Belinda ve Alarice çifti el ele tutuşmuş kasvetli koridorda hızla yürüyorlardı.
Kral Duke'nin odasına vardıklarında kapıyı çaldılar. Ses gelmediğinde uyuduğunu düşündüler. Yavaşça kapıyı açtı Belinda.
Oda boştu. İçeride kimse yoktu.
"Belki de hava alması için dışarı çıkarmışlardır."
"Belinda, bence baban giderken babamı da aldı."
***
"Hayır yani bir günümüz de normal geçse ne olurdu ki? Tam diyoruz bir ilerleme var, aslına beş adım geri gitmişiz. Bir ileri iki geri alternatif zumba kursu gibi bütün yağlarımı erittim çok şükür."
"Adolfo, biraz daha konuşursan yağlarını kendi ellerimle etinden bizzat ben ayıracağım. Haklı olabilirsin ama bu seni öldürmeyeceğim anlamına gelmez. Bil diye söylüyorum."
Adolfo ağzına görünmez bir fermuar çekmişti. Kütüphane de beş kişi toplanmış ne yapacaklarını düşünüyorlardı.
"Bence biz düşünmeyelim. Çünkü biz düşündüğümüz de her zaman daha da geriliyoruz. Yani bence direk aklımıza gelen ilk şeyi yapmalıyız. "
"Bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama Adolfo yine haklı efendim. Artık düşünmek yerine harekete geçmeliyiz."
Dante'nin onun haklı bulmasına sevinen Adolfo ve bunların doğruluğunu tartan Belinda...
"Tamam. Ne yapacağız peki?"
"Bence babanızı aramaya gidelim. Arkasında illa ki bir iz bırakmıştır."
"Adolfo senin bu haklı olmaya başlamaların beni korkutuyor."
Adolfo yine bir çocuk gibi sevinirken hepsi çoktan kütüphaneyi terk etmişti. Saraydan çıkana kadar kimseden seste çıkmamıştı. Kral Duke'u kimse görmemişti. Ne gidişini ne de yok oluşunu. Hatta bir önce ki gece her sabah yanına gelen hizmetliye ertesi sabah yanına gelmemesini rica ettiği için o kata kimse bile gitmemişti.
Aaric güzel planlar kuruyordu. Sonucu kötü olacak iyi planlar.
Hepsi birlikte ormana doğru gitme kararı almışlardı. Çünkü kütüphanede iken ülkeye gidip gitmediğini öğrenmişlerdi. Ve tüm kapılar kapalı iken gidebileceği tek yerin orman olduğunu tahmin etmek pekte zor olmamıştı.
"Bu ormandan hep nefret etmişimdir."
"Ben ilk gelişimiz hatırlıyorum. Çok güzeldi."
"Ergen aşıklar gibiydik Belinda. Ama evet, sen olduğun için çok güzeldi. Ah ne güzel ben baskındım o zamanlar. Şimdi altta olacağıma inanamıyorum."
Belinda buna sözlere biraz gülmüştü. Ama doğruydu. Eskiden baskın olan oydu. Ama şimdi kendisiydi. Ve evlendikleri zaman-
"Aşk kuşları, sizi ayırmak istemem ama ileride bir şeyler oluyor. Sanırım şelalenin oralarda birileri var."
"Hadi gidelim o zaman."
Birlikte şelaleye doğru ilerlediler. Aaric, şelalenin önünde diz çökmüştü. Kucağında ise biri vardı. Etrafa baktılar ama Duke orada değildi.
Alarice biraz daha yakından bakmak ve Aaric'in kucağında ki kişiyi görmek isterken yanlışlıkla kuru dala basmıştı. Aaric sesi duyup irkildiğinde başını döndürmeden önce Belinda, Alarice'i belinden tutup kucağına çekmişti. Ağaca geri yaslandıklarında Aaric başını çevirip etrafa bakınmıştı ama kimseyi görememişti.
Adolfo ağacın kenarından bakarak Aaric'in kucağında yatan kişiyi görmüştü. Bu kişi Belinda'nın ortaya çıktığı gün pekte inceleyemediği kişiydi. Ama şimdi inceleyince resmen Alarice'in ikizi gibiydi. Kimdi bu kalbinin atışlarının hızlanmasını sağlayan kişi?
***
Duke olabildiğince ve elinden geldiğince hızlı olmaya çalışıyordu. Bir an önce büyücüyü bulmalı ve büyüyü kendisi bozdurmalıydı. Ancak bu şekilde tamamen bozulmuş olacaktı.
Ormanın içinde olabildiğince hızlı koştu. Kanatları kesilmişti. Bu yüzden uçma şansı yoktu. Koşacaktı. Hiç olmadığı kadar hızlı koşacaktı. Aaric ile konuştukları günden sonra zorda olsa kendine gelmiş ve bu büyüyü yapabilecek tek büyücünün yerini hatırlamaya çalışmıştı. Zorda olsa hatırlamış ve şimdi oraya koşuyordu.
Ayakları çıplaktı. Ayakkabıları... onları kullanmayalı uzun zaman oluyordu. Neredeydiler, onu bile bilmiyordu. Zindanda ayakkabı lazım değil sonuçta.
Kanıyordu. Herkes kanıyordu. Belinda ve Alarice kavuşmalarına rağmen ayrı olmalarından ötürü kanıyordu. Dante ve Coley Kavuşamadıkları için kanıyordu. Duke eşi, çocukları ve koştuğu için kanıyordu. Alvin acıdan kanıyordu. Aaric sadece nefretten kanıyordu.
Ama unutmayın, her kötü karakterin kötü olma sebebi acısıdır.
Duke sonunda büyücünün kaldığı yeri bulmuştu. Cennet ve cehennemin ince sınırında bulunan küçük bir evdi. Ve bu evde yaşayan kişi Belinda'nın çağırdığı büyücüden bile daha güçlü ve bilgiliydi. Ve asıl büyünün sahibiydi.
Yaptığı şeye son verecekte oydu.
______________________________
Hello askolarimmm❤️Bölümü atmayı unutmuşum kız xjjdjskdk
Yeni bölümü de şimdi yazıyorum sahura kadar bitirirsem atarım çünkü pazar günü mat performans ödevimi bitircem. Pazartesi de Keşana gitcez 😬
Her neyse ballarım. Bol bol yorum yapalım lütfen
OY VERMEDEN VE YORUM YAPMADAN GİTME ASKOM MUAH 🤭😠❤️
↘️⬇️↙️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ Le Paradis En Enfer ]
General Fiction"Her şey birbirine zıt iken biz birbirimize bağlıyız." "Ama biz birbirimizi öldürürüz." "Önemli değil. Aşkta ölüm çokta önemli değil." (Kisa bolumler) gxg