Zeynep'ten
Gözlerimi zorlukla araladığımda, komodinimin üzerindeki telefonuma uzandım. Dün okuldan sonra uyumuştuk ve ben tüm gece sadece bir kere uyanmış, sonrasında da geri uyumuş ve sabaha kadar da deliksiz uyumuştum. Bu benim için anormal bir şey değildi. Zaten çok uyuyan biriydim. Etrafımdaki herkes bundan şikayet ediyordu ama ben engel olamıyordum uykumun gelmesine, ne yapabilirdim?
Telefonumun ekranında gördüğüm saate bakarak ofladım. Dersin başlamasına yarım saat kalmıştı. Artık şaşırmıyorum. Bir kere de alarmı kaçırmayayım, ya da son dakikaya kadar ertelemeyeyim. Geç kalmak kronik bir rahatsızlık gibi çöktü üstüme, salmıyor peşimi.
Yataktan bıkkın bir nefes vererek kalktım. Çantamı hazırlayıp üstümü giyindim ve saçımı tatlı bir atkuyruğu yaptım.
Atkuyruğu yaptığımda gözlerimin rengi daha çok ortaya çıktığından, bu saç modeli hoşuma gidiyordu. Zaten genelde saçımı toplu kullanan biriydim. Saçımın sürekli önüme gelmesi beni rahatsız ediyordu. Ben hazırlanırken kızlar da hazırlanmıştı. Yurttan çıktık ve hızlı adımlarla okula doğru ilerledik. Kapıdan içeriye girdiğimizde sırayla kartlarımızı makineye okuttuk. En sona ben kalmıştım. Ben adımlarımı yavaşlatmış kartımı kılıfına sokmaya çalışıyordum ama kızlar benim yavaşladığımı farketmeyip hızlı adımlarla merdivenlere ilerlemişlerdi. Kartı kılıfına soktuğumda koşarak onlara yetişebilirdim, bu yüzden bunu çok da umursamadım.
Hala elimdeki kartla uğraşırken yine biriyle çarpıştım. Bu seferki çok farklıydı. Önce omuzlarımız çarpıştı, sonra ayağım onun ayağına dolandı ve ben geriye doğru düştüm. Daha doğrusu ben tam düşecekken kollarını belime sararak beni tuttu.
Kerem. Şu an içinde bulunduğumuz yakınlıktan dolayı, dün seçemediğim gözlerinin rengini şimdi seçebiliyordum.
Okyanus mavisi. Gözleri okyanus mavisiydi.
Bir anda kendime geldim. Bana neydi gözlerinin renginden? Okyanus mavisiyse okyanus mavisi, bana ne? Hemen kendimi toparlayıp kollarından kurtuldum. Kartımla kılıfımı yerden alıp yeniden karşısına dikildim.
"Bir kere daha burada çarpışmayacağız!" dedim kendinden emin ve tehditkar bir tonlamayla.
Kaşları alayla havalandı. "Çarpışırsak n'olur? Gidip dekana mı şikayet edersin? Ya da babana?"
Kaşlarımı çattım. Manyak mıydı bu? "Sen kendini ne sanıyorsun ya?!" dedim sinirle.
"Ne mi sanıyorum? Ben Kerem Sayer'im kızım. Kerem Sayer! Sayer! Kendimi başka bir şey sanmama gerek yok çünkü zaten bu başlı başına yeterli." dedi buram buram ego kokan bir tavırla. Soyadını özellikle vurgulamıştı. Sanırım bana zengin, soylu bir aileden olduğunu anlatmaya çalışıyor. Sanki biz öyle değiliz. Ama görgüsüz gibi insanların gözüne de sokmuyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.