41. Bölüm "Merhaba ben Murat"

1K 74 52
                                    

Heyy yeni bir bölüme ne dersiniz? Yani hayır deseniz bile paylaştım artık geçmiş olsun :)))

İyi okumalarrr ;)


Abim arıyordu. Acaba bir şey mi olmuştu? Özgür merakla bana bakarken telefonu açtım. "Alo" dedim tiz bir sesle. "Alo Esin nasılsın?" dedi normal ses tonunda. "İyiyim sen nasılsın?" dedim konuşmanın devamında ne geleceğini merak ederek. ­"İyilik işte ne olsun? Neredesin şimdi?" diye sordu. Özgür'e bakarak "Okulun kütüphanesindeyim neden ki?" diye cevapladım. "Hmm yanında kim var peki?" diye sordu. Derdi anlaşılmıştı, Özgür'ün olup olmadığını araştırıyordu. Bu konuda yalan söylememe gerek yoktu. "Özgür var" dedim. Kısa bir sessizlik oldu. "Neyse... Bak ne diycem. Yarın Ankara'da bir seminer var onun için geliyorum..." Abim buraya mı geliyor? " Duydun mu?" dediğinde kendime geldim. "Ha? Evet evet duydum." Dedim toparlamak için. "Yarın sabah uçakla gelicem." Dedi. "Tamam abi biz seni karşılarız" dedim tekrar Özgür'e bakarak. "Gerek yok direk seminere geçicem zaten" dedi biraz sert bir tonda. "Haber vermek için aradım yarın görüşürüz" diyerek bitirdi konuşmayı. "Görüşürüz" dedim.  Telefonu kapatırken "Bizmiş..." diye söylendiğini duydum.


Üzgünüm abi alışmalısın artık. Kardeşin büyüdü.


Telefonu kapattığımda derin bir nefes alıp Özgür'e "Abim Ankara'ya geliyor" dedim. Sanki konuşmalardan anlamadı da...  Biraz gerilmişti sanki. "Tamam yarın akşam bizim grubu da çağıralım benim evde yemek yiyelim." Dedi. "Emin misin?" diye sordum. "Evet... Adam akıllı tanışmış oluruz. Belki böylece ön yargılarından kurtulur" dedi benden onaylamamı beklerken. "Umarım" dedim. Bunun olup olmayacağını birlikte görecektik. "Peki o zaman okul çıkışı alışveriş yapalım" dedi. "Olur" dedim ben de ona. Diğerlerine haber vermek için prova odasına gitmeye karar verdik.

~~

Odaya girdiğimizde şansımızdan herkes buradaydı. Berk hediyesini beğenmiş görünüyordu. Hilal beni gördüğünde 'Beğendi işte naberrr?' bakışı attı. Onun elindeyse bir kutu duruyordu ancak ne işe yaradığından emin değildim. Bunu daha sonra konuşabilirdik. Anladığım kadarıyla Sarp ve Emel birbirlerine kulaklık almışlardı. Ya anlaşarak böyle bir şey yapmışlardı ya da sanırım gerçekten kalp kalbe karşıydı.


İlk girişteki görüntüyü analiz ettikten sonra duyuruyu yapmaya karar verdim. Dikkatlerini çekmek için hafifçe öksürdüm. "Öhö öhö... Arkadaşlar yarın abim bir seminer için Ankara'ya geliyor" diye başladım. Ardından Özgür "Bu yüzden de yarın akşam benim evde yemek yiyoruz." Diye devam etti. Sarp "Ooo Özgür'cüm kayınbiraderin geliyomuş, hayırlı olsun" dedi gülerek. Berk de istemsiz bir şekilde güldü ve çok geçmeden kendini toparladı. Hilal "Hadi ya! Şimdi ne yalan söyleyeyim abinden biraz korkuyorum" dedi. "Neden?" diye sordum. Tamam biraz sert olabilirdi ama abimdi sonuçta dimi. "Ne biliyim? Sanki her söylediğimize höt diyecek biri gibi canlanıyor aklımda" diye açıklama yaptı. Güldüm "Yok canım öyle biri değil abim. Tanıyınca sever sizi. Zaten çok yaş farkı da yok" dedim. Harun "Sahi abin ne okuyordu?" diye sordu. "Diş hekimliği 4. sınıfta" diye cevapladım. "İyiymiş" dedi kafasını sallarken. Özgür "Eee geliyorsunuz dimi?" diye sordu. Sanırım ne kadar kalabalık olursa o kadar rahat olur diye düşünüyordu. Sarp sırıtarak "Ben hayatta kaçırmam, gerilim dolu dakikalar olabilir" dedi. Sarp'a kötü bakışlar attım. O ise hiç takmadan Emel'e dönüp "Gideriz dimi?" diye sordu. Emel "Ya sen git annemler daha önceden plan yapmıştı yarın için" dedi ardından bize bakıp "Kusura bakmayın" diye ekledi. Hilal "Yok sorun değil sen keyfine bak" dedi hemen.


Hilal...


Harun "Benimde bir işim var yarın, üzgünüm" dedi. "Sorun değil" dedim gülümsemeye çalışarak ancak Harun gelse mutlu olurdum. Berk'le Hilal aynı anda "Ben geliyorum!" diye atladı. Ardından birbirlerine çak yaptılar. Berk "Valla hiçbir şey olmasa ben yine de Esin'in yemekleri için gelirim" dedi. Hilal "Obur Hulusi" diye karşılık verdi. Berk gülmeye başladı "Sanki sen çok farklısın da..." dedi. Pekala 3+ben ve Özgür'den 5 kişi vardı. O anda gözüm Kübra'ya takıldı. Belki kendini dışlanmış hissetmiş olabilirdi. Bu yüzden ona özellikle sordum. "Ya sen Kübra?" Adını duyunca şaşırıp panikle "Ben gelemem. Yani şey benimde bir işim var" dedi. Onun bu tepkisini garipsemiştim. Bu kadar panik olacak ne vardı ki? Bir an için Harun'a bakıp bakışlarını hızla yere indirdi. Hmm...

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin