32. Bölüm

1.1K 78 30
                                    

Biraz geciktiğim için üzgünüm. İyi okumalar...

Vovv ne gündü ama. Özgür Hilal ve beni yurda bırakmıştı.

Ben mutluydum o mutluydu... Bu hiç bozulmasa olmaz mıydı?

İçeri girince Hilal "Vay vayy romantik Esin hanım" dedi gülerek "Buyurun benim" dedim pozlara girerek. "Geçenlerde Hulusi'yle Sarp'ı konuşurken duydum Harun'un son zamanlarda morali mi bozukmuş?" diye sordu. "Bilmem ben fark etmedim" dedim merak etmiştim. Bana hiçbir şey söylememişti. Acaba ailevi bir şey miydi? "Belki de ben yanlış anlamışımdır sıkma canını" dedi Hilal. "Hı hı..."dedim öyle olduğunu umarak.

~~

Sabah bizi okula Özgür götürdü. Ders öncesi kafeteryada oturuyorduk. Diğerleri de gelmişti. Tam koyu bir sohbete dalmışken birinin "Esin" diye seslendiğini duydum. Döndüğüm sırada Emel'i gördüm. "Aa merhaba" dedim. "Merhaba şeyy... Bir mahsuru yoksa bende sizinle oturabilir miyim? Bugün Kübra gelmedi de yalnız kaldım." Dedi. Bilememiştim. Emel'le pek yakın değildim sonuçta. Önce bizimkilere baktım, şaşırmış gözüküyorlardı ancak geri çevirsem de kabalık olacaktı. "T-tabi" dedim. Yan masadan bir sandalye çekip oturdu. "Ben Emel, nabersiniz?" dedi. Vay be çok rahat değil mi? Daha az önce çekingen gibi değil miydi? Masadan 'iyi' diyen mırıltılar yükseldi. Anlaşılan kimse pek hoşnut değildi.

Çok geçmeden Hilal Berk'in kulağına bir şeyler fısıldadı. Berk "Biz yavaştan kaçıyoruz sonra görüşürüz gençler" dedi sonra da ayıp olmasın diye Emel'e bakıp kafasını hafifçe eğdi. Hani memnun oldum gibisinden. Hilal ve Berk kalktığı sırada Emel "Tanıştığıma memnun oldum Hulusi" demesin mi. Demese iyiydi ancak demişti. Birazdan olay çıkma olasılığı yüksekti.

Eyvahlar olsun!

Gitmeye hazırlanan Hilal Emel'e doğrudan gözlerini kısarak baktı. Kollarını bağlayarak "Ona sadece ben Hulusi diyebilirim. ARKADAŞ çevremiz de bunu bilir zaten" dedi. Emel hiç umursamış gibi gözükmüyordu ancak umursasa iyi olurdu. Arkasına yaslanıp "Allah Allah adı Hulusi değil mi sonuçta ne diyeceğime ben karar veririm" dedi. Fazla ileri gidiyordu.

Bu hakkı nerden buluyor abi bu kız?

"Emel lütfen!" dedim. Kendimi suçlu hissetmiştim Beni tanıdığı için gelmişti buraya çünkü. O ise gülümseyip omuz silkmişti. Hilal gerçekten çok sinirlenmişti. Berk onu rahatlatmak istercesine kolunu onun omzuna attı. "Affedersin ama doğru söylüyor bana kız arkadaşımdan başka kimse Hulusi diyemez" dedi. Aferin valla dur sevgilinin arkasında. Sonra da bize veda edip gittiler.

Ya bu kız sessiz filan gözüküyordu ne olmuş buna?

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Açıklama gereği hissetti galiba. E bir zahmet yani... "Esin sakin ol bilerek öyle davrandım" dedi. "Ne, nasıl yani?" dedim ben mi saftım? "Hani sen tuvalette ağlarken Hilal beni postalamıştı ya onun öcünü aldım" dedi gülerek. "Öhö öhö..." İçtiğim su genzimi almıştı. Ağlarken filan... Beni niye olaya dâhil ediyorsun? Yanımda oturan Özgür'ün kıpırdandığını hissettim. Ama ona bakmadım. Emel'e dönüp "Bak böyle şeylerden hoşlanmam ayrıca Hilal benim en yakın arkadaşım" dedim anlayacağını umarak. Kafasını sallayıp "Mesaj iletildi" dedi. "Ben masadan kalkayım" dedi çantasını alırken. Bir süredir konuşmayan Sarp "Masadan kalkamazsın, çünkü masada değil sandalyede oturuyorsun" dedi.

Oww çok feci...

Ancak böyle düşünmeyenler de vardı sanırım. Emel katıla katıla gülüyordu. Sarp da kendi esprisine gülüyordu. Bizse onlara inanmayan gözlerle bakıyorduk. Emel kalktığında Sarp da eşlik etmek için yanında gitti. Harun arkasından bakıp fısıldadı "Geri zekâlı..." Ardından Özgür ve bana dönüp "Hadi biz de gidelim" dedi. "Bence de" deyip tam ayağa kalkacakken Özgür beni durdurdu. "Harun sen gidedur kardeşim biz birazdan geliriz" dedi.

Şaşırmıştım ne konuşacaktı ki?

Harun "Tamam görüşürüz öyleyse" deyip yanımızdan ayrıldı. Özgür'ün bana baktığını hissedebiliyordum ama ben ona bakamıyordum. "Yine benim yüzümden ağlıyordun" dedi derin bir iç çekerek. "Her seferinde bunu istemediğimi söylüyorum ama yapıyorum değil mi?" diye sürdürdü sözlerini. Ona dönüp "Hayır, hepsi geçmişte kaldı birlikte öğreneceğimiz birçok şey var." Dedim içten bir şekilde. "Yaralanmadan büyüyemeyiz ki!" dedim ardından. Bana gülümseyerek baktı. "Bazen seni hak edip etmediğimi çok düşünüyorum." Dedi. Ahh hadi ama şimdi de kendini mi küçümsüyorsun? Aynaya geçip bir baksana sen... "Ayh çok dramatiksin Özgür, normalde bunu kızlar yapar" dedim. "Heyy bana ne demeye çalışıyorsun zırlayan bir kıza mı benziyorum yani?" dedi. Şakasına "Ehh yani..." dedim gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Sen şimdi görürsün" dedi kararlı bir şekilde. Aynı anda dibimde bitti. Çok yakın duruyordu ve biz kafeteryadaydık. Gözlerimi koca koca açarak "Ne yapıyorsun?" diye fısıldadım. "Sence de çok açık değil mi?" dedi gülerek. Bir şeyler yapmalıydım. "Amanın! Derse geç kalıyorum" dedim panikle yalan da sayılmazdı. Hızla kalkıp yanağına bir öpücük kondurdum. "İyi dersler sevgilim" deyip hızlı adımlarla yürümeye başladım. Giderken Özgür'ün şen kahkahalarını duymamak imkânsızdı.

~~

Ders aralarında saatler tutmadığı için pek görüşememiştik bugün. Özgür mesaj atmıştı.

Gönderen: Özgür

Çıkışta buluşalım, seni özledim <3

Gönderen: Ben

Ben de seni <3 çıkışı dört gözle bekliyorum...

~~

Ohh sonunda son derste bitmişti. Ancak benim önce bir dolabıma gidip kitap almam gerekiyordu. Özgür'ü bekletmemek için hızla gittim. Dolabımı açtığımda bir not gördüm. Bir süre şaşkınlıkla baktım. Özgür son kez not koyduğundan beri epey zaman geçmişti. Nostalji mi yapmak istemişti?

Notu alıp okudum.

'Seni kütüphanede bekliyorum...'

Yalnız bir dakika bu yazı Özgür'ün yazısı değildi. Yazdığı notlara arada sırada bakardım hala, o yüzden emindim.

Peki ama kimin yazısıydı?

Acaba kimin yazısı?

Bölüm nasıldı? Lütfen oy ve yorumları esirgemeyelim. Emeğe saygı...

Yeni bölüm büyük ihtimalle pazartesi gelecektir bilginize...

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin