Herkese merhaba 🤍
Ülke olarak çok zor zamanlar geçiriyoruz. Hâlâ hiçbir şey bitmiş ya da unutulmuş değil, asla da unutulmayacak zaten. Bu dönemde çok kayıp verdik, bunlardan üçü de benim yakınımdı. Birisi manevi ablamdı. Çok acı çektim, tanıdığım için de, hiç tanımadıklarım için de yüreğim öyle bir yandı ki, sızısı hâlâ taze. Sizlerin de farklı bir durumda olmadığınızı biliyorum. Hepimizin kalbi aynı yerden acıyor. Sözler yetersiz, ne yazsam kifayetsiz. Duyguları anlatmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Teselli vermek hiç bu kadar yersiz olmamıştı. Acılar unutulmayacak, bitmeyecek de. Sadece onunla yaşamaya alışacağız, onunla yaşamayı öğreneceğiz. Hepimizin başı sağ olsun. Allah bu ülkeye bir daha böyle bir felaket yaşatmasın. Siz nasılsınız? Yaşadıklarınızı veya hissetiklerinizi anlatmak, içinizi dökmek isterseniz ben buradayım, karşılıklı dökebiliriz 💫
Bölümü bu olayların üstünden biraz zaman geçince, ben de biraz daha kendime gelince yayınlamak istedim ve zamanı geldi. Acılarım yazarak dindiği için en acılı zamanlarımda oturdum ve bu bölümü tamamladım. Bu bölüm bana iyi geldi, yaralarımı sardı, acımı az da olsa dindirdi. Umarım siz de bu bölümle biraz olsun mola verirsiniz. Hepimize iyi gelsin, iyi olalım 🙏🏻🪄
Bu bölümü okurken bol bol Emir Can İğrek şarkısı dinleyebilirsiniz. Son sahnede ise özellikle "Aç Bağrını" şarkısını dinlemenizi tavsiye ediyorum ve sizi bizimkilerle baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar 🤍🪄
Zeynep'ten
"Üstümden tır kalktı." diyerek kendini koltuğa atan Mert'e baktım. Gözlerini kapatarak burnundan derin bir nefes aldı. "Yeniden nefes alabiliyorum, hayat güzelmiş." Ona gülerken çantamı omzumdan alıp yanıma koydum.
Az önce son sınavımızdan daha doğrusu jürimizden çıkmıştık ve hep birlikte günün ve sınav haftasının yorgunluğunu az da olsa atmak için okulun yakınlarındaki bir kafeye gelmiştik. Şimdi de kafedeki koltuklarda oturmuş kahvelerimizi bekliyorduk.
"Kaç saatlik uykuylasınız şu an?" diye sordu Murat. Bu sabah jürimiz olduğu için dün gece hepimiz neredeyse hiç uyumadan çizim yapmıştık.
"Ben bir." dedim parmağımla bir yaparak.
Kader gururla gülümsedi. "Ben öncesinden birazını hallettiğim için üç saat uyudum."
Mert'in gözleri açıldı. "Yuh! Bayağı uyumuşsun!" Gözlerini Lüba'ya çevirdi. "Sen kaç saat uyudun?"
Lüba dudağını büzdü. "Bir buçuk."
"Ben iki saat uyudum." dedi ve kahvesinden bir yudum aldı Kerem.
Murat da, "Ben de iki saat uyudum." dediğinde gözlerimiz Mert'e çevrildi. "Sen?"
Mert yavaşça elini kaldırarak parmaklarıyla sıfır işareti yaptı. "Hiç uyumadım."
"Yuh!" dedim aniden.
"Oğlum senin hâlâ burada ne işin var? Eve koşman gerekiyordu." dedi Murat şokla.
Mert kaşlarını kaldırdı. "Sanki siz çok uyumuşsunuz da, bana laf atıyorsunuz."
Kerem güldü. "Adam haklı."
"Yarım saat bile uyutmayacak kadar ne çizdin?" diye sordu Kader gerçek bir merakla.
"Sorun çizimler değildi aslında." diye anlatmaya başladı Mert. "Eve gittiğimde birazdan başlarım diye diye akşam ettim. Sonra önceden hazırladığım taslak üzerinde çalışmaya başladım. Beş dakika çizip yemek molası verdim, on dakika çizip şarkı molası verdim falan derken baktım ilerleyemiyorum, paçam tutuştu. Sabaha kadar hiç uyumadan yetiştirmeye çalıştım ve yetiştirdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.