-2-

415 15 0
                                    

Zeynep'ten

Telefonumun melodisi kulaklarımı dolduruyordu. Kim arardı ki bu saatte? Tam da uykumun en tatlı yerindeyken. Ayrıca neden etraf bu kadar karanlık? Neden hiçbir şey göremiyorum?

Gözümü açmamışım ya...

Komodinimin üzerindeki telefonuma baktım. Babam 💜 yazısını görmemle duraksadım. Babam niye beni bu saatte arasın ki?

"Baba?"

"Kızım?" Saat 4:35, bugün okul var ve babam beni arıyor. Üstelik sesi de gayet enerjik. Çıldırmalık bir an.

"Baba, saat kaç Allah aşkına?" diye sordum uyku mahmuru ve bıkkın bir sesle.

"Bir dakika kızım... Hah, tamam, 4:35." Şu an ciddi mi? Yok yok, değil. Şaka yapıyor değil mi? Hangi kameraya el sallıyoruz?

"Baba bugün okulum var benim yaa, okulum!"

"Eee?" Eee mi? Oysa ki okulumun olduğunu unuttuğunu falan sanmıştım.

"Babacığım, bak beni merak etmeni çok iyi anlıyorum ama o saat bu saat olmamalı sanki?"

"Kızım çok merak ettim ne yapayım? Gözüme uyku girdiği mi var? Hem baba olunca anlarsın."

"Ne?!" Baba olunca anlarsın mı dedi o? E tabii, çok normal. Bu saatte böyle cümle kurulur ancak.

"Ay neyse işte. Ee anlat bakalım, odan nasıl? Arkadaşların nasıl insanlar, iyi anlaştınız mı?" Babamın hevesle sorduğu soruları yanıtladım. Uzun uzun odamdan ve arkadaşlarım hakkındaki güzel düşüncelerimden bahsettim. Uzunca bahsettim çünkü babam soru üstüne soru sordu. Sanırım cidden çok merak etmişti. Hayır, daha bir gün oldu. Ne bu merak, ne bu telaş? Dört sene okuyacağım ben burada. Dört! İşim zor valla. Babamlara da kıyamıyorum bir yandan. Onlar da haklılar. Ben de çocuğumu üniversiteye şehir dışına yollasaydım ben de çok merak ederdim.

Yaklaşık yarım saatlik konuşmanın ardından babamla vedalaşıp telefonu kapattım. "Zeynep?" dedi Kader. Tabii ya. Kızı uyandırdık. Aferin bana!

"Yaa, seni ben mi uyandırdım? Çok özür dilerim."

"Yok ya. Ben erken uyanırım zaten. Seninle alakası yok." dedi gözlerini ovuşturarak.

"Bu kadar erken?" dedim sorgularcasına kaşlarımı kaldırarak. Yazık, kız bizim yüzümüzden uyandı ama söyleyemiyor.

"Neyse, boşver. Sen kiminle konuşuyordun?" diye sordu.

"Babamla. Çok merak etmiş, o yüzden aramış bu saatte. Daha bir gün oldu tabii ama, onları da anlıyorum yine de."

"Baba yüreği işte. Bizimkiler de öyle. Geldiğim ilk gün sürekli aradılar. Ama sonra alışıyorlar. Hem onlar alışıyor hem de sen. Merak etme yani, geçer." deyip hafifçe güldü. Ben de gülmüştüm.

"Sen öyle diyorsan. Rahatladım valla ne yalan söyleyeyim." dedim gülerek. "Hadi geri uyuyalım. Daha uyanmamıza çok var." diyerek başımı yastığıma geri koydum.

"İyi uykular." dedi Kader. O da geri yatmıştı.

"İyi uykular."

🌔

Alarm! Alarm! Alarm! Aşırı sinir bozucu! Resmen yerimde zıpladım. Odada üç tane alarm var ve hepsi peş peşe çalıyor. Bu gerçekten çok korkunç.

Gözlerimi açıp telefonuma baktım. Gördüğüm saatle birlikte gözlerim fal taşı gibi açıldı. Dersimin başlamasına yirmi dakika var! Çok güzel! Zaten bir yere de zamanında yetişsem şaşarım! Yataktan hızla fırladım. Çantamı o kadar hızlı hazırladım ki, dışarıdan görünmediğime eminim. Üstümü giyindim ve saçlarımı bir iki tarak darbesiyle düzelttim. Sonunda hazırdım. Her yere geç kala kala kendi hızlı hazırlanma rekorumu kırıyorum her gün.

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin