26. Bölüm

1.2K 95 16
                                    

Yine yeni yeniden benn :)))

Hemen devamm...

Sabah uyanınca Özgür'ü aradım.

 "Günaydınn, ne kadar güzel bir gün ki ilk senin sesini duyuyorum" dedi. O göremese de yanaklarım... "Kesin kızardın dimi?" dedi telefonun diğer ucundan. "Yaa..." derken o "Heh doğru tahmin" dedi ve güldü. "Elimde değil ki" dedim biraz utanarak. "Bence bu iyi bir şey, sana yakışıyor" dedi. Buna karşılık bir şeyler söylemeliydim. "Senin gamzen kadar olamaz" dedim. "Heyy biliyordum gamzemi kesiyorsun dimi gizli gizli?"

Nee? Tamam birazcık doğru olabilir.

"Sana da bir şey söylenmiyor ama" dedim hafiften alayla. Bu sırada Hilal "Sadede gel sadede" dedi biraz yüksek bir tonda. Tabi ki bunu Özgür de duymuştu.  "Neyin sadedi?" diye sordu merakla. "Aslında arama sebebim..." "Ahh bana günaydın demek için aramamış mıydın? Kalbim paramparça oldu." dedi dramatik bir sesle. "Günaydın demek için daha çok sabahımız olacak ilklerimizi hemen harcamayalım bence, ne dersin?" dedim. "Vayy bu kulağa ilgi çekici geliyor. İlkler haa?" dedi. "Tamamm, esas konuya gelebiliriz" dedim konu daha fazla sapıp başka yerlere gelmeden. Kıkırdadığını duyabiliyordum.

"Elektrik hala gelmedi ve 1-2 gün gelmeyecekmiş" diye açıklama yaptım. "Hilal de sende kalmamızın iyi olacağını düşünüyor" dedim. "Peki ya sen?" diye sordu bu sefer. "Tabi kiii... Yani şey... Akşamları filan ders çalışamayız burada, o yüzden" dedim. Ne saçmalıyordum ben böyle? "Başka bir sebebi yok yani?" dedi manidar bir sesle. Ona gülerek karşılık verdim. "Ne diyorsun, senin için bir sakıncası ver mı?" diye sordum ardından. "Hmm ajandama bakmam lazım" dedi ciddi bir tonda "Bak senn... Ne yazıyormuş bakalım ajandanda?" dedim imayla. "Bundan sonraki bütün günlerde Esin Avcı diye biriyle randevum var" dedi gülerek. "Gelip sizi alıyım mı?" diye ekledi. Bende güldüm "Gerek yok biz geliriz" dedim.

~~

Hilal beni neden bizi almasını istemedin diye azarladı. Fena mı oldu işte temiz hava alıyoruz. Aslında tamamen yalan. Hava çok soğuk ve cidden donuyoruz. Ne biliyim abi? Durduk yere yorulmasını istemedim işte...

Ben küçük bir spor çantaya bir iki parça eşya koymuştum. Hilal ise bence biraz abartmıştı ama ona göre hepsi gerekliydi.

Özgür beni baya sıcak karşıladı. Cidden...

Kapıdan girerken sarıldı. Yanağımdan öptüğünde "Buz gibi olmuşsun, ben alacaktım işte. Bundan sonra ben ne dersem o" dedi. "Yok yaa" dedim sırıtarak. Hilal'se "Ben de öyle dedim ama..." dedi bana yan yan bakarak. Özgür "Hadi içeri geçelim" dedi kabanlarımızı astıktan sonra.

Beni ısıtmak için önce ellerimi avuçlarının içine aldı bir süre sonra da sarılarak oturmaya başladık. Hilal "Öhö öhö... aile var" dedi.

Yaa ama bu kız...

Özgür "Ne var kuzen kıskandın mı? Sen de birazdan Berk'i ısıtırsın" dedi gülerek. "Hulusi de mi geliyor, niye önceden söylemedin?" dedi mutlu muydu paniklemiş miydi? Anlayamamıştım. "Gidip üstüme biraz çeki düzen veriyim" dedi ve odadan hızla çıktı.

 "Hep beraber biraz zaman geçirelim diye bizimkileri de çağırdım" dedi bana bakarak. "İyi yapmışsın" dedim gülümseyerek. O yanımdayken sürekli mutluluk hormonu salgılıyordum herhalde, her zaman gülesim geliyordu.

~~

 Zil çalınca oturduğumuz yerden kalktık. Özgür gidip kapıyı açtı. Hepsi sanki aynı anda içerideydiler. Sarp "Bak kıymetimi bilin ortam daha fazla soğumasın diye espri yapmıyorum şimdilik" dedi. Berk "Allah razı olsun" dedi buna karşılık.

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin