-21-

99 6 0
                                    

Zeynep'ten

Sonunda cesaretimi topladım. Artık hislerimden eminim ve daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum. Ne olacaksa olsun. Hislerimi daha fazla saklayamam.

Ani bir kararla telefonumu hızla elime aldım ve Kerem'e mesaj attım.

"Kerem ben senden hoşlanıyorum."

Telefonu elimden bırakıp yatağın üstüne koydum ve attığım mesajı tekrar tekrar okuyarak Kerem'in cevap vermesini bekledim. Hadi ama, başka zaman olsa telefonu elinden düşürmezsin.

"Fikrimin ince gülü, kalbimin şen bülbülü..." Kader aynanın karşısına geçmiş şarkı söylüyordu. Lüba ise az önce yanıma geldi ve ısrarla beni çağırıyor.

"Zeyneeep! Zeynep!!" Hayır bir de dikdik bakıyor. Korkuyorum.

"Efendim Lüba ya?"

"Zeyneep!" Ya cevap veriyorum işte niye bağırıyorsun hala tepemde?

"Zeyneeep!"

"Nee!!" diye bağırarak ve aynı zamanda sıçrayarak uyandım. Evet rüyaymış. Her şey rüyaymış. Kerem'e mesaj atmamışı-  bir dakika. Bir dakika bir dakika. Yoksa! Yoksa ben? Olabilir mi ya?!

Aklıma gelen şeyle gözlerimi kocaman açtım ve hızla doğrulup komodinimin  üstündeki telefonumu elime aldım.

"Noluyor Zeynep ya? Niye bağırdın bana öyle?" diye sordu Lüba. Bu da kendi derdine düşmüş.

"Bir dakika Lüba, anlatacağım." dedim ve telaştan birbirine dolanan parmaklarımla telefonumun kilidini açtım. Ekranda gördüğüm şeyle donup kaldım.

Bir mesaj bildirimi.

"Allah'ım ne olur. Ne olur düşündüğüm şey olmasın." Dualar eşliğinde bildirime tıkladım. Mesaj Kerem'den gelmişti. Gözlerimi kapattım. Hayır ya bunu görmeye hazır değilim.

Yavaşça gözlerimi açtım ve mesaja baktım.

"Günaydın. Mert ve Murat ile birlikte sizi yurttan alıp okula öyle geçmeyi düşündük. Sizin için de uygun mu?"

Okuduğum mesajla derin bir nefes verdim. "Ohh, yazmamışım." dedim gözlerimi kapatarak. İçim acayip rahatlamıştı.

"Ne oldu? Neyi yazmamışsın?" dedi Lüba kafası karışmış bir şekilde.

"Ay Lüba nesini anlamıyorsun? Yazmamışım öyle bir şey işte." dedim ve Kerem'in gönderdiği mesaja yeniden baktım.

"Ya nasıl bir şey yazmamışsın? Valla hiçbir şey anlamadım ya."

"Ya Kerem'e... Bir dakika ya. Ben size anlatmadım değil mi?"

"Neyi?"

"Rüyamı."

"Yoo. Ne oldu ki?" Derin bir nefes aldım. Daha kızların olaydan haberi yok ben nasıl anlamıyorsunuz diyorum. Kızlar benim rüyamı nereden bilsinler? Tabii, kafa kalmadı ki. Uyanır uyanmaz yaşadığım strese bak. Aldığım nefesi sesli bir şekilde vererek anlatmaya başladım.

"Rüyamda tüm cesaretimi toplayıp Kerem'e ben senden hoşlanıyorum diye mesaj atıyordum. Kader o sırada aynaya bakarak Fikrimin İnce Gülü şarkısını söylüyordu. Sen de beni çağırıyordun. Muhtemelen gerçekte de beni uyandırmaya çalıştığın için çağrıyordun bu yüzden seni öyle gördüm."

"Evet seni çağırıyorum da, Fikrimin İnce Gülü ne alaka ya?" dedi Lüba gülerek.

"Kerem ile benim dans ettiğimiz şarkı. Tülay Hoca'nın düğününde." Gözlerimi kıstım. "Ayrıca Kerem'e ondan hoşlandığımı söylememe değil de Fikrimin İnce Gülü'ne mi şaşırdın gerçekten?" Bu dediğim üzerine Lüba gülmeye başladı.

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin