Alarice yatakta yatmanın da ona hiçbir fayda etmediğini anladığı an cama yöneldi. Kanatları belki de onu taşıyabilecek kadar güçlüdür diye düşündü. Camı açtı ve mermer kısmına çıkıp kanatlarını saldı. Ve ardından kendini bıraktı boşluğa. Son anda kanatları onu tutmuş ve en fazla 3 metre kadar uçabilmişken bahçeye inmişti. Çıkışta ki askerlerin yanına kadar sürünmeliydi şimdi.
Askerler onun sesinin duymuş ve koşarak yanına gitmişlerdi. Kraliçenin son güçleri artık iyice tükenmişti. Belinda ona iyi geliyordu ama bir yandan da onu bitiriyordu. Ve bunların hepsi aslında Belinda'nın ilk gelişinden beri vardı. Hatta ilk görüşünden beri. Ama gördüğünde bu kadar fazla değildi. Onu ilk yanına aldığında ve ona dokunduğunda evet biraz fazlalaşmıştı. Ama kaldırabileceğini düşünmüştü. Ama bu kadar artacağını o da bilememişti. Ki nedenin Belinda olduğunu bile sonradan fark etmişti.
Belinda olsa da olmasa da Alarice zarar görüyordu. Onun yanında olduğu zamanda canı yandı, onun için endişelendiği zamanda canı yandı. Belinda onu yakıyordu. Alarice ise bir cehennemin kraliçesi ve ateş tanrıçası olmasına rağmen yanıyordu.
Belinda etkisi olarak mor dudakları, sürekli ağrıyan başı, içinde ki garip his ve aklına gelen iki durum. Birinci olarak ruh eşi olayından şüphelendi ama bu kadar güçlü etki etmesi çok saçmaydı. Olmamalıydı. Sonra belki de Belinda'nın gücünden diye düşündü.
Ama ikinci seçenek onu korkutan bir olaydı. Yani olabilme olasılığı vardı. Korkuyordu. Onun Belinda ile alakası var mıydı? Belki de başkası tarafından olmuştu. Ama bilmiyordu. Böyle bir eşy olup olmayacağından bile emin değildi.
"Efendim lütfen artık ayılın. Sanırım bizi duymuyor. Hemen Belinda hanıma haber ver. Ben kraliçenin başında bekleyeceğim."
Yanında ki asker hemen saraya koşmuştu. Hatta bir ara kanatlarını saray içinde kullanmak yasak olsa bile açmış ve kütüphaneye varmıştı.
Tam o sırada kütüphane den çıkan dörtlü onun bu telaşlı haline şaşırmıştı.
"Bir sorun mu var? Ne bu telaş?"
"Efendim, kraliçe rahatsızlandı. Baygın bir şekilde bahçe de yatıyor. Kaldırmaya çalıştık ama olmadı. Asla kalkmıyor. Uyanmıyor da. Korkmaya başladık. Lütfen gelin."
"Hemen gidelim. Siz hazırlanın."
Diğerleri gitmek istese de Belinda'ya karşı koymak istemiyorlardı. Belinda ise hızlı adımlarla ve soğukkanlılıkla saraydan çıktı. Ardından gül bahçesine ilerledi askerin ardından.
Hızla bahçeye girdiğin de bedeni yerde başı bir diğer askerin kucağında olan Alarice'i gördü.
Hemen yanına diz çöktü.
"Alarice'im, sevgilim. Hadi aç gözlerini. Hadi bir tanem. Lütfen. "
Alarice tepki veya cevap vermiyordu. Sadece yatıyordu. Belinda ise başında ki ağrı ve bedenin de ki yorgunlukla birlikte sakin kalmaya çalışıyordu.
Ayağa kalktı ve Alarice'i kucağına aldı. Saraya doğru hızla ilerledi. Onunla ilgilenebilecek birini çağırmalarını emretmişti. Bu sefer Belinda, Alarice'i gerçek odasına götürmüştü. Sadece kapısını gördüğü o odaya. Oranın Alarice'in kendi odası olduğunu öğrenmesinin sebebi merakı ve onu uyaran askerdi.
Belinda yine tek koluyla Alarice'i tutmuş diğer eli ile kapıyı açmaya çalışmıştı. Ama tahmin ettiği gibi kilitliydi. Kolyesin deki anahtar olabilir mi diye düşündü. Eskiden tutsak edildiği odanın anahtarı da onun boynundaydı çünkü. Denemek istedi. Boynunda ki anahtarı kibarca çıkardı.
Ve şans yüzüne gülmüştü. Anahtar o anahtardı. Ama küçük bir kolye ucu gibi duruyordu. Yanıltma taktiği. Her zaman işe yarar.
İçeriye girdiğin de ağır karanfil ve gül kokusu titretti bedenini. Yüce melez sevdiği kadının kokusunun ağırlığı eşliğinde titredi. Bu onun hoşuna gitmişti. Hatta iyi bile gelmişti ona. En azından birazcık.
Yatakta ki örtü sanki daha biraz önce biri burada yatmış da toplamış gibi temiz ve düzenli duruyordu. Tozlu olmasını beklemişti ama öyle çıkmamıştı.
Bu olanları aslında olmadan önce hissetmişti Belinda. Ama yeni yeni bu olaylara alıştığı için anlam verememişti. Ama şimdi anlıyordu ki o ne hissederse oluyordu. Çünkü Duke'un onlara geleceğini hissetmişti ve evet gelmişti. Ardından Alarice'in en başından beri hasta olduğunu hissetmişti. En başından beri midir bilmiyordu ama hasta olduğu kesindi.
O büyücüye hemen ulaşmalı ve neler döndüğünü, olayın gerçekten ne olduğunu ve neden böyle saçma şeylerin onların peşinden eksik olmadığını sormak istiyordu.
Belinda çok güçlüydü. Ve Alarice ise artık çok güçsüz. Onlar birbirlerine zıttı. Ama aşk her zaman ölümden daha değerliydi.
_________________________________________
Reisiniz geri döndüğğğ 🐸Saçma sapan iki gün geçirdim ve yarın son teslim tarihi olan ödevimi yapmaya çalışırken akşam yazdığım bölümü atmadığım aklıma geldi.😳
Şimdi askolar burası önemli. Hikayenin bu kısmından sonra 20 veya 30 bölüm asıl olaylar gerçekleşecek. Buraya kadar hafifi ipuçları verdim. Eğer anlamadıysanız AYOL SİZ HAYATINIZ DA HİC Mİ ENTRİKALI DİZİ İZLEMEDİNİZ BE diye sorarım. 🙂
Aslında baya büyük spoiler verdim önceki bölümlerde. Bence onları geri dönüp bulun. Ve artık bölümler daha uzun olacak tamam tamam.😣
Aşırı psikopatca bir hikaye fikri var aklımda bu bitsin sizi orada da görmek isterim ballı çöreklerimmm🙏🏻
Ve son olarak OY VE YORUMLAR YAPMAYI UNUTMAYINIZ ASKOLARİM💞😻
↘️⬇️↙️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ Le Paradis En Enfer ]
General Fiction"Her şey birbirine zıt iken biz birbirimize bağlıyız." "Ama biz birbirimizi öldürürüz." "Önemli değil. Aşkta ölüm çokta önemli değil." (Kisa bolumler) gxg