ama ya!" Mert'in sitemle konuşmasına güldüm.
"Ya adam güzel havayı bulmuş dinleniyor işte sana ne? Sen yürü." dedi Murat. Mert'e içten içe hepimiz gibi hak verdiğini ve sırf ona takılmak istediği için böyle söylediğini biliyordum.
"Murat bana takılmadan rahat edemiyorsun değil mi?" dedi Mert ona bakarak.
"Yok valla kardeşim, içim rahat uyuyamıyorum sana karışmayınca." dedi Murat alayla.
"Sevgilin olmasa bana aşıksın sanacağım. Neyse ki yengem var, Allah'ıma şükürler olsun." Mert Kader'e bakarak konuştuğunda Kader de ona bakıp güldü.
"İyi ki var, Allah yokluğunu göstermesin." dedi Murat kolunu Kader'in omzuna atıp saçlarından öperek. Kader kafasını kaldırıp tatlı tatlı baktı Murat'a. Sonra da burnundan öptü.
Bu kadar tatlı olmayın gözümün önünde lütfen ya.
Bakışlarımı Murat ve Kader'den çekip Kerem'e yönelttim. Onun bana çoktan baktığını gördüğümde utanarak gülümseyip gözlerimi kaçırdım. O da gülümsedi.
"Allah'ım halis mi?" Mert hayretle konuştuğunda hepimiz içine düştüğümüz duygudan çıkarak ona döndük.
"N'oldu?" diye sorduğum.
Bakışlarını uzaklardaki bir noktadan ayırmadan cevap verdi. "Psikolojim bozuldu, boş yer halüsinasyonları görüyorum." Aynı anda onun baktığı yere baktığımızda bunun Mert'in halüsinasyonu değil, gerçekten boş bir yer olduğunu görmüştük.
"Oğlum orası boş zaten." dedi Kerem düz bir sesle.
"Ya dalga geçme Kerem ya." dedi Mert kaşlarını çatarak.
Hepimiz Mert'e kıkırdarken Kerem ikna etmeye çalışırcasına hala o noktadan gözlerini alamayan Mert'in yanına gitti. "Ya manyak mısın Mert, cidden boş diyorum. Hatta dur göstereyim." Kerem birden Mert'in kolunu çimdiklediğinde Mert küçük bir çığlık attı. Biz gülerken Kerem konuştu. "Gördün mü şimdi?"
Mert bir yandan acıyan kolunu sıvazlıyor bir yandan da cevap veriyordu. "Gördüm. Valla gördüm. Boş yer lan! Boş yer var oğlum! Hadi koşun kapalım, koşun koşun koşun!" Mert'in bağırmasıyla hepimiz refleksif olarak poşetlerimizi daha sıkı tutup koşmaya başladık. Önde Mert arkada biz, çılgınlar gibi koşuyorduk. Şu an bizi dışarıdan görsem gülmekten ölebilirdim. "Ohhh, şükürler olsun Rabbim!" Mert ulaştığımız gibi kendini çimlere bırakıp şükretmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
Любовные романыAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.