"Her şey birbirine zıt iken biz birbirimize bağlıyız."
"Ama biz birbirimizi öldürürüz."
"Önemli değil. Aşkta ölüm çokta önemli değil."
(Kisa bolumler)
gxg
Kütüphaneye doğru attığım adımlarım arkamdan gelen gür sesle kesilmişti. Arkama dönmeye bile tenezzül etmedim. Ne gerek vardı? Sonuçta yanıma geleceği belli değil miydi? Koşarak geldiği belli olan kişi tekrar adımı söyledi. Bu sefer ona omzumun üstünden baktım. Adolfo. Küçük yalanımızın baş rol oyuncusu.
Tamamen yanıma varmış, başını eğerek selamını vermişti. "Efendim rahatsız ettiğim için özür dilerim. Sadece Coley hakkında sizinle konuşmak istedim. Tabi ki vaktiniz var ise." Hızlı soluk alış-verişine rağmen tek seferde kurduğu cümle ile düşündüm. Vaktim vardı. Ne hakkında konuşacağımızı da az çok tahmin ediyordum zaten ama onun ağzından duymak istiyordum.
"Peki Adolfo. Benimle gel. Zaten kütüphaneye gidiyordum. Orası sessizdir. Orada rahatla konuşalım." Başını hızla sallamış ve önden benim yürümemi beklemişti. Yürümeye devam ettiğimde arkamda parmakları ile oynayıp gergin olduğunu biliyordum. Hissediyordum. Tüm iblislerimin, Chubacabra, Kumiho, Black Annis, Strigo, Fenrir, Vodyanoy gibi yaratıkların da düşüncelerini anlıyor, duygularını istediğim zaman hissedebiliyordum. Onların efendileri bendim.
Şeytan, her zaman tüm kötülerin başı olmuştu bu gezegende. Bir de ateş elementi ile birleştiği zaman daha da güçlenmişti. Bir tarih kitabında benim hakkımda böyle yazıyordu işte. Ben hem tüm kötülüklerin başıydım hem de cehennem ve diğer ateşlerin efendisiydim. Ama bunlar büyük sorumluluklar getirmişti bana. Omuzlarımda hep büyük yükler vardı.
Annemin ve babamın hanedanlıkları bana kalmışken görevleri de bana kalmıştı. Yanımda Coley vardı. Hatta yanımda tek Coley vardı. Birlikte her sorunun altından çıkmış, çözmüş ve yoluna koymuştuk. Bana hep yardım etmişti. Babamı ve annemi o da kendi ailesi olarak görüyordu. Bu yüzden sorunları da kendi sorunları olarak kabul etmiş ve bu yüzden bana yardım etmişti belki de.
Şimdi yardım sırası bendeydi. Benim onun kalbine yardım etmem gerek. Tek arkadaşıma, kardeşime yardım etmeliydim.
Kütüphaneye girdiğimiz gibi kapıyı kapatıp kilitlemiştim. Ardından koltuklardan birine ilerlemiş ve oturmuştum. Adolfo ise sadece ellerini birbirine kenetlemiş yere bakıyordu. "Adolfo, karışma otur. Ve anlatmaya başla." Hemen başı ile onaylamış ve sözüme itaat ederek karşımda ki tekli koltuğa oturmuştu.
"Efendim, Coley gerçekten çok acı çekiyor. Her gece ağlıyor. Kalbini biraz daha zorlarsa ölebilir. Lütfen doğruyu söyleyelim ve Dante ile gerçek bir mühre sahip olsunlar. Onu böyle görmek beni kahrediyor."
Coley ruh eşini üzen taraf olduğu için daha çok acı çekiyordu. Dante'nin çektiği acının elli veyahut altmış katı kadar belki de. "Son bir gün. Ardından onları odaya kapatacağız ve hâl olacak."
Başını eğmiş ve kenetli ellerini daha sıkmıştı. "Ya işe yaramazsa?" Sinirle sorduğu soru ile siniri belli oluyordu. Çünkü karşısında ben varken bu kadar sinirli kimse olamazdı. Çünkü onu cayır cayır yakardım.
"Ya işe yaramaz ve ölmesine sebep olursa? Efendim lütfen. Size yalvarırım bir şeyler yapın. Bir gün daha dayanmaz. Yemiyor içmiyor uyuyamıyor. Sürekli ağlıyor. Prenses Belinda'ya böyle olsa üzülmez misiniz? Kardeşiniz ölüyor efendim. Haberiniz olsun."
Yerinden hızla kalkmış kilitli kapıyı açıp ardından büyük bir gürültü ile çarpmıştı. Belinda. Haklıydı Adolfo. Belinda'ma böyle bir şey olsa bende üzülür hatta kahrolurdum. Belki de Belinda'ya da danışmam gerekirdi.
Askerlerden birine haber verdim ve hemen onu yanıma getirmelerini emrettim.
Çok sürmeden üstü çamur olmuş ellerinde eldivenler ile karşımda dikilen ve ne olduğunu anlamaya çalışan sevgilime baktım. "Alarice ne oldu? Bir sorun var ki beni bu hâlde iken apar topar çağırdın. Daha doğrusu getirttin."
"Gel otur karşıma sevgilim. Sana danışmam gereken bir konu var."
***
"Alarice bunu bana Coley'de anlattı. Ve ben o zaman da tehlikeli olduğunun farkındaydım. Ama sana söylemeye korktum. Aslında korkum daha çok yakalanırsanız diye idi ama bu yönde de vardı. Çünkü buraya gelip kalpten sahte mühür büyüsünü araştırdım kitaplar ile."
"Peki ne yapmalı sence?"
"Dante'yi benim emrim ile çağıralım. Sanki düğün için bize yardım edecekmiş gibi. Sonra ise Coley'in odasına sokalım. Kapıyı da kilitleriz. Buranın kapı kilitleri sağlam açamaz. Kendim denediğim ve tecrübe kazandığım için."
Son sözü aklıma eski zamanı getirdiğinde kendime küfür ettim. Ben bu kıza çok acı çektirdim. Şimdi kardeşime de çektiriyorum. Ben gerçekten şeytan olmayı hak edecek kadar iğrenç bir insanım. Eskiden iyi gelen cümle şimdi sanki kalbime bir hançer edası ile saplanıyor, beni mahvediyordu.
"Belinda'm,"
"Alarice, iznin ile önce Dante'yi çağırtayım. Odamız da söyle bana olur mu diyeceklerini."
"Elbette sevgilim. Elbette olur. Odamızda bekliyorum. Benim minik meleğim."
_____________________________________ Alarice hanım aman aman . Nereye geldiniz ne oluyor size???😺
Benim bu bölümleri gece yazmayı acilen bırakmam gerek.😿
Aksi takdirde size bölüm ayda bir falan gelecek 🙀
Her neyse lütfen OY VERMEYİ UNUTMAYALIM 😽
YORUMLARINIZI BEKLİYORUM 😻
Pisicik gider~💅🏻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.