27. Bölüm

1.1K 82 12
                                    

Yeni bölümle birlikte karşınızdayımm. Seveceğinizi umuyorum.

Hadi bakalım size iyi okumalarr...

Off tam Özgür beni öpecekken Sarp’a yakalanmıştık ve bu çok… Çok utanç vericiydi.

Diğerleri marketten geldiğinde mutfakta kullanılacak tabak çanağı ayarlamış bekliyordum. İçeriye gidememiştim. Hilal bir gariplik sezmişti herhalde “Siz iyi misiniz, biz yokken bir şey mi oldu?” diye sordu. “Yoo, olmadı bir şey, hadi poşetleri boşaltalım” dedim.

Bu sırada Hilal’in cebinden bir çikolata düştü. Ona gözlerimi kısarak baktım. İşaret parmağını dudağına bastırarak “Şşşt” sesi çıkardı. “Sadece o mu var başka şeyler de aldın mı?” diye sordum. “Yani… Pek sayılmaz… Bir çikolata, bir kutu sakız, jeli bon…” “Tamam” dedim elimle dur işareti yaparak. “Ben sormadım sen de bir şey demedin” diye devam ettim. Sırıtarak “İşte benim dostum” dedi. Obur şey…

~~

İş dağılımı için diğerlerini de mutfağa çağırdık. Sarp’ın bir şekilde cayacağını bildiğimiz için ona ‘içeri gidip televizyon izleme’ görevini verdik. Ayrıca pek karşılaşmasak da iyi olurdu. Beni her gördüğünde sırıtıyordu. 

Gıcık!

Özgür ve Harun salondaki masayı hazırlayacaktı. Yemekler benim ellerimden öpecekti. Hilal ve Berk de salata malzemelerini doğrayacaktı. Umarım kendilerini doğramazlardı…

Ben kullanacağım malzemeleri ayarlarken onlarda sebzeleri yıkıyordu. Ben çorbayı bitirip dinlenmeye bıraktığımda Hilal bıçağı eline almıştı. Nasıl yapacağını merak ettiğim için çaktırmadan onu izliyordum.

 Bıçağı iki eliyle tutuyordu. Birkaç saniye bekledikten sonra malzemelere hunharca girişti. Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu. Berk’te onu izliyordu. Ama hiç şaşırmış gibi değildi. “H-hilal ne yapıyorsun?” dedim dehşetle.  “Anam! Sen burada mıydın?” dedi hafifçe güldü. “Şey aaa… Fruit Ninja’yı gerçek hayata adapte ediyordum” dedi. Berk’te onaylıyordu. Bunlar baya değişik bir çiftti. “Sana inanamıyorum her şeyin canı çıkmış” dedim doğrama tahtasının üstünde duran daha doğrusu duramayan domates salatalıklara bakarak. Berk “Yok ya o kadar da değil” dedi gülerek ve manzaraya tekrar bakınca fikrini değiştirdi sanırım. “O kadar da olabilir tabi” dedi hafif suçlu bir sesle. Hilal “Sen dert etme bu iş bende, ben hallederim şimdi” dedi. Sadece kafamı sallamakla yetindim. Bir öğünde salata olmasa da olurdu ne yapalım…

~~

Ana yemek olan pilavı pişirip demlenmeye bıraktım. Daha sonra da tavukları fırına verdim. Fırının kapağını kapatınca bir ‘ohh’ çektim. Bu yıl yurda geldiğimden beri bir şeyler pişirmemiştim.

Tam kirli tabakları toplamaya yeltenmişken Hilal “Sen çok yoruldun biz yaparız dimi Hulusi?” dedi ona bakarak. O da “Tabi Esin hadi sen git biraz dinlen” dedi. Allah Allah nereden çıktı bu yardımseverlik. Hemm… O olaydan sonra Özgür’le henüz konuşmadım. “Ben hallederdim” dedim cılız bir sesle. Hilal beni sırtımdan hafifçe ittirerek mutfağın dışına çıkardı. “Biraz söz dinle söz!” dedi. Sonra da bana el sallayıp kapıyı kapattı.

Yapacak bir şey yoktu. Hadi bakalım…

Arkamı döndüğümde Özgür’le karşılaştım. Ödüm patladı. “Ayh sen miydin?” dedim derin bir nefes alarak. “Korktun mu özür dilerim” dedi ciddileşerek. “Geçti sorun yok” dedim sonra da bakışlarımı yere çevirdim. Yanıma gelip kibarca çenemi kaldırdı. Ona bakmamı sağlamış oldu böylelikle. “Üzgünüm… Yani sabahki olay için” dedi sıkkın bir ses tonuyla. “Neden?” diye sordum bende ona, suçlu hissetmesini istemiyordum. “Bu kadar erken davranmamalıydım.” Dedi. Sonra da “Bir de Sarp’ın gelmesi” diye ekledi. “Utanmadım desem yalan olur ama kendini suçlu hissetme” dedim. Yüzünde bir gülümseme oluştu. “Nasıl bu kadar iyi kalpli olabiliyorsun?” dedi. Omzumu silkip “Sadece hislerimi ve mantığımı bir arada kullanıyorum” dedim. Küçük bir kahkaha attı. “Görende basit bir şey sanır” dedi. Ardından alnıma tatlı bir öpücük kondurdu. “Hadi içeri gidelim” dedi.

~~

Kısa bir süre sonra Hilal’le Berk’te salona geldi. Berk kendini koltuğa atıp “ Eee yemekler olana kadar öylece oturacak mıyız?” diye sordu. Sarp “Ne yapmak istersin beyefendi otur işte oturduğun yerde” dedi görende bilge bir kişilik zannederdi…

 Berk ona ölümcül bakışlarından fırlattı. Harun “Tabu oynamaya ne dersiniz?” diye bir öneride bulundu. Hilal hemen atladı “Harika fikir biz Hulusi’yle aynı takımdayız” dedi onun koluna girerek. Berk’te “Tabi ki sevenleri ayırmayalım dimi?” dedi Hilal’e göz kırparak. Özgür “Pekala ben kartları getiriyorum” dedi ve salondan çıktı.

~~

Sarp “Şey ya şeyy… Oğlum sen bunu biliyon ımm” derken Berk “Ney lan neyy?” diye bağırıyordu bu sırada Harun  “Süre bitti” dedi.

Hilal, Berk ve Sarp bir grup Ben Özgür ve Harun bir grup olmuştuk. Sizin de anlayacağınız üzere bizim grup biraz daha şanslıydı sanki ha? Sevgililerin aynı grupta olması kararı almıştık daha sonra da Harun ve Sarp için kura çekmiştik.

Ve bingoo! Harun bizim takımdaydı.

Berk Sarp’a “Kelime neydi?” diye sordu sinirini yatıştırmaya çalışarak. “Federasyon” dedi Sarp çekinerek. Özgür “Tamam sıra bizde” dedi olay uzamasın diye. Ben anlatacaktım. Berk’te kontrol ediyordu.

…”Bir empati var bir de…”dediğim anda Özgür “Olasılıksız” dedi “Hah… Eki at” dedim heyecanla “Olasılık” dedi ve Berk sürenin bittiğini söyledi. “Yuhh be abi adamlar kitaplardan götürüyor işi” diye söylendi. Özgür “Eee bi zahmet yani boşuna okumuyoruz” dedi bana göz kırparak. Sarp bunu üstüne “Sırf tabuda derece yapmak için mi okuyorsunuz” dedi saf taklidi yaparak. Berk’in siniri hala geçmemişti. “Sen sus!” dedi ona.

Hilal “Durum kaç kaç?” diye sordu. Harun “19-11 biz yeniyoruz” dedi. Hilal tamam der gibi kafasını salladı. Sonra da ayağa kalkıp parmaklarını kütletti. Vovv kulağa iddialı geliyor ha?

  …  Kontrol eden kişi bendim ve ne yalan söyleyeyim cidden iyi iş çıkarıyordu. Son saniyelerdeydi…      “Avrupa şehirlerinden… Hani bir özgürlük anıtı var birde…” “Eyfel… Fransaa” diye bağırdı Berk heyecanla. Hilal “Aklına Fransa’yla ilgili ne geliyor” diye sordu çabuk çabuk. Tam süre biterken Sarp “Fransız öpücüğüü” diye haykırdı. Herkes ona bakıyordu. Bende fırsattan istifade “Az önce süre bitti” dedim hafif kısık sesle. Hilal’in kızgın bakışlarından ben de nasibimi aldım. Özgür Sarp’a gözlerini kısarak baktı. Sonra da “Pis sapık” dedi. Sarp kaşlarını imayla kaldırıp bacak bacak üstüne attı.

“Bunu sen mi söylüyorsun Özgür’cüm” dedi. Bunu söylemesiyle Özgür’ün gözlerinin şaşkınlıkla açılışını seyrettim.  Anlaşılan kolay kolay unutmayacaktı sabah ki olayı. Yanaklarım o kadar yanıyordu ki ortalığı ısıtabilirdi. Diğerleri hiçbir şey anlamadı doğal olarak. Harun Sarp’a ne saçmalıyorsun?” diye sordu. O tam ağzını açacakken ben “Yemeklere baksam iyi olur birazdan gelirim” dedim. Özgür sadece Sarp’ın görebileceği bir anda işaret parmağıyla boynunu keser gibi yaptı

 ’Sen öldün!’

Ben salondan çıkarken Hilal’e kelimenin ne olduğunu sordular. Hilal “Kruvasan” dedi. Aynı anda herkes gülmeye başladı. Bizim Fransız öpücüğü meğer sadece bir kruvasanmış…

Bölüm beğendiniz mi??? Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Parmaklar çalışsın azıcık lütfen...

Sonraki bölüm birazdan gelirrr ayyrılmayınn...

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin