-7-

241 11 0
                                    

Bir gün biri bana üniversitede ne öğrendin diye sorarsa, alarmın sinir bozucu bir şey olduğunu bir kez daha öğrendim derim. Dün yaptığım şekerleme sonucu ne oldu dersiniz? Ben uyuyakaldım ve şu an okula yetişmem için on dakikam var. Süper (!)

Yataktan fırladığım gibi üstümü giyindim.

Yataktan fırladığım gibi üstümü giyindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçımı saldım. İki tarak darbesiyle kabaran saçlarımı indirdim. Telefonumu, çantamı ve o lanet kartı alıp yurttan çıktım. Koştura koştura okula girdim.


Ben üniversitemi böyle hayal etmemiştim ya...

Kartımı makineye okuttum ve okulun içinde sınıfa doğru koşturmaya başladım. Derken beklenen olay gerçekleşti ve ben yine birine çarpıp yere düştüm. Evet, bu sefer yere düştüm. Hem de öyle böyle değil. Baya sertçe düştüm ve ayağım inanılmaz acıdı. Acıdan kapanan gözlerimi açtığımda yine karşımdaydı.

Kerem.

"Yine mi sen?" dedim bıkkın ve nefes nefese kalmış bir şekilde.

"Canın acıdı mı?" diye sordu.

"Evet." derken gözlerimi acıyan sağ ayak bileğime dikmiştim.

"Özür dilerim." dedi mahcup ve ne yapacağını bilemediğini belli eden bakışlarıyla.

"Önemli değil, sen beni kaldır ben yürürüm."

"Emin misin?" derken sesi tereddütlü çıkmış, kaşları havalanmıştı.

"Evet evet. Ben yürürüm, sen kaldır beni." dedim. Kerem bana hiç inanmayan gözlerle bakarken ben ona beni yerden kaldırması için elimi uzattım. Çok geçmeden hayırlısı bakalım der gibi bakışlarla elimi tuttu ve beni kendine çekerek yerden kaldırdı.  "Teşekkür ederim." dedim ve bir adım attım. Attığım gibi afalladım. Ayağımın üstüne basamıyorum. Çok güzel (!) Bir bu eksikti zaten!

"Dikkat et." dedi Kerem refleksle ellerini beni tutmak için kaldırırken. Ben derin derin nefes alıp acımı yok saymaya çalışırken Kerem bir anda kolumdan tuttu. "Hadi hastaneye gidiyoruz. Sen iyi değilsin." dedi ve beni yavaş yavaş kapıya doğru döndürmeye başladı.

"Ne?! Hayır, hastaneye falan gidemeyiz. Benim derse girmem lazım." dedim aceleyle.

"Sen korkuyor musun?" Kaşlarını çatarak konuştuğunda ben de kaşlarımı çatmıştım.

"Ne münasebet?"

"Zeynep?" dedi uyarıcı bir tonlamayla.

Derin hir nefes alıp verdim."Of, iyi tamam! Korkuyorum. Oldu mu?!"

"Saçmalama, hemen hastaneye gidiyoruz. Yaslan bana." dedi. Asla hoşnut olmayan bir ifadeyle Kerem'in kollarının arasına girdim. Bir eliyle elimi tutmuş bir eliyle de omzumu sarmış bana destek oluyordu. Sabah okula yetişmek için o kadar acele etmiştim. Şimdi ise hastaneye gidiyorum. Hem de Kerem'le!

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin