28- senin

152 21 14
                                        

Belinda, gökyüzünde parlayan bir altın melekti. Büyük ve güçlü melezdi. Herkes onu hayranlık ve korku dolu gözlerle izliyordu. Kocaman kanatları iki yana açıldığı gibi kolları da iki yana açıktı. Gözleri altın rengine bürünmüş ve irisleri yok olmuştu. Akmaya devam eden altın kanlar damlamıyor adeta göğe yükseliyordu.

Alarice korkuyordu. O kadar çok korkuyordu ki Belinda için, zarar görebileceği için. Kızıl gözlerinden akmaya başlayan yaşlar yanaklarına doğru yol izliyor ardından keskin çene hattından yere damlıyordu.

Coley, Dante ve Adolfo da onun gibi şaşkın ve korkuyordu. Aaric de korkuyordu tabi. Sonuçta kızı tehlikedeydi. Ama böyle bir şeyin bir gün olacağını ve o iki kişinin o yerden çıkacağını biliyordu. Ama bunun bedelini en ağır şekilde ödeyecek kişinin kızı olacağını bilmiyordu.

Alvin de Belinda'yı korkuyla izleyenlerdendi. Böyle olacağını bilmiyordu. O sanıyordu ki ona verdiği ilaç sonsuza kadar işe yarayacak. Ama sadece 1 saat işe yaramış olan bu ilaç Belinda'nın güçlerinin toplamasına bile yardımcı olmuştu.

Duke hiçbir şey yokmuş gibi kızını izliyordu. Ne de özlemişti biriciğini. Büyümüştü ve olgunlaşmıştı. Ne de güzelleşmişti. Ah güzel yavrum. Keşke seni saçlarını okşayarak, sana sarılarak ve senin yanında olarak büyütebilseydim diye geçirdi içinden.

Alvin babasının kolunu tuttuğu gibi ağaçlık içinde gözden kayboldu. Çünkü her an bir şeyler olabilirdi ve babası zarar görsün istemiyordu.

Belinda tüm gücünü damarlarının içinde dolaşan altın kanında bile hissediyordu. Bu onu korkutmuyordu. Bu onun hoşuna gitmişti. Kendini çok iyi hissediyordu. Resmen bedeni büyüyordu. Evet evet bedeni büyüyordu. Boyu uzuyor ve ince, çelimsiz kol ve bacakları güçleniyordu.

Bu zamana kadar tamamen tamamlayamamıştı kendini. Gelişimi yarımdı. Ama işte şimdi tamdı. Bir anda yağmur yağmayı kesti. Rüzgar esmeyi bıraktı. Yani kısaca her şey sakinleşti. Belinda gözlerini kapadı. Ardından yavaşça yere indi. Kanatları kapandı. Gözlerini açtığında gri irisleri yerine gelmişti. Ayrıca tüm yaraları kapanmıştı. Kendini fazlası ile olgun hissediyordu.

Alarice önce tedirgin bir adım attı. Ağlıyordu. Bir adım daha. Bir adım daha. Ve sonunda Belinda'ya doğru koşmaya başladı. Koştu, koştu ve koştu. Belinda onu gördüğünde kollarını açmış ve ona doğru ilerlemişti. Alarice ona doğru atılmış ve boynuna kollarını sarmıştı. Belinda ise beline sarmıştı kollarını. Sanırım roller değişmişti.

"Seni çok özledim."

"Bende çok özledim sevgilim."

"İnanamıyorum benden nasıl daha büyük olursun. Giderken benden küçüktün. Şimdi boyum anca omzuna geliyor. Hani baskın olan bendim."

Ağlayarak konuşmasına ve sahte sinirine gülmüştü Belinda. Ama haklıydı. Bebek gibiydi. Ama asıl bebek olan şimdi Alarice idi. İkisi de artık baskın kim olduğunu biliyordu. Önemli olan bu değildi ama. Önemli olan aşktı.

"Hadi gel saraya girelim. ve herkese her şeyin iyi olduğunu söyleyelim. Sonuçta olmasını beklediğimiz şey olmadı."

"Olmasını beklediğiniz şey neydi ki?"

"İçeride konuşalım. Bütün tanrıça ve tanrılara da haber vermemiz gerek. Hem yorgun görünüyorsun. Dinlen biraz."

Birlikte saraya ilerlerken çevrede ki kişiler bekledikleri şeyin olmaması ile mutlu olmuş ve evlerine geri dönmüşlerdi. Tanrı ve Tanrıçalar büyük salonda sandalyelerine yerleşmişken içeriye Alarice, Belinda ve Aaric de girdi. En başa Adem oturmuştu. Onun karşısına yani bir diğer başa ise Belinda geçmişti. Tanrılar ve tanrıçalar hayranlıkla Belinda'ya bakarken, Belinda masanın üstünde sevgilisin elini tutmuştu. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Çünkü bilmediği şeyleri bilmek istiyordu.

"Sevgili Belinda. Öncelikle iyi olman bizi çok sevindirdi. Ve kendini tamamlamış olman, gücünü tamamen elde etmiş olman çok güzel. Burada ki en büyük ve sonsuz sensin artık. Ve senin eşin olacak Alarice. Evlenmen onu sonsuz yapacak. Ve diğer bilmediklerine geçmek istiyorum izninle."

Adem'in dediklerini güzelce dinlemiş ve izni vermişti.

"Sırasıyla gideceğim. Sen en büyük melezsin. Yani sen bu saatten sonra hepimizin başı olansın. En güçlü sensin. Sen bütün güçlere sahip olansın. Ve biz bu yüzden korkuyoruz. Sana daha önce bu söylenmedi. Yani güçlerinin farkında değildin. Çünkü küçüktün. Korkmanı ve kendine zarar vermenden korktuk. Devam etmek gerekirse, olmasını beklediğimiz şey kıyametti. Büyük kitapta öyle yazıyor. Kıyametin senin tarafından geleceği. Ve biz seni öyle görünce geldiğini düşündük. Ama sen sadece kendini tamamladın."

Dikkatle dinliyordu. Hiçbir kelimeyi kaçırmadan dikkatle. Ama geriliyordu. Gerilince de Alarice'in elini biraz daha sıkıyordu. Alarice onun gerildiğinin farkındaydı. Eli morarmıştı resmen. Hafifçe seslendi ona. "Belinda." Belinda ona dönmüştü. Baktığı yere baktı. Ve sonunda elini çok sıktığını fark etti. Kısık sesle özür dileyip elini saldı. Artık daha hafif tutuyordu.

"Artık daha dikkatli olmalısın. Bütün gezegenin geleceği senin elinde. "

______________________________________
Helloooooo🐸

Ay bi yorgunluk var üstümde 👁️👄👁️

Neyse yawww🐳

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen 🦋

HOP HOP OY VERMEDEN YORUM YAPMADAN NEREYE ASLANIM ✋🏻

↘️⬇️↙️

[ Le Paradis En Enfer ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin