Zeynep'ten
Çok eğleniyorum! Şu anda elimde bir tüyle Kerem'in burnunu gıdıklıyorum. Evet bu sefer yatağımdan kendim kalktım. Çünkü bugün alçım çıkacak ve ben kendimi iyi hissediyorum.
"Kereem!" dedim fısıldayarak. Bir yandan da gülüyordum. O kadar gıdıklıyorum hala uyanmadı. "Uyansana uykucu." dedim ve gıdıklamaya devam ettim. Tam sessiz sessiz Kerem'in bu haline gülerken Kerem birden uyandı.
"N'oluyo ya?" Yüzünde hem ne olduğunu anlamaya çalışır gibi hem de sinirli bir ifade vardı. Kaşları çatıktı ve bu sadece daha fazla gülmemi sağlamıştı.
"Sadece biraz eğlenmek istedim. Son günlerde malum çok sıkılıyorum." Evet, ona takılmadan rahat edemiyorum.
"Sen nasıl indin yataktan tek başına?" dedi birden. Kaşları daha da çatılmıştı. Bunu sormasını beklemiyordum. Ben daha çok nuye gıdıklıyorsun canına mı susadın gibi şeyler demesini bekliyordum. Neyse, demek ki bugün de hayattayız çok şükür. "Ayağın iyi mi? Acıdı mı?" dedi hızlı hızlı konuşarak.
"Kerem sakin ol. Acımadı ayağım merak etme. Zaten bugün çıkacak alçı. İyiyim ben." diyerek onu sakinleştirmeye çalıştım. Bu dediklerimle birlikte yüzü düştü.
"Bugün çıkacak alçın." diye mırıldandı beni tekrar ederek.
"Evet." Onun vurgulaması sayesinde aklıma gelen şeyle benim de yüzüm düştü. Ayrılıyorduk. Bugün son. Yarın o yok.
"Çıkacak bugün alçın." Kerem hala yere bakarak aynı şeyi tekrarlıyordu.
"Evet." Yerdeki bakışlarımı ona çevirmiştim.
"Bugün alçın çıkacak."
"Ay! Evet Kerem. Bugün alçım çıkacak. Allah Allah ya!" Anladığınız üzeretam olarak sabrımın taştığı dakikalardayım.
"Sakin ol şampiyon." Sonunda gözleri beni buldu.
"Sakinim ben!"
"Belli!"
"Of tamam. Didişmeyi bırakalım da kızları uyandıralım. Onlar bizim gibi boş değil."
"Valla ben boş olmayı çok sevdim. Keşke hep boş olsam." dedi ve hemen sonrasında sırtını yer yatağıyla yeniden buluşturdu. Hemen koluna yapışıp çekiştirmeye başladım.
"Hayır hayır, çabuk kalk! Çabuk çabuk çabuk! Zor kaldırdım seni bir daha yapamam, hadii!" diye cırladım ve sonunda kaldırmayı başardım. Heheyt be! İşte ben! Canım kendim!
"Allah Allah! Bir kere ben hiç de zor uyanmam." Baya komik şaka oldu. Hangi kameraya el sallıyoruz?
"Yaa, kesin! O yüzden bir saat burnunu gıdıklamama rağmen uyanmadın değil mi? Yemezler canım!"
"Sen yanlış gıdıklamışsındır." diyerek kendini savundu. Her zamanki gibi.
"Allah Allah, yanlış gıdıklamak nasıl oluyormuş söyler misin?" Kollarımı göğsümde bağlayarak cevabını bekledim.
"Söyleyemem."
"Çünkü öyle bir şey yok. Değil mi?" Kaşlarım havalandı. Yüzüme sinsi gülüşümü yerleştirdim.
"Kadeeeer! Lübaaaa!" Kızları çağırmaya başlamasıyla kafamı iki yana sallayarak güldüm. Konuyu hemen değiştirdi uyanık.
"Nee?" diyerek cevap verdi Lüba.
"Okul yanmış." dedi Kerem. Canı eğlence istiyor yine.
"İyi o zaman kalkın da odun taşıyalım." diyerek yatağında doğruldu Lüba. Vay be. Bir saat başında bağırsam bu kadar hızlı uyanmaz. Okul sevgisi neler yaptırıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.