22- gerçek

192 22 15
                                    

Yalan ve gerçek. Ayırt etmesi kimi için zor, kimi için kolay olan bu ikili her zaman dost olmuştur. Birbirlerini hiç sevmeseler bile.

Bir hikaye anlatıldı. Şeytanın yalan söylediği iddia edilen. Peki gerçek öyle miydi? Asıl yalancı kim di?

Duke karısını kendi öldürmemişti. Evet Camella ona vurmuştu. Dediği gibi yapıp tam da saraydan ayrılıyordu ki kalbine bir ok saplandı. Gözü dönmüş olan kral Aaric, ikinci okunu hazırlarken şeytan kral Duke karısının yanına koşmuş onu kucağına almıştı.

Duke ilk defa ağlıyordu. Sevdiği, aşık olduğu ve bütün gezegenden kıskandığı kadın ölmek üzere olduğu için ağlıyordu. Korkuyordu. Onu kaybetmek istemiyordu. Duke hiç sevgi görmemiş bir çocuktu. Ne annesinden ne babasından hiç sevgi görmemişti.

İlk defa sevgiyi hissetmişti ki o da ellerinden alındı. Aaric hazırladığı oku Duke'a doğrulttu. Tam oku atacak iken yağmur yağdı. Cehennemin ilk yağmuru. Ateşten. İlk defa yağan ateşten yağmur Agric'in kanatlarına zarar verebileceği için bütün orduyu alıp hemen kaçmıştı.

O gün aslında Duke kızına doğruyu söyledi. Ama Aaric herkese olayı çok farklı anlattı. Aaric o günden beri vicdan azabı ile yaşadı. Ve bu biricik kızının başına gelenlerin suçlusu ta kendisi idi.

Duke kızına intikam yemini ettirmişti. Ve ardından intihar ettiği söylenmişti. Evet yanan bir ceset bulundu ama bunun Duke olduğu hiç doğrulanmadı.

Alarice babasının ona dediği şeyi yapmak istedi. İntikamı alacaktı. Ama bunu o kızı öldürerek değil, onu bir yem olarak kullanıp ta yapacaktı. Zekice bir plandı. Ama işler tabi istediği gibi gitmemişti.

Uzandığı yatakta düşüncelerine boğulmuş öylece yatıyordu. Ne yapacaktı bilmiyordu. İlk defa olanları düşünmek dışında bir şey yapamıyordu.

Hemen sağında Coley, Adolfo ve Dante duruyordu. Bekliyorlardı. Kraliçenin bir şey demesini bekliyorlardı. İki gün boyunca baygın kalmıştı. Büyü veya o tarz bir şeyin yapıldığı söylendi.

"E-efendim, iyi misiniz? İstediğiniz b-bir şey var mı?"

Coley titreyen sesi ile konuştuğunda kraliçe doğruldu ve Coley'e döndü. Uzun uzun baktı. Olanları idrak etmeye çalışıyordu.

Aniden kalktı yerinden. Hemen kapıya yöneldi. Adolfo tuttu kolundan.

"Efendim dışarı çıkamamanız gerekiyor. Gücünüz. Gücünüz azalıyor. Eskisi kadar güçlü değilsiniz. Ruh eşinizden ayrı oluşunuz sizi öldüredebilir. Bu yüzden her ihtimale karşı lütfen burada kalın. Bir isteğiniz varsa bir halledeceğiz."

"Belinda'm. O nerede? Ne demek ruh eşinizden ayrı olmanız? Nerede o Adolfo? Benim meleğim nerede?"

"Bilmiyoruz. Ama siz uyandığınıza göre artık gidip bizde onu arayabiliriz. Siz burada Coley ile birlikte kalacaksınız. Lütfen efendim. Gücünüz yerinde değil. Çok azalmış. Büyü yapıldığı da söylendi. Tehlike de olabilirsiniz."

"Ben burada bekle-"

"Gücün yok diyorum. Sen beni anlamak istemiyor musun? Senin gücün yok. Gücün yok senin. Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Yok gücün senin. Şimdi burada paşalar gibi de oturup bekleyeceksin. Biz de gidip prensesi bulacağız. Bu kadar basit. Yeter be. Çocukla uğraşıyoruz sanki. Yürü be sende. Dante mi dantel mi belli değil. Yürü çık bende geliyorum."

Alarice şaşkınca Adolfo'ya bakarken haklı olduğunu da düşündü. Gücü olmadan bir işe yaramazdı. Gücü yoksa kanatları bile çalışmazdı.

Adolfo, Dante'yi ittirerek dışarıya çıkarırken, Coley de kraliçenin yanına gelmiş ve koluna girip onu yatağa oturtmuştu.

"Merak etme. Onu bulacaklar. Belinda zaten çok güçlü bir kız. Ne kadar kırılgan dursa da ben onun güçlü bir kız olduğunu ilk günden beri hissetmiştim. Korkma. Onu bulacaklar."

_________________________________________
Hello ben gelmişke. 💅🏻

Evet ters köşe line serimiz devam ediyorke. Kafalar karışmaya devam edecek falan filan.👉🏻👈🏻

Bu arada hikayenin kapağını değiştirmeli miyim yoksa kalsın mı?? Pls geri dönüş yapalım.✊🏻

Oy sayısı azalmış. Lütfen yıldıza basmadan geçmeyin 😿

Oy vermeyi ve yorumlar yazmayı unutmayın lütfen 🦋✨

↘️⬇️↙️

[ Le Paradis En Enfer ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin