Zeynep'ten
Birkaç dakikadır başım Kerem'in omzundaydı. Onun kafası da benim kafamın üstündeydi. Yapboz parçaları gibi birbirimizi tamamlamıştık. Elim hala elindeydi. Büyüyü bozmaktan korkarcasına hiç hareket etmiyorduk.
Son birkaç dakika boyunca hayatımdaki en huzurlu anlardan birini geçirmiştim. Gerçekleri öğrenmenin hafifliğiyle, sevdiğim adamın omzunda yatmanın mutluluğu beni bulutların üstüne çıkarmıştı. Bunun böyle sürüp gitmesini, bu büyünün hiç bozulmamasını diledim içimden.
Başım biraz daha bu rahat omuzda durmaya devam ederse uyuyacağımı hissettim ve konuştum. "Kerem?"
"Hı?" diye mırıldandığında uyumadığı için şükrettim. Bizimkiler birazdan gelirler çünkü, kendimize gelmemiz lazım.
"Sıkıldım ben." derken bir yandan da kafamı yavaşça Kerem'in omzundan ayırmış ve ayağa kalkmıştım. Sıkıldığım yalandı. O omuzda yıllarca yatsam yine de sıkılmazdım ama kalkmamız gerekiyordu.
Kerem imalı imalı gülümsedi. "Kesin sıkılmışsındır."
Ona aman her şeyi de bil der gibi baktım ve hafifçe güldüm. "Onu bunu bırak da, bizimkiler hala gelmedi."
Kerem kolundaki saate baktı. "Daha bir saat olmamış ki."
"Kaç dakika olmuş?" diye sordum.
"Kırk dakika falan."
Dudağımı dişledim. "İyi, çok bir şey kalmamış. Gelirler birazdan."
"Aynen, az kalmış." dedi Kerem. Yeniden sessizleştik. Birkaç saniye süren sessizliği ben bozdum.
"E hadi, bir şey yapmayacak mıyız?" dedim olumlu bir cevap bekleyerek.
"Ne yapalım?"
"Bilmem, sen bul." dedim omuz silkerek.
"Dur, düşüneyim." dedi ve bakışlarını tavana dikti.
"Düşün bakalım filozof Kerem." deyip gülerek koridorda ileri geri yürümeye başladım. Kerem'i beklerken duvarları inceliyor, geleceğin iç mimarı edasıyla duvara vurup malzemeyi tahmin etmeye çalışıyordum.
Sağlam malzeme. Aferin.
Kerem'e baktığımda gerçekten düşündüğünü gördüm. Gülerek yanına gittim. "Kerem biraz daha düşünürsen bizimkiler gelecek zaten, boşuna uğraşma."
"Ha ha ha." diye yalandan gülerken ben kendi söylediğime gayet de güzel bir şekilde gülüyordum. Ben söyledim çünkü. Canım kendim. "Hem buldum ben bir kere."
Gözlerimi heyecanla büyüttüm. "Ne buldun?"
Kerem oturduğu yerden kalkıp ellerimi tuttu ve beni geri oturttu. "Önce şöyle bir oturalım bakalım." dedi oturduğumuzda.
"Tamam, oturalım. Hadi söyle ne bulduğunu ya."
"Şimdi, sırayla birbirimize birbirimiz hakkında merak ettiğimiz şeyleri soracağız. Hem birbirimiz hakkında daha çok şey bilmiş oluruz hem de vakit geçer. Olur mu?"
Bu fikrin alnı olsa öperdim. Onun hakkında merak ettiğim çok şey vardı. Ay, ne sorsam ki?
"Olur tabii ki. Beğendim bu fikri. Hadi başlayalım." dedim neşeyle.
"İlk sen başla o zaman." dedi Kerem.
"Tamam." dedim ve at kuyruğu olan saçımı sıkılaştırdım. "Ay birden ne soracağımı da bilemedim ki. Bu sefer de ben düşünmek istiyorum."
Kerem güldü. "Düşün bakalım."
"Seninki kadar uzun sürmez merak etme." dedim kaşlarımı kaldırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.