8. Bölüm

2K 113 15
                                    

Multımedia'da Berk var...

İyi okumalar :)

…Son dersten sonra çantamı ve kitaplarımı alıp dolabıma gittim. İhtiyacım olmayan kitapları bıraktım ve bu bana bir şeyi hatırlattı… Birini…

 Buluşmadan daha doğrusu buluşamamadan sonra esrarengiz çocuktan hiçbir şey gelmemişti. Anlaşılan o da bu işin peşini bırakmıştı. Belki de gerçekten dalgasına yapılan bir şeydi. Neyse diye düşündüm kendi kendime, artık tedirgin olmamı gerektirecek bir şey yok. Telefonuma baktığımda mesaj geldiğini gördüm.

Gönderen: Harun

” Ben prova odasındayım çıkmadıysan gel de çalışalım :)”

Gönderen: Ben

“Tamam geliyorum :)”

…Prova odasına girdiğimde Sarp’la Berk bilek güreşi yapıyordu. Sessizce girip onları izlemeye başladım. Onlar o kadar konsantre olmuşlardı ki beni görmediler. Sadece Harun beni fark etti. Gülümseyerek hoş geldin gibisinden başını hafif eğip kaldırdı ben de ona aynı şekilde selam verdim. Yavaşça onun yanına gittim ve izlemeye devam ettim. Sarp’ın yüzünden zorlandığı belli oluyordu. Berk ise daha rahat gibiydi. Sinsi bir şekilde sırıttı ve bir anda Sarpın elini masaya değdirdi. Belliydi zaten… Görünüşlerine baksanız siz de aynı şeyi söylerdiniz. Sarp biraz daha ince uzun Berk’se daha yapılıydı. Sarp “Ya aslında ben yenerdim de günümde değildim” diye mağlubiyetini hafifletmeye çalışıyordu. Harun” İstersen formunda olduğun bir gün yeniden deneriz “dedi. Sarp’ın yüzü hafif attı ”Şey… Yani… “diye ne desem diye uğraşlara girmişti. Berk buna karşılık sırıtarak “Tamam artık sen kaşındın ben de seni kaşıdım rövanşa gerek yok bence” dedi. Sarp fena bozulmuştu. Etrafına bakınırken beni gördü ve konuyu dağıtmaya çalıştı. “Aaa ben de ortalıkta bir esin-ti var diyorum” dedi. Hiç birimiz gülmedik tabi ki. Bu sırada Berk de beni fark etmişti. Ne demek istediğini anladı ve  “Oğlum dondum senin yüzünden” dedi Harun‘la ben bu lafa güldük. Sarp buna karşılık kollarını bağlayıp karşımıza geçti “Onun esprilerine gülüyorsunuz benimkileri eziyorsunuz öyle mi? “dedi. Bize kötü kötü bakmayı da ihmal etmedi. Harun’la birbirimize bakıp ne desek diye düşünürken kapının önünde duran Özgür konuşmaya başladı. Anlaşılan benden sonra o da gelmişti ancak biz onu fark etmemiştik.”Çünkü sen sürekli soğuk espri yapıyorsun Berk’in daha kontenjanı var” dedi ve Berk’e göz kırptı. Berk de eyvallah dercesine elini kalbinin üstüne koydu. Artist filan duruyordu ama hiç göründüğü gibi değildi Berk, baya kafa çocuktu. Bu sırada herkes masaya oturuyordu. Anlaşılan bugün diğerleri de çalışacaktı. Sarp “Ben şu andan itibaren susuyorum ne haliniz varsa görün” dedi. Eliyle ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı. Harun “Sen hayatta susamazsınnn “ dedi. Sarp ağzındaki hayali fermuarı açtı ve “Lan ben de insanım su içmeden yaşayamam ki” dedi. Bunun üstüne herkesten “off” sesleri yükseldi. Berk “Sen adam olmazsın” dedi kafasını iki yana sallayarak. Özgür “Hadi artık yavaştan başlayalım çalışmaya” dedi. Herkes kafasını sallayarak onu onaylamıştı. Onun lider olduğu anlaşılıyordu.

Çantamdan kitaplarımı çıkarırken geçen kütüphaneden aldığım kitap da çıktı. Onu dolabıma bırakmayı unutmuşum demek ki. Tam çantama koyacaktım ki Özgür “Kitap okumayı sever misin?” diye sordu. “Evet” dedim hem de çok… “Ne okuyorsun peki?” diye sordu. Kitabı henüz okuyamamıştım ancak fazlasıyla romantik gözüküyordu. Bu yüzden adını pek söyleyesim gelmedi. Normalde aksiyon, macera türü şeyleri daha çok okurum.  “Geçen kütüphaneden almıştım” filan diye geçiştirmeye çalıştım ancak Harun yanımda oturuyordu ve sesli bir şekilde kitabın adını söyledi: Sen benim diğer yarımsın…

~~

Tahmin ettiğim gibi kimse dalga geçmemişti. Kitap konusu orada kapandı ve herkes ders çalışmaya başladı. Anladığım kadarıyla Sarp ders çalışmayı seven tiplerden değildi. Yani lafın gelişi diyorum çünkü kim ders çalışmayı sever ki? Ben konsantre olamamasından bahsediyorum. Sürekli garip sesler çıkarıp kalemini bir kulağına bir dudağının üstüne koydu. O da yetmedi çevirmeye başladı. Ben bunları nasıl mı biliyorum? Çünkü sayesinde kimse rahat çalışamadı. Ona kötü bakışlar atıp sus deyip durduk. Yani… Onlar öyle yaptı. Ben daha aralarında yeniydim böyle şeyler yapmaya çekiniyordum. Öyle böyle zaman geçti işte. Gitmeye karar verildiğinde ben otobüse yetişebileyim diye veda edip onlardan önce çıktım.

~~

Yurda girdim ve merdivenleri çıkmaya başladım. Bu sırada telefonuma mesaj geldi. Odaya girdiğimde Hilal’in henüz gelmediğini gördüm. Kabanımı çıkarıp astım. Telefonumu açıp mesaja baktım.

Gönderen: 0507*******

Naber?

Mesajı gördüğüm anda; Bu kim şimdi? Yanlış numara olabilir mi? Mesaj atmalı mıyım yoksa boş mu vermeliyim? Soruları oluştu kafamda. Sonra bir şey dank etti. Esrarengiz çocuk olabilir miydi?

Gönderen: Ben

Affedersiniz numaranız telefonumda kayıtlı değil. Kimsiniz?

Anında cevap gelmesiyle şok geçirdim. Mesajımı mı bekliyordu?

Gönderen: 0507*******

Kayıtlı değil? Birazdan arıyorum. Tanışmıyorsak bile tanışalım.

Ne diyor ya bu? Telefonum çalmaya başladı. Hiç açmasam mı acaba, ya sapık filansa? Bir cesaret telefonumu açıp “Alo” dedim.” Karşıdan bir gülme sesi geldi. ”Selam hırçın güzel. Keyifler nasıl?” Saniyesinde “Taner…”dedim. ”Vayy kadifemsi ses tonumu hemen tanıdın demek ha?” dedi ve bir kahkaha attı. ”Ben sana beni rahatsız etme demedim mi? Hala niye benimle uğraşıyorsun?” Dedim sinirle. ”Evet, aynen öyle söyledin ben de eğlendiğimi söyledim.” dedi. İnsanı delirtir bu çocuk.  “Kapatıyorum bir daha arama” dedim. “Tamam, canım ararım” dedi. Sinir bozucu, gereksiz, geri zekâlı… Tam kapatıyordum ki “Numaramı kaydetmeyi unutmaa” dedi. Anında kapattım telefonu. Tamam dedim kendi kendime. Madem istiyorsun kaydedelim o zaman. Adında GEREKSİZ olsun. Böylece ne zaman aradığını görsem açmayacağım.

Bir bölümün daha sonuna geldik...

Hafta sonu yeni bölüm yayınlanmayacaktır bilginize!

Bu arada oy ve yorumları unutmazsak sevinirim, iyi akşamlar :)

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin