Merhabaa... Dün yeni bölüm yayınlamadığım için üzgünüm.Multimedia'da Esin var...
Bu bölüm de biraz kısa ancak önemli bir bölüm.
İyi okumalar...
Hafta sonu pek çalışamamıştım. Bu yüzden okula biraz erken gittim. Ders çalışmak için kütüphaneye girdim. Nereye otursam diye bakındım. Aslında oturacak yerler vardı ama benim yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden Özgür’ün gösterdiği masayı seçtim. Elimden geldiğince ders çalıştım. Burada olmak garip hissettiriyordu. Merak ediyordum, acaba buraya sadece o mu geliyordu yoksa arkadaşları da biliyor muydu?
~~
Dersler çok sıkıcı geçiyordu. Saate bakmaktan dersi dinleyemiyordum. Bir derste Dilek “Bir şey mi oldu?” diye sordu. “Hayır, sorun yok “dedim ve zoraki gülümsemeye çalıştım. Fakat başarılı olduğumu sanmıyordum. Aslına bakarsanız problemin ne olduğunu ben de bilmiyordum. Kendimi garip hissediyordum.
~~
Ders arasında koridora çıkıp yürümeye başladım. Kafamı kaldırdığımda bir şey hissettim. Kalbim… Sanki tatlı, insanı rahatlatan aynı zamanda da heyecanlandıran bir melodi söylüyormuşçasına atıyordu. Özgür, koridorun diğer ucundan bana doğru yürüyordu. Adımlarım yavaşlamıştı. Beni görüp el salladı ben de ona el salladım. Onunla tanıştığımdan beri iyi biri olduğunu düşünmüştüm. Ancak içten içe farklı duygular da mı beslemiştim?
Yanıma geldiğinde “Naber?”dedi. “ İyiyim senden naber?” dedim. Yüzüme iyice baktı ve “Ben iyiyim de sen iyi olduğuna emin misin? Yüzün kızarmış gibi” dedi. Ne? Olamaz! “Yok ders biraz sıktı da sıkıntıdandır.” Dedim geçiştirmeye çalışarak. “Peki, o zaman” dedi. Sonra etrafı kolaçan etti. “Hazır karşılaşmışken söyleyeyim. Yarın Harun’un doğum günü. Yarın öğle arasında prova odasına gel” dedi gülümseyerek. “Olurr” dedim. Ne oluyor kızım sana? Kendine gel! “Yani güzel bir şey tabi doğum günü kutlaması filan gelmek isterim” dedim. Geri zekâlı! Toparlayayım derken iyice mahvettin. Benim bu saçma sözlerime o da anlam verememiş olacak ki ‘Ne olmuş buna?’ Dercesine bakıyordu. Hadi bakalım başka bir şey söyle ki paçayı kurtar. “Ben ne yapabilirim? Lazım olan bir şey var mı?” diye sordum. Aslında değişik bir şeyler yapacak olmak beni mutlu etmişti. “Biz her şeyi ayarladık. Sen gel yeter” dedi gülümseyerek. O anda kalbim tekledi. Kızarmamışsam bile artık kıpkırmızı olduğuma emindim...
~~
Tam vedalaşacakken Harun yanımıza geldi. “Ayaküstü ne kaynatıyorsunuz bakalım?” dedi. Özgür gülerek “Kaynatmak mı? “dedi. “Mahalledeki teyzelere hiç ama hiç özenmiyorum” diye devam etti. Harun da güldü. Saatime bakıp paniğe kapıldım. Ders başlamak üzereydi. “Derse geç kalmayalım isterseniz?” diye uyardım onları. Özgür “Haklısın, size iyi dersler” dedi ve yanımızdan ayrıldı. Ben niye bu kadar panik bir insanım ki? Çocuğa git der gibi oldu şimdi. Gitmemiz gerektiğini söyleyen bendim ancak bir yandan da uzaklaşmasını istemiyordum. Bana ne oluyordu böyle?
~~
Biz de Harun’la amfiye doğru yol aldık. Harun “Esin aklında bulunsun okuyacak kitap bulamazsan Özgür’ün evinden birkaç tane çarpabilirsin” dedi gülerek. Durduk yere böyle bir şey söylemesine şaşırmıştım. “O da mı kitapları sever?” dedim. Bundan hiç bahsetmemişti. Gerçi niye bahsetsin ki ama özel mekânını gösteren bunu da söylemez mi? Allah’ım içimden geveze mi oldum ben? Susuyorum sustum, tamam. Kafasını sallayarak “Kütüphane ve kitapçıları bu kadar sık ziyaret eden birileri varsa biri sensin diğeri de Özgür” dedi.
~~
Öğle arasında yemek için Hilal’le buluştuk. Yakındaki bir dönerciye gittik. Dönerlerimizi sipariş ettikten sonra “Harun’un doğum gününden haberin var mı? Diye sordum. “Evet, Özgür mesaj attı.” dedi. “Hediye filan mı alsak ne yapsak?“ dedim bunun üstüne. “Bilmem ki” dedi düşünerek. “Ne alabiliriz? Sen daha iyi tanıyorsun onu” diyerek topu bana attı. Çokta yakın sayılmayız ki… Düşünürken aklıma geçenlerde çarşıda gördüğüm bir şey geldi. “Sanırım bir mimar adayına alınabilecek en anlamlı şey cetvel takımı” dedim. “Ovv ne yaptın be kızım. Biz de öğrenciyiz. Nasıl öderiz onun parasını?” dedi. “Biz de minyatürünü alırız önemli olan işin esprisi” dedim. “Hmm… Olabilir” dedi. “Gerçi ben ışın kılıcı veya… Kertenkele şeklinde bir… birr bilmiyorum bu tarz bir şeyler düşünmüştüm” diye devam etti. Ona ‘ciddi misin?’ der gibi baktım. Ve gerçekten de ciddiydi… Bu sırada siparişlerimiz geldi. Hilal anında yumuldu. “Yavaş ye biraz, boğulacaksın” dedim. Ağzı dolu “Ne ya? Açım” dedi. Bu haline güldüm. Benim hayal gücü sınır tanımayan obur arkadaşım…
~~
Okul çıkışında bahsettiğim minyatür cetvel takımını alıp hediye paketi yaptırdık. Umarım beğenirdi. Biraz daha zamanımız olsa daha güzel bir şey bulabilirdik ama yapacak bir şey yoktu.
~~
Pijamamı giyip yatağıma uzandım. Bu yıl yaşadığım şeyleri düşündüm. Süresinin ne kadar uzun olduğunu bilmediğim arkadaşlıklar edinmiştim. Taner diye gıcık bir çocukla tartışıyordum. Hilal’le aramız eskisinden daha iyiydi. Harun diye iyi bir çocukla partner olmuştum. Bu sayede onun arkadaşları Özgür, Berk ve Sarp’la tanışmıştım...
Sanırım bu yıl ilerleme kat etmeye başlamıştım ha? Ancak hepsinin içinde birinin yeri biraz daha farklıydı sanırım. Bunu kendime bile itiraf etmek çok zordu. Fakat inkâr etmenin de bir anlamı yoktu. Bir süredir hissettiğim şeyden bugün emin olmuştum. Ben Esin Avcı… Özgür Çetin’den hoşlanıyordum…
Evvet bir bölümün daha sonuna geldik...
Nasıl buldunuz, Esin'in seçiminden memnun musunuz yoksa başka birini mi seçmeliydi?
Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Hafta sonu bölüm yayınlanmayacaktır! Pazartesi devam...
Diğer bölümde Harun'un doğumgününü okuyacaksınız.
KÜTÜPHANE hafta içi her gün wattpad'de :))) Hayırlı cumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜTÜPHANE
Romanceİlk görüşte aşka inanır mısınız? Eğer cevabınız evetse bu hikayeyi okumayabilirsiniz.Çünkü bu hikaye zamanla aşık olmanın hikayesi... Bir tarafta dolabında esrarengiz hediye ve notlar bulan Esin diğer tarafta ona nasıl açılacağını bilmeyen esrarengi...