Zeynep'ten
Hiç öyle büyük pişmanlıklarım olmadı. Verdiğim kararların hep arkasında durdum. Ufak bir pişmanlık hissetiysem de, o an öyle istedim ve öyle yaptım, zamanı geriye alamam deyip kendimi yatıştırdım. Hiçbirinin izi kalmadı. Ama şimdi... Tecrübe biriktirmek için uyandığım bu günde, cebimde keşkelerle koridorun başında dikiliyordum şimdi. Keşke bu kararı almasaydım. Keşke sabah düşündüklerimi hiç düşünmeseydim. Keşke Kerem'le hiç tanışmasaydım. Nefretimle yaşardım en azından. Şimdi hissettiklerimi hissetmezdim. Cebimden keşkeler dolup taşmazdı. Keşke...
Kerem koridorun ortasında bir kızla sarılıyordu. Kız yüzünü Kerem'in boynuna gömmüştü.
Gözlerimde bir yanma hissettim. Az önce gülümseyen dudaklarım şimdi titriyordu. Yaşlar gözüme birikti. Görüntü bulanıklaştı. Gözümü refleksle kırptığımda bir damla gözyaşı aktı sağ yanağımdan. Bununla birlikte kendime geldim ve yere çevirdim bakışlarımı. Yanağımdan akan gözyaşını silerek tekrar Kerem ile ona sarılan kıza baktım. Sonra da koşarak geriye dönüp en yakın tuvalete girdim. Şansıma kimse yoktu. Birden sanki içimdeki üzüntüyü atarmış gibi ağlamaya başladım. Hıçkırarak ağladım bir süre. Gözyaşlarım o kadar hızlı aktı ki silemedim bile. İzin verdim akıp gitmelerine. Bir anda aynada kendimle göz göze geldim. Kızaran gözlerime baktım. Hüzün akıyordu. Niye ağlıyordum ben? Sebebim neydi? Kerem'in başka birini sevmesi mi? Onunla sarılması mı? Ne bekliyordum ki? Zengin, yakışıklı, iyi. Böyle bir çocuğun sevgilisi olmayacak mıydı? Gerçekten bunu düşünmüş müydüm? Aptal olmalıydım. Hem biz Kerem'le neyiz? Onun sevgilisi olamaz mı? Neden bana, duygularıma ihanet etmiş gibi hissediyorum?
Aynadaki yansımama baktım tekrar. Kızaran gözlerimin içine baktım. Ve kendimle konuşmaya başladım. "Siz Keremle sadece arkadaşsınız. Birbirinizi arkadaşça seviyorsunuz. Hepsi bu. Başka bir şey yok. Onun da herkes gibi bir sevgilisi olabilir. Bu çok normal. Bu saçma duyguya sen kapıldın. Kerem'e sen aşık oldun. Hiç olmaman gereken birine aşık oldun Zeynep. Ama o sana aşık değil. O yüzden şimdi burada ağlaman anlamsız. Kerem'le bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da sadece arkadaş olarak kalacaksınız. Bundan ötesi yok. Olmayacak. Şimdi sil gözyaşlarını ve çık buradan." Tam gözyaşlarımı silerken tuvaletin kapısı açıldı ve bir kız girdi içeriye. Beni bu halde görünce şaşırdığı her halinden belli oluyordu ama neyse ki hiçbir şey demeden, hiçbir şey sormadan yanımdan geçip gitti. Zaten şu an konuşacak halim yoktu. Konuşursam sesim titrerdi, gözlerim yine dolup taşardı. Bir süre konuşmasam iyi olur.
Gözyaşlarımı sildikten sonra yüzüme birkaç kez soğuk su çarptım ve nihayet suyun soğukluğu beni kendime getirdiğinde tuvaletten çıktım. Hiçbir yere uğramadan direkt sınıfa çıktım. Şu an sadece oturmak ve başımı sıraya koyup kendimi dinlemek, dinledikçe dinlenmek istiyorum. Umarım bunu başarabilirim.
Kerem'den
Hoca dersi bitirdiğinde kitaplarımı alıp sınıftan çıkmıştım. Bir hocaya soru sormam gerekiyordu. Sorumu sormuş, cevabımı almıştım ve şimdi de yine elimde kitaplarımla Zeynep'i arıyordum. Ben çıkarken sınıftaydı ama şimdiye çıkmış olması gerekiyordu. Sınıfta olamazdı herhalde. Bugün en çok onu görmeye ihtiyacım var. Beni bir anda allak bullak eden oydu ama ne garip ki beni şu sıralar tek toplayan da oydu. O yüzden onu bir an önce bulmam gerekiyor. Yeşil gözlerine bakmam gerekiyor. Kendime ancak böyle gelebilirim çünkü. O benim dermanımdı. Bunu anlamıştım artık.
İndiğim geniş merdivenlerden sağa döndüm ve koridorda yürüyerek Zeynep'i aramaya başladım. Tam o anda yanıma bir kız geldi. "Kerem?" diye seslendi sakince. Yüzüne baktığımda gördüğüm yüz asla tanımak istemediğim ama maalesef tanıdığım bir yüzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.