Belinda,koca sarayın uzun koridorlarında geziyordu. Neden burada olduğunu bilmiyordu ama sorgulamaktan da korkuyordu.
Babası acaba ne yapıyor diye düşünüyordu genç kız uzun ve kasvetli koridorda yürürken. Babam bensiz ne yaptı diye.
Buradan çıkamazdı. Ona içirilen bir ilaç sayesinde güçleri hafiflemişti. Melezler diğer yaratıklara nazaran daha güçlüdür Brom gezegeninde.
Ama Belinda hiç güçlerini kullanmamıştı. Yani nasıl kullanacağını bilmiyordu. Ve ondan da korkuyordu. Belinda saf ve korkaktı. Ayrıca büyük bir güce sahip olduğundan da habersizdi.
Yeni arkadaş oldukları iblis yani Coley ile bahçede kütüphanede buluşmaya söz vermiştiler o gün. Tabi Coley o gün hemen gidip kraliçesine haber vermişti prenses ile anlaşmaya başladığını.
Coley kibardı, nazikti ve kalbinin ateşten değil pamuktan olduğunu düşünürdü. Ama kraliçe ona emir vermişti bir kere. Kandırmak zorundaydı prensesi. Aslında yalan söylemiş de sayılmazdı çünkü gerçekten arkadaş olmak istemişti.
Coley, kütüphaneye önceden gitmiş ve kraliçenin ona verdiği sahte kitabı incelemiş ve rolüne çalışmıştı. Ardından kitabı tamda işaretlediği rafa koydu ve kapıya ilerledi. Prensesi bekledi.
Prenses koridorda yürürken tüm saray çalışanları ona bakıyordu. Onun gücünü herkes biliyordu. Tabi o dışında Belinda'nın gücünü tüm gezegen biliyordu.
Babası kızına gücünü söylemeye korkmuştu. Ya kızı korkar ve gücüne sahip çıkamayacağını düşünürse ne yapabilirdi ki?
Belinda, gezegenin en güçlü melez yaratığı idi. Adam ile eş değerdi. Hatta daha bile güçlü. Ama o bunun farkında değildi.
Coley ise kraliçesinin bildiği bu gücü merak edip doğrusunu öğrenmiş ve korkmuştu. Gerçekten çok güçlüydü Belinda. Bu saf kızın kaldıramayacağı güce ise herkes talip olmuştu.
Belinda sonunda kütüphane olduğunu düşündüğü odaya doğru baktı. Kapıda gördüğü Coley ile rahatlamış ve geldiği yerin doğru olduğunu anlamıştı.
Belinda, Coley'e hafif gülümsemiş ve içeri girmek için izin istercesine gözlerine bakmıştı.
Coley onu içeriğe davet edip arkasından kütüphanenin kapısını kapattı. İkili birlikte kraliçenin Coley'e verdiği kitabı inceledi.
***
Tahtına güzelce yerleşti. Saçlarını at kuyruğu olacak şekilde topladı. Tüm gücü istiyordu. Bir de intikamı.
Kızıl saçları toplu olmasına rağmen uzun olması nedeniyle yine yüzüne geliyor ve bu onu deli ediyordu.
Son günlerde olan durumlar ile bir şey fark etmişti kraliçe. Belinda'nin aç kaldığı süreçte çok karnı ağrımıştı. Ya düşündüğü şeyse diye korktu.
Ayrıca onu ilk gördüğü zaman böğürtlen tuzağına doğru gelirken ki hâli onu çok etkilemişti. Alarice'e bir şeyler oluyordu. Ama ne?
Umursamadı. Tahtından kalktı. Merdivenlerin tepesinde olan tahtından aşağıya baktı. İblisler dikkat kesilmiş ona bakıyordu. Arkasına döndü. Cama doğru yöneldi.
Hanedanlığına baktı. Çok güçlenmişti. O hanedanlıkta herkes dövüşmeyi ve savaşmayı bilirdi. Çünkü kraliçe böyle emretmişti. Çocuk veya yaşlı ,kadın veya erkek farketmeksizin herkes eğitim alıyordu.
Hala şaşkındı Alarice. Aaric, kızını almak için çoktan gelmiş olur diye düşünmüştü. Demek ki başka planları vardı. Adam ile gelse de bir şey değişmezdi. Onun yanında gezegenin en güçlü melezi vardı. Ve kendisi ondan sonra gelen en güçlü melezdi.
Aaric'i öldürmek istiyordu Alarice. Annesine nasıl kıydıysa o herif o da ona kıymak istiyor ve parçalara ayırmak istiyordu.
Peki plan tam olarak neydi? Bir planı vardı elbet. Ama neydi? Herkes bunu merak ediyordu. Ama o sadece sinsi gülüşünü yüzüne yerleştiriyor ve susuyordu.
"Ben odama çekiliyorum. Coley, işi bitince prensesi odama yollasın. İşimiz var onunla."
Ve çıktı taht odasından. Kendi odasına doğru yürüdü. Son duydukları iblislerin onay mırıltıları idi. Ama bu akşam duymak istedikleri ise zevkten gelen inlemelerdi...
------------------------------------------------------
Lütfen oy verip yorum yapın 😟 çünkü okunmalar çok olsa bile oylar hep az geliyor.
Oy+yorumlarınızı bekliyorum 🦋✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ Le Paradis En Enfer ]
General Fiction"Her şey birbirine zıt iken biz birbirimize bağlıyız." "Ama biz birbirimizi öldürürüz." "Önemli değil. Aşkta ölüm çokta önemli değil." (Kisa bolumler) gxg