-14-

21.7K 2.1K 162
                                    

Sanki kurulu bir alarm gibi birden gözlerim açıldığında uyku bedenimi çoktan terketmişti bile...
Gece erkenden yola çıkmamız gerketiğini beynime o kadar çok kodlamıştım ki sabah aniden kalkmıştım.

Vakit kaybetmeden yataktan kalkıp banyoya doğru yürümeye başladım. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi de fırçaladıktan sonra üstümdeki hafif ter kokusu bedenimden gitsin diye duşa girerek güzelce temizlenmeye başladım.

Duştan çıkıp havluyu bedenime sararak odadan çıktım. Dolaba ilerleyip siyah kısa bir şort ve askılı dar bir crop alarak giyinmek için geri banyoya girdim.
Hızla üzerimi giyinip tekrar odaya geri döndüm ve şortumla aynı boy siyah kapşonlu bir hırka giyerek altıma da her zamanki gibi postallarımı giydim.

Saçlarımı salaş bir topuz yaptıktan sonra hâlâ yatağında camış gibi uyuyan Vanessa'nın yanına gidip sarsarsk kaldırmaya çalıştım.

" Birazdan çıkacağız... Geliyorsan kalk."

Fırlar gibi yataktan kalkan Vanessa telaşlı bir şekilde banyoya girdiğinde bende Yemekhaneye gitmek için odadan çıkarak merdivenlerden inmeye başlamıştım.

Sıraya girip bir kaç atıştırmalık aldıktan sonra boş bir masaya gidip oturdum ve yemeğimi yemeye başladım.
Yanımdan çekilen bir kaç sandalyeyle birlikte kafamı yarım kalmış yemeğimden kaldırıp gelenlerin kim olduğuna baktım. Gelenlere beni şaşırtmamıştı...

Evan ve arkadaşlarını gördüğümde ufak bir baş selamı verip yemeğimi yemeye devam ederken konuşmayı da ihmal etmemiştim.

" Birazdan yola çıkacağız... Vanessa da gelince söyleyin en geç 20 dk sonra bahçede buluşuyoruz. "

Sözlerim bittiğinde elimdeki çatalı tepsinin üzerine bırakıp ayağa kalkarak bahçeye çıkmak için yürümeye başlamıştım.

Her ne kadar belli etmesemde işin sonunda ejderhalarımın ölebilmesi ihtimalinin zehirli acısını yaşıyordum içimde. Çok basit gibi görünüyordu ama bizi zorlayacağı belliydi.
Vanessa görmediği yerlere portal açamıyordu.
Bu nedenle de gideceğimiz tüm bölgelere atlarla ulaşım sağlamak zorundaydık.

Cadılar çok sessizdi. Biliyordum , her zaman sessizlik bir çığlığın habercisi olmuştur. Herhangi bir tuzakla da karşı karşıya gelebilirdik.

Takımdaki arkadaşlarıma ne kadar sinir olsam da bir kehanet uğruna ölmelerini istemiyordum. Bu yüzden sakince ilerleyecek , planlı hareket edecektim.

Beni düşüncelerimden ayırıp bahçenin ortasında durmamı sağlayan takımıma ufak bir baş selamı vererek tüm dikkatimi hemen yanımda duran Alex hocaya verdim

" Hocam , bizi at temin edebileceğimiz bir yere götürür müsünüz ? " diye sordum.

Sorduğum soruya Alex hoca kafasını olumlu anlamda sallarken Vanessa en saf haliyle söze atılmıştı.

" Mühürlü hayvanlarımızla niye gitmiyoruz  Luna "

Alex hoca önde ben arkasında atların bulunduğu yere giderken Vanessa'nın sorusuna cevap vermeyi de unutmamıştım.

" Dikkat çekmek ve Cadılarla olan savaşı en yakın zamanda gerçeklestirmek istiyorsan ben Piter ( boyutlar arası geçit gücüne sahip ) ile gitmeyi yeğlerim Vanessa. "

Verdiğim cevaba tebessüm ederek kafasını olumlu anlamda sallayan arkadaşıma her zaman ki çatık kaşlarım ve düz ifademle son kez bakıp kafamı çevirdim. 100 e yakın atın bir arada bulunduğu büyük bir yere geldiğimizi görmüştüm.

Herkes hızlıca kendine bir at seçerken bende hemen dibimde bulunan simsiyah elayı çalan ama güneşten sebep sarıya dönen gözleriyle gözlerimin içine bakan ata binip bize gurutla bakan Alex hocaya döndüm.

KUTSANMIŞ VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin