-16-

19.8K 1.9K 207
                                    

" Kalan yolu yarın tamamlarız. Dinlenelim"

Diyerek takımı durdurduğumda atlardan inip boş bir alana  yerleşmiştik.

Bugün ateşi ben yakmıştım. Yine etrafında toplandığımızda herkesin üstünde yorgunluk vardı... Elimle yatmalarıni isaret ederek

" Bugün nöbet bende yatın siz. " dedim ve yatmalarını izledim.

Herkese arkamı döndüğümde yanımdaki hareketlilikle kafamı yana çevirdim.
John gülen yüzüyle yanıma oturduğunda merakla kaşlarımı çatıp konuşmaya baslamıştım.

" Git yat " dedim sinirle.

" Uykum yok kaptan. Hem yalnız başına vakit mi geçer konuşalım işte. " diyerek hiç bekelmeden bana karşılık veren John'a istemeden acı bir tebessüm gönderip yüzümü önüme cevirdim.

" Gerekmez. Ben alışkınım tam tersi insan sevmem. "

Sözlerim bittiğinde gözlerini üzerime sabitleyen John'a bakmasam da gözlerindeki gereksiz hüzünü hissetmiştim.

" Anlatsana biraz küçüklüğünü... Yalnızlıkla nasıl başa çıktın. Nasıl hayatta kaldın. Çok zormuydu , korktun mu..."

Sürekli sorularını yineleyen John'a bezgin bir bakış atmıştım. Gelip girmişti dibime... Böcek gibi yapışmıştı resmen. Rahat da bırakmayacağını bildiğimden anlatmaya başlamak zorunda kalmıştım.

" Yalnızlıkla başa çıkmadım John. Ben yalnızlığı yaşadım. 8 yaşında yetimhaneden kaçtım. Tahtadan bir kulübede yaşamaya başladım. Sadece korkmadım , tirtir titredim. Çok zor da değildi. Başa çıkılmaz bir şeydi... Ama öyle böyle büyüdük işte. "

Cümlem bittiğinde elini sırtıma koyup sıvazlayan John'un elini iterek sinirle gözlerine baktım ve

" Acı diye anlatmadım. Konuştuk , git zıbar şimdi."

Hiç oralı olmayarak oturmaya devam eden arkadaşıma bir şey demeden önüme döndüm. İlla kafamın içini si*ecekti sabaha kadar...

" Nasıl bu kadar sert ve korkusuz görünüyorsun. Nasıl oluyor da insanlardan bu kadar nefret ediyorsun. Hiç mi bir sevgi kırıntısı yok içinde Luna. O kadar mı......"

Her zaman ki hissiz bakışlarımı yanımdaki John'a göndererek sözünü kestiğimde söylediklerine cevap vermek için derin bir nefes aldım.

" Ben çok bedel ödedim John. Her şey için bir bedel ödedim. Gülmek için bile... Beni bu hale ben getirmedim. Ben bu hâle getirildim. Evet o kadar duygusuzum artık. Ama merak etme ne kadar atmak istersem isteyeyim sevgi denen şeyi içimden atamadım. "

Sözlerim sorduğu soruları bir bıçak gibi keserken John eliyle yüzünü sıvazladı ve güldü.

" Senin gibi olmak isterdim. Ama senin ödediğin bedelleri ödeyebilir miyim bilemem."

Gülmeyle karışık konuştuğu hüzünlü sesiyle beni de tebessüm ettiren John'a son kez cevap verdim.

" Sen böyle kal John. O bedelleri ödemek için her şeyden değerli olan gülümsemeni feda etmen gerekecek. Acılarla başa çıkmak için güzel gülüşünü kaybetmeye değer mi hiç. "

Sözlerime sadece kafasıni sallayarak ayağa kalkan John giderken yine tebessüm etmemi sağlamıştı.
Görmediğimi sansa da o gözünden akan yaşı görmüştüm.

" Ah kardeşim benim. Sen daha hiçbir şey görmemişsin ki... Daha ne analttım sanki. "

●●●

KUTSANMIŞ VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin