Kral Aaric eline ulaşan mektubu uzun süre okudu. Okudu ve neredeyse ezberledi. Her bir kelimeyi aklında evirdi çevirdi ve iyice anlamaya çalıştı. Ve ortaya çıkan tek sonuç ya savaş olacağı yada hem kızının masumiyetinin kayboluşu hem de topraklarını cehenneme dahil olmasına izin vermeleri gerektiği idi.
Kraliçe savaşı işin eğlencesi olsun diye teklif etmişti. Eğer savaşı seçerlerse kızı kendine ait yapacaktı. Bir melek yeni kurallara göre ruh eşi olmayan bir şeytan ile eşleşirse masumiyeti elinden alınır ve artık bir melek olamaz. Artık sadece günahkardır ve cennetten atılır.
Kral ayağa kalktı. Tahtın arkasında duran cama doğru yürüdü. Dışarıya doğru, halkına doğru bir baktı. Savaşa girerse halkına zarar gelebilirdi. Ama savaşa girmezse hepsi birer günahkar ve köle olacaktı.
Kralın baş yardımcısı olan asker geldi taht odasına ve geldiğini haberdar etmek ister gibi öksürdü. Bu asker aslında komutanıydı melek bölgesinin. Kral sesini duymuş olacak ki derin bir nefes alıp verdi. Sonra arkasına döndü ve komutana baktı.
"Gel Dante. Mektup tahtın üstünde. Al birde sen oku ve fikrini söyle."
("Dante" sabırlı veya dayanıklı anlamına gelir.)Dante başını salladı ve tahta doğru yürüdü. Kağıdı almak için kolunu uzattığı an kral konuşmaya devam etti.
"Prensesi, halkı ve tüm gezegeni göz önünde bulundurarak bir karar vermemiz gerek. Sana inanıyorum Dante. Sen benim en güvendiğim insansın."
"Prensesimiz ve halkımız için çok dikkatli olacağım efendim."
Dante mektubu okudu ve kral ile birlikte uzun bir toplantı sonrası plan yapmışlardı. Kesin bir karar olarak savaş olacaktı ama gizli bir planları da vardı. Adam'a haber vermek ve tüm tantı ve tanrıçaları çağırıp toplantı yapmak için işe koyuldular.
Prenses sıradan bir melez değildi. Annesi bir melek tanrıçası ve babası bir su element tanrısı idi. Ama biraz daha geri gidildiğinde bunlarla sınırlı olmadığı ve daha fazlası olduğu anlaşılır.
Annesinin annesi melek olsa da babası bir hava tanrısı idi. Babası eski su tanrısıydı. Babasının babası su elementi tanrısı olsa da annesi eski toprak tanrıçası idi. Ayrıca prenses Belinda'nın babaannesi eskiden gezegenin temel tanrısı olduğu için olacak torununa her elementi armağan etmişti. Ama öldüğü için bunu torununa söyleme şansı olmamıştı zavallı kadının.
Belinda gezegenin en güçlüsü idi. Bütün elementlere sahip olan en güçlü olurdu. Diğer tüm yaratıkların da güçleri vardı elbet ama en güçlü olanlar her zaman elementlerdir.
Belinda savaş nedeniydi. Hiçbir şeyden haberi olmayan bu masum kız tüm gezegeni büyük bir savaşa sokacaktı. Eğer kraliçe kızı kontrol edebilirse işte o zaman tüm gezegen onun olacaktı. Ve bunun olmasına çok az kalmıştı.
-------------------------------------------
Yazdım ama bölümü atmaya üşendim bı ara fkskgkkd
Çok özür dilerimmmmVote atmayı unutmayın lütfen bölümlere kısıtlama koymayı sevmiyorum
Oylamayı ve yorum atmayı unutmayın 🐥✨
Bu arada hesabımdan diğer hikayelerime de bakabilirsiniz 🦋🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[ Le Paradis En Enfer ]
Fiksi Umum"Her şey birbirine zıt iken biz birbirimize bağlıyız." "Ama biz birbirimizi öldürürüz." "Önemli değil. Aşkta ölüm çokta önemli değil." (Kisa bolumler) gxg