Zeynep'ten
Eveet! Alarmlı günlerime geri döndüm. Alırım bir hayırlı olsununuzu.
"Bu ne yaa?"
"Alarm Kader'cim. Unuttun mu iki günde?" dedim yattığım yerden telefonuma uzanarak. İlk defa alarma söylenmeden uyanmıştım. Bayağı da sakindim.
"Unutmadım ama hatırlamak da istemiyorum. Dün geceden sonra oldu mu şimdi bu ya?"
"Hiç mızmızlanma. Hadi kalkın. Bugün bir hafta aradan sonra benimle ilk okula gidişiniz. Neşelenin biraz." dedim etrafa gülücükler saçarak.
"Sana hava hoş tabii. Dün senin için çok daha iyi bir akşam oldu. Kerem ile pasta macerası mı yaşamadın, Kerem'in omzunda mı uyumadın?" dedi Kader muzip bir gülümsemeyle. Hemen gözlerimi kocaman açarak savunmaya geçtim.
"Bir kere o an çok uykum vardı tamam mı? Ne yaptığımı mı biliyordum? Düşüvermiş işte kafam."
"He he, kesin öyledir. Sen kimi kandırıyorsun? Sen kendinde olsan da zaten aynı şeyi yapardın. Çünkü aşıksıın." dedi parmaklarıyla kalp yapıp gülerek. Ona sinirli sinirli baktım ve konuyu değiştirerek Lüba'yı uyandırmaya çalıştım.
"Lübaaaa! Lüba!"
"Ne ya nee?"
"Ne demek ne? Hani bizim bir okulumuz var ya Lüba'cığım? Hani biz hafta içleri ona gidiyoruz?"
"Off, yine mi gideceğiz ya?" Lüba'nın bu isyanıyla Kader ile ben bir kahkaha patlattık. Sonra da Lüba'nın üzerine atlayıp onu gıdıklamaya başladım. Lüba hem gülüyor hem de gözlerini açmaya çalışıyordu.
"Hadi kalk artık. Seni uyandıracağım diye ranzaya çıktım." dedim ranzadan yavaşça inerken. Ben indiğimde Lüba da yatakta oturur pozisyona geçmişti.
"Ay tüm enerjim içime kaçtı sizin yüzünüzden. Hadi ya!" dedim bir yandan da dolaba yönelerek. Giyeceğim şeyleri seçip yatağın üzerine bıraktım. Kızlar yavaş yavaş ayaklanıyorlardı.
"Lüba hatırlat da akşama bir kutlama yapalım. Bugün ilk defa biz Zeynep'i değil, Zeynep bizi uyandırdı." dedi Kader. Elime geçen yastığı Kader'e doğru fırlattıktan sonra oda kahkaha sesleriyle doldu.
Çok seviyorum.
Kerem'den
Şu renk kazağı mı giysem yoksa bunu mu? Şu da iyi sanki.
Off, niye kalkmadı bizim çocuklar ya? Uyuyacak zamanı buldular.
"Heey, uyku saati bitti hadi ya!" diye bağırdım koridora kafamı uzatıp. Odalardan gelen of seslerini duyup ilerlemeye başladım. İlk durak Mert'in odası. "Heey, duyulmuyor muyum ben acaba?"
"Yoo, çok net duyuluyorsun." dedi Mert gözleri kapalı bir şekilde.
"Yok yok. Duyulmuyorum." dedim ve aklımdan sinsi planlarımı geçirdim. İçlerinden en masum ve klasik olanını seçtim. Diğerlerine vaktim yok çünkü.
Mutfağa gidip koca bir sürahiye su doldurdum. Sonra da doğruca Mert'in odasına gittim. Hala uyanmamıştı. Soğuk suyu şap diye yapıştırdım suratına. Sürahide bir damla bile su kalmadı.
"Hiiii!" diye çığlık attı Mert yatakta oturur pozisyona geçerek. Tişörtünü gövdesinden iki eliyle ayırıp haline baktı. Sonra da bana. "N'aptın ya? Buz gibi suyu döktün üstüme bu havada. Hiç mi vicdanın yok?" dedi üzgün üzgün.
"Hadi hadi. Ağlama da üstünü giyin." dedim ve bu sefer Murat'ın odasına girdim. Murat uyanmış, yatağını toplamaya başlamıştı. Odaya girdiğimde yeni uyanmış gözleriyle bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Oyunu
RomanceAnnesinin evlenmesini istediği çocukla okulda karşılaşan Zeynep'in hayatı bir daha eskisi gibi olmadı.