-8-

192 7 0
                                    

"Aaa, merhaba!"

"Hoşgeldiniiiz!" Uyanır uyanmaz Kader ile Lüba'nın seslerini duymuştum. Kim hoşgeldi ya?

"Hoşbulduk!" Bir dakika, şaka. Ha-ha! Kesin şaka. Ya benim kulaklarımda bir sıkıntı var ya da biri bana kamera şakası falan yapıyor. Hangi kameraya el sallıyoruz?

Bu annemin sesi çünkü!

"Anne!" diye bağırarak, yatakta anneme dönmek için zıpladım resmen. Ve ikinci bir şok!

Babam da burada!

"Baba!" Evet, yine aynı bağırış.

"Günaydın kızım." Babamdaki bu rahatlık da beni öldürüyor.

"Sizin ne işiniz var burada ya?" diye sordum şaşkınlıkla kaşlarımı çatarak.

"Allah Allah, pek memnun olmadın herhalde? Geri dönelim biz istersen kızım?" Annem bu cümlenin sonunda ağlayacak sanmıştım ama neyse ki ağlamadı. Ayrıca şaşırmak benim de hakkım değil mi ya? Kim bekler ki haberi olmadan annesinin babasının yurda gelmesini?

"Ya hayır, olur mu öyle şey? Şaşırdım sadece. Niye geldiniz? Bir şey mi oldu?"

"Bize değil, sana bir şey olmuş. Bileğini burktuğunu öğrenince ilk uçağa atlayıp geldik." dedi babam. Nasıl öğrenmişler ya? Ayrıca sadece bileğimi burktum. Neden yarın açık kalp ameliyatı olacakmışım gibi davranıyor herkes?

"İyi de, nereden öğrendiniz?" diye sordum. Soru sormaktan bıkmamış, usanmamıştım. Pes etmiyordum.

Kader elini kaldırdı. "Ben söyledim. Gece annen aradı. Sen uyuyordun, ben açtım. Seni sorunca da söyledim." Gayet mantıklı. Başka nasıl öğrenmelerini bekliyorsam? Sonunda ikna olabildim.

"Hoşgeldiniz." dedim sonunda olayları idrak edebildiğim için yumuşayan bakışlarımla anne ve babama bakarak. Ardından elimle alçılı ayağımı gösterdim. "Kusura bakmayın kalkamıyorum."

"Ay canım kızım, nasıl oldu bu?" dedi annem.

"Ya okulda bir çocukla..." derken cümlemi tamamlayamadan duraksamıştım.

Kerem.

Çarpıştığım çocuk Kerem'di. Annemin benim yanımda hayal ettiği, damadı olarak istediği Kerem. Ama ben anneme daha onunla aynı sınıfta olduğumuzu bile söylememiştim. Söyleyemezdim de. Kesin gider Kerem'e her şeyi anlatırdı. Ya da her gün beni arayıp Kerem'le aramızda bir şey geçip geçmediğini sorardı. Hayır hayır! Böyle bir şey olmasını asla istemiyorum!

"N'oldu, niye duraksadın?" dedi annem.

"Yok bir şey. Okulda bir çocukla çarpıştım, yere düştüm. Yere düşerken de işte olan olmuş."

"O çocuk da önüne baksaymış. Allah'ım, ne dikkatsiz insanlar var görüyor musun Barış?" dedi annem sitemle.

"Görüyorum Ayla." Bu nasıl bir diyalog ya?

Birden kapı tıklatıldı. Lüba kapıyı açtı. "Aa Kerem?" dedi şaşkınlıkla. Ne?! Kerem mi?! Allah'ım bittim ya! Artık annem her gece arayacak beni bugün n'oldu diye. Ya da... ay yok ya, burada kalmaz değil mi? Annemden beklerim!

"Ne?!" Annem ve ben aynı anda tepki vermiştik. Dünyadaki tek Kerem o Kerem'miş gibi hemen olayı anlayıp şaşırması, aklında bir tek o Kerem'in olmasındandı sanırım.

"Merhaba Lüba." diyen sesi nefes nefeseydi. Sesini duyabiliyordum fakat yüzünü göremiyordum. Çok geçmeden kapıdan hışımla girdi. "Zeynep! Ah, çok şükür iyisin. Öldüm meraktan. Neden kapattın telefonunu? Seni ne kadar merak ettim haberin var mı?" dedi biraz sinirli bir şekilde. Belki de sinir sandığım şey telaşıydı. Beni o kadar merak etmiş ki, annemleri fark etmedi bile. Annemin yüzünde ise Kerem'in beni merak etmesinin mutluluğu ile Kerem'i burada görmenin şaşkınlığının karışımı vardı. Ayrıca ben de şaşkındım. Niye beni bu kadar merak etmişti? Ben onun hayatının neresindeydim ki? Ayrıca bana ne olabilirdi? Alçılı ayağımla yatağımda kös kös oturuyorum işte.

"Şarjım bitmiştir. Özür dilerim." dedim şaşkın bir şekilde. Neden özür dilediğimi bilmiyorum. Onu merak ettirdiğim için mi? İyi de telefonumun şarjının bittiğini nereden bilebilirim? Sanki bilerek yaptım. Bir de özür diledik çocuktan iyi mi?

Kerem yavaş yavaş sakinleşmeye, ve nefes alışverişleri düzene girmeye başladı. "Ya asıl ben özür dilerim. Öyle habersiz geldim, bir de biraz sesimi yükselttim. Özür dilerim. Seni çok aradım. Yani telefonunu. Açmayınca da merak ettim. Şarjının bittiğini düşünemedim o telaşla. Afedersin." Nefes nefese kalmış çocuk resmen. Benim yüzümden! Niye akıl etmezsin ki telefonunu şarja takmayı?

Tam o anda Kerem kafasını soluna döndürdüğü gibi annemlerle göz göze geldi. Allah'ım, bileğim burkulmuş olmasaydı ışık hızıyla bu ortamı terk ederdim. Az sonra olabileceklerden çok korkuyorum çünkü!

"Ee, bu benim annem, Ayla. Bu da babam, Barış." diyerek annemle babamı tanıttım. Söylemese miydim acaba annemle babam olduklarını? Ay, saçmalama Zeynep! Senin kafan uçtu yine iyice!

"Ya, öyle mi? Tanıştığımıza çok memnun oldum. Ben de Kerem. Zeynep'in sınıftan arkadaşı. Kusura bakmayın öyle pat diye içeri daldım ama..." dedi Kerem sırayla annem ve babamla tokalaşırken.

"Ay yok yok evladım hiç önemli değil. Bu arada biz seni zaten tanıyoruz. Anneni de pek severim." dedi annem yüzündeki muzip gülümsemeyle.

Acaba koşarak kaçmak mı daha kolay olur yoksa kenardan kenardan sürünerek kaçmak mı?

"O zaman ben daha fazla rahatsızlık vermeyeyim." dedi Kerem anneme yanıt olarak gülümsedikten sonra. Ardından bana döndü. Gözlerimiz birleşti. "Sonra yine gelirim." dedi. Yine gelecek. Bu beni niye mutlu ediyor? Of, bu aralar ben, beni anlayamıyorum gerçekten.

"Nereye evladım, biraz daha sohbet etseydik?" Hayır hayır! Sakın böyle bir şey olmasın! Bu sohbet nerede biter hiç bilmiyorum.

Nikah masasında?

"Yok, sizin ailecek konuşacaklarınız vardır. Ben gideyim." dedi Kerem yavaş yavaş geriye doğru adım atarak.

"Ya Barış sen de bir şey söylesene!" dedi annem, babama dönerek.

"Kal oğlum işte, inat etme." Babamın ikna kabiliyeti çok (!) güçlü, öyle değil mi?

"Benim de zaten halletmem gereken bir işim vardı. Sonra yine uğrarım ben yanınıza." dedi Kerem. Annemlerden kurtulmak için epey ısrarlı davrandı. Haklı da bence. Benim de işime gelir hem. Annemle Kerem aynı ortamda ne zaman bulunsalar beni bir stres basıyor zaten ama bundan önce Kerem'i hiç takmadığımdan işim daha kolaydı tabii. Şimdi ise işler farklı. Artık gerçek bir tanışıklık var aramızda ve bu konu Kerem ile konuşulmasını istediğim son konu. "İyi günler." diye devam etti Kerem.

"İyi günler!" dedi annem otuz iki diş gülerek. Ah anne ya! Az kalsın çocukla özgeçmişime doğru yolculuğa çıkacaktın! Kerem'le bir karşı karşıya otursan kimse durduramaz seni zaten. İyi ki Kerem ısrarlı davrandı da, ucuz yırttım.

🌓


Annemleri şimdiden çok özlemişim. Bol bol sohbet ettik. Sonra da onlar otele gittiler. Çünkü yurtta hem kalacak yer yok, hem de veliler için izin yok.

Ah, ne çok şey yaşadım. Ayağa kalkamamak da ne kadar kötüymüş ayrıca. Kıymetini bilememişim sağlığımın. Bazen çok az şükrediyoruz. Sonra başımıza şükürü hatırlatacak böyle olaylar geliyor işte. Ancak o zaman farkına varabiliyoruz bazı şeylerin. Olsun, bu da bir imtihan.


Yarın yeni bir gün. Bakalım beni neler bekliyor.

Merhaba uykum! Ben geldim!

Umarım beğenirsiniiz

Oy vermeyi unutmayın ☆


Yorumlarınızı esirgemeyin :)

Sizi çok seviyorum 🤍🤍

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin