2 günlük moladan sonra merhaba :)
Bu bölümü hikayemi çokça destekleyen Kübra'ya ithaf etmek istiyorum. Desteğin için teşekkürlerrr...
Bu arada multimediada Sarp var...
Kısa da olsa esrarengiz çocuğun bakış açısını okuyacaksınız bu bölümde.
İyi okumalarrr :)
Telefonumu kapattığım anda Hilal odaya girdi. Kabanını çıkarırken “Kiminle konuşuyordun hararetli hararetli? Sesin dışarıdan bile duyuluyordu.” dedi. “Hadi ya” dedim. “Hani anlatmıştım ya Taner diye bir çocuk var…” dediğim anda Hilal “Esin hanım gözümden kaçtığını sanma bu aralar etrafında amma erkek dolaşıyor” dedi. O meşhur imalı bakışlarından birini takınmıştı. “Bari sen yapma. Sınıftakiler de böyle deyip duruyor zaten” dedim sıkılmış bir ses tonuyla.” Herkes farkında demek ki kızım bir tek sen görmüyorsun” dedi Hilal “ Neyi görmüyorum?” dedim. “Erkekler öldürücü cazibeni fark etti güzelim” dedi. Bunu demesiyle birlikte suratına bir tane kırlent yedi. “Acıdı lann” dedi burnunu tutarak. “iyi olmuş, düzgün konuşmayı öğren” dedim bende. Allah’tan başka kimse yoktu o bunu söylerken. Yoksa çoktan yerin dibine girmiştim. “Nerden gelmiştik biz bu konuya?” dedi. Kırlent şok etkisi yaratmıştı sanırım. “Taner… Telefonumu bulmuş. Onunla konuşuyordum” dedim. “Eee ne diyor?” diye sordu. “Boş boş konuşuyor işte. Beni arama diyorum, tamam ararım diyor” dedim. Yine sinirlenmiştim. Hilal gülmeye başladı. “Bir de bana inanmıyorsun” dedi.
~~
Yatana kadar maket için kullanacağım malzemelerle uğraştım durdum. Bir aralık annemle konuştum. Herkes iyiymiş. Ben kendime iyi bakmalıymışım, sıkı giyinmeliymişim. Canım annem ya sen olmasan kim düşünecek beni?
Esnemeye başladığımda her şeyi bıraktım dünden de uykusuzdum zaten. Hilal’e baktığımda uyuyordu. Üstü açık kalmıştı. Gidip üstünü örttüm. Şimdi bir tarafı açık kalırsa benim hoşuma gitmeyecek saçma şeyler filan görür gıcık eder sonra beni.
Yatağıma uzandığımda o kadar uykum olmasına rağmen kolay uyuyamadım. Bir sürü şey üşüştü aklıma. Okul, ailem, yalnızlığım, sonraa… Hilal’in söyledikleri de kafamı karıştırmadı değil. Cidden biri beni beğenir miydi? Tamam, böyle şeylerle ilgilenmiyorum ama herkes beğenilmek ister. Okuldaki kızlara baksanız ben gözükmem bile. Rahat ettiğim gibi giyinirim, makyaj yapmam, sosyal de değilim… Neden başkaları varken bana baksınlar ki, saçma…
~~
Sabah okula Hilal’le birlikte gittik. Onun fakültesine geldiğimizde “Az etrafına bakın “dedi sırıtarak. “Bari herkesin içinde yapma” dedim buna karşılık. “Hemen de kızardın” dedi Hilal. Söylemesine gerek yoktu ki, biliyordum zaten. Arkamda duran biri “Kim niye kızarıyor?” diye sordu. Ben de bundan korkuyordum işte. Arkamı döndüğümde Sarp, Berk ve Özgür’ü gördüm. “Günaydın” dedim. “Günaydın” dedi onlarda. Ben tam umarım tekrar sormazlar derken Berk ”Ben cevabımı alamadım.” dedi. Ben içimden şom ağızlı mıyım acaba? Hilal bir şeyler söylemeden önce atladım.” Önemli değil ya öyle konuşuyorduk işte” dedim. Hilal tam ağzını açmıştı ki biri ona seslendi. O da görüşürüz diyerek gitti. Sarp gülüyordu. Sanırım aklına bir espri gelmişti. Berk bunu fark eder fark etmez Sarp‘ın ağzını kapadı. “Sakın sabahımızı zehir etme” dedi. Özgür onlara bakıp “Oğlum büyüyün artık biraz” dedi ama o da gülüyordu.
Yavaş yavaş yürümeye başladık. Sarp ve Berk önden gidiyorlardı. Ben de Özgür’ün yanında yürüyordum. Kimse bir şey söylemiyordu. Fakülteye girdiğimizde “Ben dolabımdan kitap alacağım sonra görüşürüz” dedim “Tamam hoşça kal” dedi o da, sonra diğerlerine yetişti. Bu çocukta çözemediğim bir şeyler vardı. Bazen konuşkan bazense içine kapanık oluyordu. Bir sıkıntısı mı vardı acaba?
~~
Dolabımı açıp gireceğim dersin kitabını aldım. Yük olmasın diye de sen benim diğer yarımsını bırakmaya karar verdim. Tam elime aldığım sırada telefonum titremeye başladı. –Gereksiz arıyor-Arkamdan “Ne gereksiz mi?” diyen Taner’in sesini duydum. Ödüm patlamıştı ama bozuntuya vermedim. Bugün milletin derdi neydi ya herkes arkadan yaklaşıyor. Arkama döndüm ve “Evet aynen öyle beğendin mi?” Dedim hoşnutlukla. Tek kaşını kaldırıp “Çık çık… Senin gibi cici bir kıza böyle sözler yakışmıyor ama.” dedi. Onun taktiğini uygulama zamanı gelmişti. “Ya dimi bence de sana yakıştı” dedim. “Bence karizma, yakışıklı tarzı bir şeyler daha iyi olurdu.” dedi. Egoist… Bir anda dank etti. ”Bir dakika ya, sen benim numaramı nereden buldun ?”diye sordum. “ O da benim sırrım “dedi. Sırıtarak. Bir de göz kırptı gerzek. Sonra da “Bakıyım ne okuyorsun?” dedi ve elimdeki kitabı çekip aldı. Nerden geldiğimi bilemedim. Arkasını önünü çevirip bana geri verdi. “Gitmem lazım beni derse kadar özleyeceksin mecbur” dedi ve asker selamı verip gitti. Allah’ım sen bana sabır ver. Ne yaptı şimdi bu?
~~
Dersten çıktığımda birkaç arkadaşla konuşuyordum onlara kitaptan bahsettim. Sizin de kulağınıza “Ayy çok romantik, ben de okumalıyımm” tarzı cümleler geldi mi? Çünkü tepkileri aynen böyle oldu. Haksız da sayılmazlardı bir taraftan. Biri bana kitapla çıkma teklifi etseydi ne yalan söyleyeyim benim de hoşuma giderdi. Ben kitabı onlara verebileceğimi söyledim. Bu gidişle okuyamayacaktım zaten. Beraber kütüphaneye gittik. Ben kitabı iade ettim sonra da kütüphaneden çıktım.
-Esrarengiz çocuğun bakış açısı-
Kitabı Esin’in elinde gördüğümde şok geçirdim. Evet, aslında sözde buluşacağımız gün sinirden kitabı çöpe atmaya karar vermiştim. Ama sonra kıyamadım. Kitap kitaptır sonuçta… Gidip kütüphaneye hediye ettim. Ancak düşünmediğim bir şey vardı o da Esin’in bu kitabı alabileceğiydi. Gördüğümde bozuntuya vermemeye çalıştım.
Bugün teneffüste onu arkadaşlarıyla kütüphanede gördüm. Her zamanki gibi onu izlediğimden haberi yoktu. Sanırım kitabı arkadaşlarına veriyordu. Okuyup okumadığını bilmiyorum. Sırf adı için almıştım zaten çokta önemli değil yani…
Son zamanlarda dolabına bir şey koymuyorum. Bile bile rahatsız etmek istemiyorum onu. Davranışlarına bakılırsa hayatında biri yok demek ki. Cesaretimi toplayabilirsem ona açılmam lazım artık. Hayır dese bile bilmesini istiyorum. Bilsin ona ne kadar değer verdiğimi…
-Esin Avcı’nın bakış açısı-
Sınıfa giderken Harun’la karşılaştım “Naber partner?” dedi gülerek. Ben de ona gülümsedim. “İyi diyelim iyi olsun senden naber?”dedim. “Aynı “dedi. “Bütün gece maket için uğraştım” diye devam etti. “Bitirdin mi yoksa?” dedim hayretle. “Yok, daha bitmedi ama az kaldı sayılır” dedi. Daha çok kendi kendime “Yetiştiremez miyim acaba?” dedim. “Yaparsın sen yaparsın… Sendeki maharet kimsede yok” dedi bana. Tabi ki öyle olduğundan değil sadece moral vermek için söylüyordu bunları. Destek verircesine eliyle hafifçe omzuma vurdu. Yüzüne baktım ve “Sağ ol, ben bu gazla 5 dakikada hallederim artık” dedim. Elbette ki uykusuz bir gece beni bekliyordu…
Bölümü nasıl buldunuz? Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
Esrarengiz çocuğun kim olduğuna dair tahminleriniz var mı? Sizce kim olabilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜTÜPHANE
Roman d'amourİlk görüşte aşka inanır mısınız? Eğer cevabınız evetse bu hikayeyi okumayabilirsiniz.Çünkü bu hikaye zamanla aşık olmanın hikayesi... Bir tarafta dolabında esrarengiz hediye ve notlar bulan Esin diğer tarafta ona nasıl açılacağını bilmeyen esrarengi...