Kerem'den
"Ben geldim!" diye bağırarak girdim evden içeriye.
"Kereem, sen misin?" Mert'in içeriden bağırmasıyla gözlerimi devirdim.
"Ne lüzumsuz bir soru bu Mert ya. Murat zaten yanında. Kim gelmiş olabilir?" Söylene söylene oturma odasına, yanlarına gittim. Moralsizce kendimi koltuğa attım.
"Oo, bir şeyler olmuş. Dökül bakalım." diyerek elindeki telefonu bırakıp dirseklerini dizlerine yasladı ve öne doğru eğildi Murat.
"Yoo ne olabilir ki?" Sonuna kadar inkar hayat felsefem.
"Valla ben bilmem. Seni yıllardır tanıyorum hiç bu kadar dalgın görmemiştim."
"Valla mı Murat?"
"Valla." Derin bir nefes alıp verdim ve bu sefer de ben Murat gibi dirseklerimi dizlerime dayayıp anlatmaya başladım.
"Bana bir şeyler oluyor."
"Ne oluyor?" dedi Murat. Mert de telefonu bırakıp beni dinlemeye başlamıştı.
"Bilmiyorum. İçim karmakarışık. Bir türlü toplayamıyorum."
"Ne konuda peki?" Mert'in bu sorusundan sonra halıda olan bakışlarımı ona çevirdim.
"Zeynep konusunda."
"Ooo, yeni yengemiz belli oldu." dedi yüzündeki kocaman gülümsemesiyle Murat.
"Sizin eski yengeniz yok ki." dedim kaşlarımı çatarak.
"E tamam işte. Yepyeni bir yenge." diye açıkladı Murat.
"Of, saçmalamayın. Ne yengesi? Öyle bir şey değil. Aslında... Of, bilmiyorum. Olabilir de olamayabilir de. Hiç bilmediğim bir his. İlk defa böyleyim. Kendime yabancılaşıyorum. Annem bu halimi görse mutluluktan ağlardı."
Mert güldü. "Doğru valla. Ne zaman aşık olacaksın diye bekliyor Derya Teyzem."
"Biraz daha anlat. Ne hissediyorsun? Bize biraz yardımcı ol da anlayalım." dedi Murat.
Düşündüm. "Onu gördüğümde yüzümde hemen bir gülümseme beliriyor. İstemsiz. Sonra, o gülünce, mutlu olunca ben de mutlu oluyorum. Ben de gülüyorum onunla. O üzüldüğünde ben de kahroluyorum. Ona bir şey olacak diye aklım çıkıyor. Merak ediyorum sürekli. Ne yapıyor, şu an nasıl, mutlu mu, üzgün mü, hayatında her şey yolunda mı? Neden ya neden? Amansız bir hastalığa yakalanmış gibiyim. Ama tek eksik hastalığımın adı. Onu da bir bulsam..."
"Tıpkı benim Lüba'ya karşı olan hislerimi anlattın valla." dedi Mert iç çekerek. "Tabii benimkiler daha farklı, daha romantik de neyse, konumuz bu değil şimdi."
Murat Mert'e güldü. "Valla ben de Kader'e karşı tıpkı böyle hissediyorum." Arkasına yaslandı ve keyifle konuştu. "Ben biliyorum sanki bu hastalığın adını ya."
"Ne?" diye sordum merakla.
"Aşk oğlum aşk!" Murat'ın gülümseyerek söylediği şeyle ağzım beş karış açıldı. Birkaç saniye sonra kendime geldiğimde hayat felsefemi uygulamaya devam ettim.
"Ne?! Saçmalama, yok öyle bir şey!"
"Ne demek yok? Bal gibi de var işte." Mert bir yandan ağzına leblebi atıp bir yandan da konuşuyordu.
"Meert!" dedim uyarıcı bir bakış atarak.
"Ne?"
"Öyle bir şey yok. Aşk maşk yok. Olamaz. Unutun onu." dedim ellerimi birbirine sürtüp silkeler gibi yaparak.
"Allah Allah, nedenmiş o? Ne ara imkansız oldunuz? Kardeş misiniz? Hayırdır?" dedi Mert gözlerini kısarak. "Ayrıca, hani unutun diyorsun ya. Hadi diyelim biz unuttuk. Sen unutacak mısın?" Kaşlarını kaldırıp benim cevabımı bekledi. Buna verecek bir cevabım yoktu. Çünkü duygularım hakkında hiçbir şey bildiğim yok. Buraya gelmeden önce kafam ne kadar karışıktıysa şu an onun iki katı karışık. "Hayır. Unutamayacaksın. Bundan ben bu kadar eminken sen neden emin olamıyorsun anlamıyorum. Neden olmazmış onu da anlamıyorum. Aşk yasağı falan çıktı da benim mi haberim yok acaba? Varsa öyle bir şey söyle de bilelim. Müebbet yemeyelim şimdi durduk yere." dedi Mert ve bir anlığına durdu. "Gerçi, Lüba için müebbet de yerim. Sorun değil benim için. Neyse konumuz o değil. Sen soruma cevap ver. Neden olmuyor?"
"Çünkü olmaz."
"Neden olmaz?" Mert'in ısrarla aynı şeyi sormasıyla derin ve bıkkın bir nefes aldım.
"Çünkü..."
"Ya sen bahane aramayı bıraksana." diyerek lafa girdi Murat. "Aşk dünyadaki en güzel şey. Senin de başına gelmiş işte. Hem Zeynep iyi bir kız. Yani tanıdığıma göre. Kafa dengi yani. Daha ne istiyorsun oğlum?" Evet, bu mantıklı konuşması için Murat'a güçlü bir alkış.
"Ya anlamıyorsun Murat. Ben o kıza aşık olmuş olamam. Hem daha ne kadar oldu tanışalı. Ne ara oldum aşık? Ne ara olmuş olabilir böyle bir şey? Bakın bu his bana yabancı anlıyor musunuz? Ben hiç aşık olmadım. Bu his bana çok uzak. O yüzden hiçbir şeyden emin olamıyorum."
"En iyisi sen biraz topla kafanı kardeşim. Biraz düşün. Sonra yine konuşuruz." dedi Murat ve ayağa kalkıp destek olmak istercesine omzuma iki kere yavaşça vurdu. Sonra da Mert ile beraber odadan çıktılar.
Şimdi ben ona aşık mıyım? Zeynep'e? Ben ona. Yok yok, olmaz. Olamaz. Olur mu ya? Olur mu olur. Neden olmasın? Neden olsun? Off, kafam daha da karıştı. Şimdi topla toplayabilirsen.
Ne yapacağım ben ya?
♡
♡
♡
Eveeet bizimkilerin aklına şüphe tohumları özenle ekildi. Gerisi onlarda artık. Bekleyelim ve o tohumlar filizlenecek mi görelim 🍃
Yorumlarınızı esirgemeyin :)
Oy vermeyi unutmayın ☆
Sizi çok seviyorum çok! 🧡🧡🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.