Devasa odadan çıkmamın ardından beni karşılayan Müdüre hanımın susmadan sıraladığı soruların hiç birine yanıt vermeyip sadece
" Burda kalıyorum Lorna hanım. Kayıt işlemlerini halledersiniz. " diyerek kendisini susturmuştum. Biraz daha konuşursa bileklerimi kesecek olmamı göz önunde bulundurursak şuan ki kabalığım görmezden gelinebilirdi...
Bahçeye çıktığımızda çimlerde oturan Vanessa bizi farkeder farketmez ayağa kalkıp yanımiza doğru adimlamaya başlamıştı. Yan yana geldiğimizde tekrardan açılan Portala girdiğimde fazla kalabalık görünen okulun bahçesinin ortasında bulmuştum kendimi. Herkesin meraklı tuhaf bakan gözleri üzerimdeyken nasıl sakin kalırdım bilmiyordum.
Biraz temiz havanın iyi geleceğine karar vererek Vanessa'ya doğru dönüp" Benim derslerim muhtemelen yarın başlar. Sen dersine git ve beni yalnız bırak"
Dedim.Sadece kafasını olumlu anlamda sallayarak okula doğru yürümeye başlayan Vanessa'nın ardından giden müdüre hanımdan sonra da olduğum yerde dikilmeyi bırakıp ileride boş görünen banka doğru yürümeye başladım.
Okul binasına ve bahçeye arkasını dönmuş bu bank diğerlerinin aksine ormana bakıyordu... Ve benim için oturması en keyif verici banklardan biri olmaya hak kazanmıştı bile...
Oturduğum yerden sadece dinlenmek amacıyla kapattığım gözlerimi fazla zaman geçmeden yanımda hissettiğim hareketlilik yüzünden açmak zorunda kalmıştım.Kimin geldiğine bile bakmadan sert sesimle
" Defol git " diyerek gözlerimi tekrar kapatmıştım. Ben yalnız kalamayacakmıydım. Herkesin sıradan hayatına ben mi renk katmıştım...
" Herkes benimle arkadaş olmak için çabalıyor. Sen yüzüme bile bakmıyorsun. Bak kalbimi kırıyorsun he " diyerek kovduğum halde gitmeyen yüzsüz , söylediği sözlerle de sinirimi hat safasına çıkartarak , asabımı bozmayı başarmıştı.
Sinirden muhtemelen kıpkırmızı olmuş gözlerimi açarak bedenimi yanımdaki salağa dogru döndürdüm. Bu beni ormanda bulan çocuktu. Adı şeydi... He...Hero evet Hero.
" Ah yazık canını çok yakıyorsa söküp çıkartabilirim "
Sinirle karışık alaylı sesimle söylediğim sözlerden sonra kalbini işaret ederek tehdit etmeyi de ihmal etmemiştim. Korkmuş gibi gözlerini pörtleterek ellerini havaya kaldıram Hero dayanamayıp gülerek konuşmaya başladı.
" Sana asılıyorum falan sanma sakın. Senden güzel bir kanka olabileceğini düşündüm sadece... Bu arada ismin ne güzellik "
Dediklerine ufak bir tebessüm ederek
" Luna " dedim. Bana asılmadığının farkındaydım zaten. Aksi takdirde ona yapacaklarımdan sonra yanımda oturabilecek cesareti bile kendinde bulamazdı.
" Bende Iska Krallığının Prensi Hero. Buz kontrolü gücüne sahibim... Kankamıyız ? Ha... hadi hadi sende sevdin beni dogruyu söyle"
İlk başta ciddi bir hâl takınsa da sonradan yine ciddiyetini kaybetmiş saçma sapan tavırlar sergilemişti. Dedikleri komiğime gitse de gülmeyi es geçerek düz bir ifadeyle konuşmaya başladım.
" Koskoca Prenssin... Defolup ego gösterileri yaparak kız falan tavlasana. Niye benim başımı ütülüyorsun "
Söylediklerime yine ve yine gülen Hero tam ağzıni açmış cevap verecekti ki kalin ve tok sesli birinin adını haykırmasıyla dikkatini oraya verdi.
Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde simsiyah saçlara ve mavi gözlere sahip kemikli ve sivri yüz hatları olan bir adamla karşılaşmıştım. Sesi kalın ve sinir barındırıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSANMIŞ VARİS
FantasyAy Tanrıçasının varisi , Son ejder soyunun süvarisi Luna Santana... Cadıların laneti ve çözmesi gereken büyük bir kehanetin kor alevleri içine , anlamadığı bir anda düşen Luna , bilmediği bir çok kapıyı da beraberinde açacak ve tüm sırları açığa çık...