Merhabalarr... Yine sıkıcı bir pazartesi günü ha?
Umarım hikaye keyfinizi yerine getirir. Şarkı bölümde geçiyor dinleyebilirsiniz.
İyi okumalar dilerim :)
Yurda gittiğimde hala Özgür’ün neden gelmediğini düşünüyordum. Hilal benden önce gelmişti. Gerçekten bilip bilmediği hakkında biraz sıkıştırdım onu. Sonuçta kuzeniydi, herkesten önce onun haberi olurdu. Hiçbir şey bilmediğini söyledi. Umarım doğruyu söylüyordur çünkü geçen yaşanalar tekrar ederse onu bir kez daha affedebilir miyim bilmiyorum.
Aslında biraz cesaretim kırılmıştı. Bir insan sevdiğini söyledikten sonra neden ortadan kaybolurdu ki?
Her neyse bugün konuşamamıştım ama yarın konuşacaktım. Bu iş daha fazla uzamayacaktı…
~~
Sabah uyandığımda aynı telaş tekrar oldu. Kendine pek özenmeyen ben ilginç bir şekilde saçlarımı daha güzel taramıştım ve daha düzgün toplamıştım. Hafif bir şekilde dudak parlatıcısı sürdüm. Hilal beni gördüğünde baştan aşağı süzdü. “Vay vayy… Esin hanım?” dedi. Tek kaşımı kaldırıp ‘evet?’ Bakışı attım. “Bugün pek bi güzelsiniz” dedi. “Teşekkürler efenim” dedim gülerek. “Ben çıkıyorum, sen de geliyor musun?” dedim ardından. “ Saate bakıp” Yok ben biraz daha buralardayım” dedi. Tam kapıyı açacakken Hilal seslendi “Kendine dikkat et güzelim, etrafta bir sürü kurt var” dedi gülerek. “Ayy saçmalama görende bir şey yaptım sanacak” dedim ve odadan gülümseyerek çıktım. Umarım Özgür’de beğenirdi…
~~
Okula gittiğimde yine hayal kırıklığı yaşadım. Yine gelmemişti, yine telefonu kapalıydı. Bana söyledikleri yüzünden pişman olmuş olabilir miydi? Belki de bir anlık bir şey hissetmiş sonra da yanıldığını fark etmişti. Böyle düşüncelerle dolu kötü bir gün geçirdim. Ben tam kabuğumu kırmışken böyle bir şey oldu. Sanırım kabuğuma sığınma fikrinden caymamalıydım…
Ayrıca bugün sunum günüydü. Proje sunumu… Haftalardır bunun için uğraşıyorduk ancak ben hiç havamda değildim. Ben Esin, derslerinden başka bir şey düşünmeyen Esin…
Elimden gelen en iyi sunumu yapmaya çalıştım. Zaten Harun gayet iyi bir performans sergilemişti.
Bir sonraki ders hoca notları açıklayacaktı. Değerlendirme yapabilmesi için 1 saat amfide yalnız kaldı. Kapı açıldığında herkes yerlerine oturdu. Hoca bizim projeyi 2. seçmişti. Çıkışta Harun bizimkinin 1.’den hiçbir eksiği olmadığını anlatıp durdu. Dinlemeye çalışıyordum fakat kendimi tam verebildiğimi de söyleyemezdim. Kafam başka yerdeydi…
İlginç hiçbir şey olmadı. Kızlarla hala konuşmuyordum, Taner hala cıvıktı vesaire vesaire…
~~
Akşam yurda gittiğimde ders çalıştım. Yoğunlaşmam baya zor olmuştu. Elimden geldiğince çabuk bitirip yatmadan öncede biraz şarkı dinledim. Son hatırladığım şarkı Taking chances’dı. Anlaşılan bu şarkı eşliğinde uykuya dalmıştım.
“Don't know much about your life (Hayatın hakkında fazla bir şey bilmiyorum)
Don't know much about your world (Dünyan hakkında fazla bir şey bilmiyorum)
But don't want to be alone tonight on this planet they call earth (Ama dünya dedikleri bu gezegende bu gece yalnız olmak istemiyorum)
~~
Gözlerimi yavaşça açtığımda önceki günler kadar neşeli hissetmiyordum. Sanırım bu işin olurunun olmadığına kanaat getirmiştim. Kalkıp gözlerimi ovuşturdum. Takvime baktığımda bugünün Hilal’in doğum günü olduğunu gördüm. Uykulu gözlerim bir anda fal taşı gibi açıldı. Hemen aldığım hediyeyi buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜTÜPHANE
Romanceİlk görüşte aşka inanır mısınız? Eğer cevabınız evetse bu hikayeyi okumayabilirsiniz.Çünkü bu hikaye zamanla aşık olmanın hikayesi... Bir tarafta dolabında esrarengiz hediye ve notlar bulan Esin diğer tarafta ona nasıl açılacağını bilmeyen esrarengi...