Merhabalarrr...
Esin'in bölümde söylediği şarkıyı koydum dinlemenizi tavsiye ederim.
E hadi bakalım yeni bölüm sizi bekler ;)
Akşam yurda gelirken Harun’un gitarını da beraberimde getirdim. Bana bu kadar yardımcı olduğu için ona bir hediye almayı aklıma not ettim.
Ben son kez çalmaya başladığım sırada Hilal içeri girdi. Beni elimde gitarla görünce güldü ve “Akdenizz akşamlarıı” dedi. Gülerek devam ettim. “Bir başkaa oluyorrr” birlikte güldük. “Eee Berk’le aranız nasıl bakalım?” diye sordum. Kasılarak “Dostum biz Fred’le George gibiyiz” dedi. –Harry Potter’daki ikizler- “İyi de onlar ikiz siz sevgilisiniz sonuçta” dedim. Hiç istifini bozmadı. “Olsun bizde ruh ikiziyiz, aynı şeylerden hoşlanıp aynı şeylere gülüyoruz” dedi. “Pekiii ama biliyorsun ki Fred öldü” dedim tek kaşımı kaldırarak.
Aoo bunu dememeliydim.
Hilal’in hassas noktalarından biriydi bu. Çok kızmıştı “Esinn…” dedi öfkeyle “Efendim?” dedim cılız bir sesle “Kapa çeneni!” dedi biraz yüksek sesle. Ağzımın payını almıştım. “Peki” dedim ve gitara geri döndüm. Hilal’in damarına pek basmamak gerekiyordu.
~~
Sabah uyandığımda hem gergin hem de heyecanlıydım. Umarım elime yüzüme bulaştırmam. Dün akşam Özgür arayıp “Okula erken gidelim birlikte ders çalışırız.” Demişti. Bende kabul ettim tabi. Ancak elimde Harun’un gitarını görünce biraz işkillenebilirdi.
Sürprizi şimdiye kadar anlamış mıdır sizce?
Özgür’ün arabası yurdun önünde durduğunda hızla gidip bagajı açtım ve gitarı oraya koydum. Sonra da ön koltuğa geçtim. “Özledim…”dedi yanağıma bir öpücük kondururken. “Daha dün akşam konuştuk” dedim bende ona karşılık. Aslına bakarsanız ne yalan söyleyeyim ben de onu özlemiştim. Saatine bakıp “Konuştuğumuzdan beri 11 saat 20 dakika 32 saniye geçti” dedi. Ona şaşkınlıkla baktım. Gülerken omzunu silkti ve arabayı harekete geçirdi. “Ben de seni özledim” dedim bir an için ona bakıp sonra önüme dönerken. “Biliyordumm” dedi bir şey kazanmışçasına “Neyi?” diye sordum. “Aynı şeyleri düşünecek kadar birbirimizin yarısıyız” dedi. Küçük bir kahkaha attım. “Şüphen mi vardı ki?” dedim. “Sen bagaja ne koydun?” diye sordu aklına yeni gelmişti sanırım. “Harun’un gitarı… Pratik yapmam için vermişti.” Dedim. Lütfen anlamasın. “Bu aralar baya yakınsınız Harun’la sanki” dedi.
İma mı seziyorum?
“Bilmem aynı sınıftayız, aynı arkadaş grubundayız sürekli görüşüyoruz o yüzden” dedim. Cevap vermedi sadece “Hı hı” demekle yetindi.
~~
Okula gider gitmez kendimizi kütüphanede bulduk ve özel mekanıMıza yöneldik. Matematik çalışmak zorundaydım ve tahmin edersiniz ki hiç ama hiç hoş değildi. Haliyle yanımda da Özgür olunca dikkatimi pek veremiyordum. Off şu sınavlar niye vardı ki? Onlar yüzünden Özgür’le ancak ders çalışırken vakit geçirebilecektik bir süre. Onları da boşlayamazdım. Çok sevdiğim kitaplardan bile uzak kalacaktım. Dönüp bir süre Özgür’e baktım ve uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Gülerek bana döndü ve “Bu ne içindi?” diye sordu. “İçimden geldi” dedim bende. Arkasına yaslanıp “İçine söyle böyle şeylere her daim açığım” dedi sırıtarak.
~~
-Özgür’ün bakış açısı-
Son zamanlarda Esin’le Harun’un bu kadar yakın olması pek hoşuma gitmiyordu. Hele ki arada sırada Harun’un ona baktığını görünce… Ve birkaç defa prova odasında onları çalışırken buldum. Harun arkadaşımdı sonuçta ona güveniyordum, Esin’e de öyle ancak bilmiyorum.
Ya Esin’in kafası karışmışsa… Sonuçta aynı sınıftalar ve gördüğüm kadarıyla da iyi anlaşıyorlar.
Böyle bir şey olabilir mi?
Tamam kabul. Esin gitar çalışması yapmak için Harun’la görüşüyor ancak neden ben varken ona gidiyor? Ya benden bir şey gizliyorlar ya da… Hayır hayır bugün Esin’le konuşmalıyım.
~~
-Esin Avcı’nın bakış açısı-
Ahh o kadar heyecanlıyım ki anlatamam. Bu işi kotarmam lazım. Umarım elime yüzüme bulaştırmam. Öğle boşluğuna yeni girdik ve ben soluğu prova odasında aldım. Diğerleri de buradaydı. Berk Özgür’e buraya gelmesi için mesaj attı. Bense heyecandan volta atıyordum. Sarp birden “Yengee sakinn bu iş bende” dedi. Güldüm “Bende ondan korkuyorum ya zaten” Sarp çok fena bozulmuştu.
Ohh iyi olmuş…
2 gündür bunu istiyordum. Berk’le Harun güldü. Harun “Esin işte böyle, kaptın işi” dedi. Onu kafamla onaylayıp sahnenin ortasında benim için duran sandalyeye oturdum. Gitarı elime alıp derin bir nefes aldım. Aynı anda Hilal içeri girdi. “Bu anı kaçıramazdım” dedi Berk’e hunharca el sallarken. Çok geçmeden de beklenen kişi giriş yaptı. Özgür beni burada görünce kısa bir şok yaşadı. Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken işaret parmağımı dudağıma bastırıp sus işareti yaptım. “Sadece dinle…” dedim son olarak.
Berk bagetleri birbirine vurarak başlama komutu verdi.
Eğer yaşarsam filminin bir şarkısını söylemeye başladım. Heart like yours…
Breathe deep, breathe clear
(Derin nefes al, net nefes al)
Know that I'm here
(Burada olduğumu bil)
Know that I'm here
(Burada olduğumu bil)
WaitinBekleStay strong, stay gold
(Güçlü kal, altın kal)
You don't have to fear
(Korkmana gerek yok)
You don't have to fear
(Korkmana gerek yok )
Waitin(Bekle)
I'll see you soon
(Seni yakında göreceğim)
I'll see you soon
(Seni yakında göreceğim)
How could a heart like yours
(Seninki gibi bir kalp nasıl)
Ever love a heart like mine?
(Benimki gibi bir kalbi sevebilir?)
How could I live before?
(Daha önce nasıl yaşayabildim?)
How could I have been so blind?
(Nasıl bu kadar kör olabildim?)
You opened up my eyes
(Sen benim gözlerimi açtın)
You opened up my eyes
(Sen benim gözlerimi açtın)…
Şarkıyı bitirdiğimde Berk ve Harun bizi baş başa bırakmak için kalktılar. Harun bir iki adım attıktan sonra Sarp’ı da kolundan tutup kaldırdı. Sarp “Haa… Desenize olum” diyerek çıktı. Hilal’se çıkarken başparmağıyla süper işareti yaptı.
Vay be hafiflemiştim sanki…
Ayağa kalktığımda Özgür bana doğru geliyordu. Onun gözleri de benimkiler gibi dolmuştu. “Ben sanmıştım ki…” dedi kaşlarını çatarak “Ne sanmıştın?” dedim ben de “Harun ve sen…” lafını yarıda kestim. “Nasıl böyle bir şey düşünürsün?” dedim biraz kızarak. “Son zamanlarda çok yakındınız…” dedi. Uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Bu konuyu uzatmak istemiyordum. “Sadece iyi anlaşıyoruz ve benim gözüm senden başkasını görmüyor” dedim gözlerinin içine bakarak.
Biraz da konuyu değiştirmek için “Senden hoşlandığımı ilk kez seni koridorun sonunda bana doğru gelirken fark ettim.” dedim ve ardından “Hani Harun’un doğum gününü söylemeye gelmiştin ya…”diye devam ettim. Hatırladığını belli eder gibi kafasını salladı. “Fark etmemin sebebi şeyy… Kalbimin sanki bir şarkı söyler gibi atmasıydı” diye sürdürdüm konuşmamı. “Bil istedim… Kalbimin sana şarkılar mırıldandığını bil istedim, bir dee konser günü bana bir şarkı söylemiştin.” Dedim son noktayı koyarak. Sağ eliyle yüzümü okşadı. “Esinn, ben seni çok seviyorum” dedi öyle içten söyledi ki… Hani bazen kişilerin sizin hakkınızda gerçekten ne düşündüğünü bilmek istersiniz ya, hani onun zihnine girmek istersiniz. Benim ihtiyacım yoktu… Ben de ona aynı şekilde karşılık verdim. “Ben de seni çok seviyorum” Ardından kollarımı boynuna doladım. Oda bana sımsıkı sarıldı ve saçlarıma bir öpücük kondurdu ve “Teşekkür ederim” diye fısıldadı.
Bölüm yorumlarını alalım lütfenn... Oylarımızı da vermeyi unutmayalım.
Yeni bölüm birazdan gelecektir haberiniz ola...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜTÜPHANE
Romansİlk görüşte aşka inanır mısınız? Eğer cevabınız evetse bu hikayeyi okumayabilirsiniz.Çünkü bu hikaye zamanla aşık olmanın hikayesi... Bir tarafta dolabında esrarengiz hediye ve notlar bulan Esin diğer tarafta ona nasıl açılacağını bilmeyen esrarengi...