-2-

35.5K 2.4K 504
                                    

Karşımda iki tane koli gördüğümde içim fazlasıyla rahatlamıştı. Burdan sonra bir de salona gidecektim. Savunma dersim vardı. Antrenörlük yapıyordum akşamları...

●●●

Son koliyi de açıp yerleştirmeye başladığımda kenarda duran siyah ciltli degişik modifli kitap resmen gözlerimi almıştı...
Kitabı elime aldığımda üstündeki desenin bileğimdeki işaretle aynı olduğu gerçeği ufaktan sarsılmama neden olsa da fazla kuruntu yapmadan kitabı yanıma alıp okuyarak öğrenmeyi tercih etmiştim...

Son kitabı da yerleştirdikten sonra hızlı bir şekilde kitabı elime alıp merdivenleri çıkmaya başladım.
Karşıma çıkan Olric amca yine güler yüzüyle elimdeki kitaba bakarak konuşmaya başladı.

" Beğendiysen al kızım. Kaç senedir burda yanımdasın ilk defa kitap aldığını görüyorum. "

Dediklerine bir şey demeyerek sadece olumlu bir ses çıkartıp kitabı çantama koyarak kutüphaneden çıktım.
Şimdi işin eğlenceli kısmına gidiyordum. Biraz stresimi atsam hiç fena olmazdı...

●●●

" Luna öldürdün bizi ya " diyerek isyan eden Amy'e hafif kızgınlıkla cevap verdim.

" Dayanamıyorsan bırak. "

Dediğime gözlerini deviren çaylağa bir şey demeden salondan çıktım. Eve gidip biraz dinlenmek istiyordum sadece...

Adımlarımı hızlandırıp salondan çıktım. Hava epeyce kararmıştı... Uzun bir süre yürüdükten sonra duyduğum sesle olduğum yerde kalıp sesin geldiği yöne doğru döndüm.

" Nereye böyle güzelim " diyerek yanıma gelmeye çalışan iki sarhoşa sadece iğrenerek bakmıştım. Ezikler...

" Defolun belanızı s*kmiyim gece gece " diye bağırdım.

Sinirle söylediğim sözlerden sonra adımlarını hızlandıran adamlara sağ elimi uzatıp havayı çağırarak ikisini de arkalarında bulunan çöp tenekesine uçurdum.

Onlar kendilerinden geçerken daha fazla zarar vermeye gerek duymadan normal bir şekilde yürümeye kaldığım yerden devam ettim.

Gücüm benim için artık sıradanlaşmıştı. Evet kimsede olmayan bir güçtü. Nasıl olduysa ben havayı bükebiliyordum. Ama gün geçtikçe o da benim bir parçam olmuştu. Elim ayağım gibi... Kısacası garipsemiyordum...

Evin önüne geldiğimde anahtarı çıkarıp çokta kilitlenmeyen kapıyı açarak içeri girdim. Hiç beklemeden odaya gidip yatağa oturdum ve çantamdaki kitabı çıkararak bacaklarıma koydum.

Kitabın sayfasını açmak istediğimde üzerinde herhangi bir kilit bulunmamasına rağmen açılmaması çok fazla sinirimi bozmuştu. Neydi bu şimdi!

O an aklıma gelen saçma sapan şeyi yapmamak için kendimi bir süre tutsamda daha fazla dayanamayıp bileğimdeki dövmeyi kitabın üstündeki sembole eşit gelecek şekilde bastırdım.

Ben kendi kendime delirdin iyice sen Luna diyip kızarken elimi kitaptan çektim. Birden yayılan siyah buharla birlikte kitabın sayfası kendiliğinden açıldığında şok olmuş bir şekilde boş olan sayfada beliren yazıları okumaya başladım.

Benim güzeller güzeli varisim , sana benden miras kalan bu kitabı da bulduğuna göre artık , her şeyi öğrenmenin vakti geldi senin için...

Şimdi anlatacaklarım sana her ne kadar garip gelirse gelsin asla bana inanmak ve güvenmek zorunda olduğunu unutma kızım.

Ben , senin bu yazıyı okuduğun zamanın milyonlarca yıl öncesinde yaşamış ay tanrıçasıyım. Kudretim ve evreni yerinden oynatabilecek gücümle bir devre hükümdarlık yapan yüce kraliçe ,
Diana Larsias'ım...

Büyük bir yıkımın eşiğinde olmakla birlikte yaşadığım bu koca hayata veda etmeden önce seçmem gereken varisi seçtim ve ismini verdiğim Luna'm yani sana hayatınla ve yapacaklarınla ilgili bilgi vermek istedim.

Okuduğum iki üç sayfada nutkum tutulurken derin bir nefes alarak yüzümú sıvazladım. Hayır , bir ucube gibi hava elementini kontrol etsem de bu yazılanların hiç birine inanmazdım. Ama her şey açık ve net ortada olaması ne yazık ki elimi kolumu bağlıyordu.

Ben şimdi Ay tanrıçası mı oluyordum yani... İyi de bu kadın varisi olarak neden beni secmişti ki... Evsiz , barksız garibanın tekiyim ben. Benden ne gibi bir beklentisi olabilir bu kadının.

Kafamdaki düşünceleri bir an için gönderip vakit kaybetmeden kitabın diğer sayfasını çevirerek okumaya devam ettim.

Seni varisim olarak seçtim çünkü alman gereken bir intikam ve yok etmen gereken bir kehanet var çocuğum...

Sana henüz doğmadan gücümün tamamını bahşettim. Sen teksin Luna. Kimseyle eşdeğer değilsin... Herkesten farklısın. Herkesin bir gücü varken senin 5 ana gücün var. Gücünün henüz farkında olmayabilirsin. Zaten ben bunu öğrenmen ve kullanmana yardım etmek için burdayım.

Ben Diana Larsias. Doğuştan dört elementi de kontrol edebilen sana Phoenix gücünü yani evrendeki tum maddelere hükmedebilme hükmünü veriyorum... Unutma kızım herkes gücünü kontrol ederken sen hükmedeceksin. İnsanlar güçlerini kullanabilmek için yalvarırken sen sadece emir vereceksin.

Bütün elementler üzerine calış phoenix gücün üzerine falza çalış... Herşeyin en iyisini yapacağını biliyorum.

Cadılar sandığından daha güçlüdürler
Ay kızım... Onların seni alt etmesine izin verme. Kendine güven çünkü ben sana sonsuz güveniyorum... Gücünü karşına çıkan bir kimseye karşı kullanmaktan çekinme sen benim varisimsin , kimseye güvenme.

Kolyeyi sakın boynundan çıkartma Luna. Beni nasıl koruduysa seni de öyle koruyacak ve ait olduğun yere götürecek...

Kitabın son sayfasında ellerime düşen siyah elmastan işlenmiş bileğimdeki sembolün kolyesini Diana'nın dediği gibi boynuma taktım.

Dedikleri mıh gibi beynime kazınırken hâlâ bu olanların gerçek olabilme olasılığı mantık cerçevemi fazlasıyla aşıyordu...

Nedense şu varis meselesini pek anlamasamda Diana'ya güveniyordum. Milyonlarca yıl önce ölen bir kadının bu zamanı öngörüp , bana bilgi vermesi beni yeterince etkilemişti...

Daha ne yapacağımı bilmezken elim, kontrol etmek amacı ile kolyeye gittiğinde etrafım birden aydınlanıp gözümün önü kararmaya başlamıştı. Ruhumun çekildiğini hissettiğimde düşündüğum son şey ölüyor olabileceğimdi.


Asıl şimdi işlerin kızıştığı yerlere adım atmaya başladık...

Hikayeyle ilgili yorumlarınızı ve en önemlisi oylarınızı bekliyorum aşklarım.

Ayrıca beni de takip etmeyi unutmayın lütfen sizleri seviyorum... :)

KUTSANMIŞ VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin