16. Bölüm

1.6K 103 18
                                    

Pekala yeniden benn. Esrarengizi öğrendikten sonra bir bölüme daha ne dersiniz? Geliyorrr :))) Multimedia Özgür,namı diğer esrarengiz eleman ;)

İyi okumalarrr :))))

Ağlamam yavaş yavaş yatıştı. Canım yurda dönmek istemiyordu. Ne kadar olduğunu bilmediğim kadar çok yürümüştüm. Bir şeyin eksikliğini hissettim. Son zamanlarda hoş bir melodiyle atan kalbim düzensiz atmaya başlamıştı. Sanki kalbim onu içinden atmak istiyor, çırpınıyor ama beceremiyordu. Hangi ara bu hale gelmiştim?

~~

Yürümeye halim kalmadığında yurda geri döndüm. Hilal gelmişti. “Erken gelmişsin” dedim kabanımı çıkarırken. “Erken mi, saatin kaç olduğunun farkında mısın? Neredeyse akşam olacak.” Dedi biraz azalar gibi bir tonda. O söylemese havanın kararmaya başladığını fark etmeyecektim. “Neredeydin bu saate kadar?” dedi. Bu sırada yanıma geldi. “Buz gibi olmuşsun. Esin neler olduğunu söyleyecek misin artık?” dedi merakla. Yüzüne baktım. “Esrarengiz çocuğun kim olduğunu öğrendim” dememle tekrar ağlamaya başladım. Hilal “Na-nasıl öğrendin?” dedi. Tedirgin oluşuna bakılırsa şüphelerimde haklıydım, o önceden biliyordu…

 “Özgür, onun Özgür olduğunu biliyordun dimi?” dedim. Hilal yüzüme bakamıyordu “Çok üzgünüm…  Gerçekten. Sana söylemek istedim ama bana kendim söylemek istiyorum dedi” dedi. Samimi gözüküyordu. “ En başından beri biliyor muydun peki?” dedim durmadan akan gözyaşlarımı silerken. “Hayır, hayır onun evinde kaldığımız gün onda bir şeyler olduğunu fark ettim. Normalden farklı davranıyordu. Söylemesi için ısrar ettim. Keşke etmeseydim. O zamandan beri bunun yükünü taşıyorum.” Dedi.  Söyleyecek bir şeyim yoktu. Sonuçta onun kuzeniydi ve sırrını saklamasını söylemişti. “Beni affedebilecek misin?” dedi. Hiçbir şey söylemedim. Ona sadece sarıldım. Beni teselli edecek birine ihtiyacım vardı…

~~

Kafamı yatağın başlığına yaslamış vaziyette uzanıyor ve düşünmemi engellemesi için şarkı dinliyordum. Ne kadar işe yarayabilirse tabi… Birden Aynı Yıldızın Altında’nın şarkısı (Ed Sheeran)   çalmaya başladı. Bunu duymamla birlikte kulaklığımı çıkarıp pekte kibar olmayan bir şekilde yanımdaki komodinin üstüne koydum. Ellerimi yüzüme kapatıp bir süre öyle bekledim.

Telefonum çalmaya başladığında saçlarımı geriye atıp derin bir nefes aldım ve kimin aradığına baktım. -Harun arıyor- Daha fazla bekletmeden açtım. “Efendim?” dedim. Sesim ne kadar kötü çıkıyordu. Bunu onun da fark etmemesi imkânsızdı. “Esin? Sen iyi misin? Sesin hiç iyi gelmiyor” dedi. Hadi bakalım ne diyecektim? Arkadaşın beni işletiyormuş, bunu duyunca çok üzüldüm mü? “ Şey uyuyakalmışım da o yüzden sesim garip geliyor” dedim. “Kusura bakma uyandırdıysam” dedi. “Yok, sorun değil” dedim bende. “Ben yarın ki konser için aramıştım. Geliyorsun değil mi?” diye sordu.

Konser… Tamamen unutmuştum… Şu durumda gitmem üzüntüden başka işe yaramazdı. “ Harun biliyorum söz vermiştim ama…” derken sözümü kesti. “ Aması yok gel işte” dedi ısrarcı bir ses tonuyla. Gitmek istemiyordum. Ama bu duruma da bir şekilde alışmalıydım. Onu görmeye ama görmemiş gibi yapmaya, onunla konuşmamaya alışmalıydım. Bir süre sessiz kaldıktan sonra “Peki” dedim. “ Tamam, o zaman yarın görüşürüz” dedi neşeyle. “Görüşürüz” dedim ben de ancak onun neşesine ortak olamamıştım.

~~

Hilal gelip kimin aradığını sordu. Sonrada yatağın kenarına oturdu. “Harun, konsere gelmem için ısrar etti.” Dedim. “Hmm… Bu Harun senden hoşlanıyor mu?” diye sordu. Sorduğu soru karşısında afallamıştım. “Aklımın ucundan bile geçmedi böyle bir şey. İyi bir çocuk ve sadece arkadaşız” dedim. Benzeri bir soruyu bugün o da sormuştu. Düşünme onu düşünme…

Kafasını salladı. “Üzüldüğünü biliyorum ama bu kadar çok üzüldüğüne göre sen de Özgür’ü seviyorsun değil mi?” diye sordu çekingen bir şekilde. Yüzüne bakıp “Bir süredir ondan hoşlandığımın farkındaydım o yüzden bu bana çok ağır geldi” dedim yüzümü buruşturarak.

 Hafifçe omzuma vurup ayağa kalktı ve dolabıma yöneldi. “Ne yapıyorsun?” diye sordum. “Madem konsere gidiyorsun sana kıyafet bulmamız lazım” dedi. “Ya gerek yok normal gidicem ben” dedim. “Olmaz öyle şey, bütün okul orada olacak” dedi beni ikna etmeye çalışarak. Aslında söylemediği neden başka şeylerle meşgul olursam onu düşünmeyeceğimdi.

 En sonunda lacivert, dizimin biraz üstünde biten, sade bir elbisede karar kıldı. Karar kıldı diyorum çünkü bana ne derse ’bilmem’ dedim. Bu elbiseyi daha önce giymemiştim. Annem lazım olursa diye getirmemi söylemişti.  Annem… Keşke şimdi yanımda olabilseydi. Onu aramayı düşündüm ancak sesimden hemen anlardı, boşuna endişelenmesini istemiyordum…

~~

Hilal’e “Bugün nasıl geçti?” diye sordum. Sorumdan memnun olmuş olacak ki gelip yanıma oturdu. Saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırıp “Güzeldi… Bolca muhabbet ettik. Görünüşe bakılırsa zevklerimiz aynı gibi” dedi sırıtarak. Buruk bir şekilde gülümsedim ve tek kaşımı kaldırarak “Yani çıkıyor musunuz?” diye sordum. “Şu anda öyle bir şey yok, sadece konuşuyoruz” dedi. Onun adına mutluydum. Bence birbirlerine çok yakışıyorlardı.

 Yarın ne yapacağımı bilmiyordum ancak şu anda canım sadece yorganın altına girip uzunca bir süre çıkmamak istiyordu.

~~

-Özgür’ün bakış açısı-

Kafenin az ilerisinde durup onun gidişini izleyebildim sadece. Ne bir şey söyleyebildim ne de arkasından gidebildim. Sadece duruyordum. Ne yapmam gerektiği konusunda bir fikrim yoktu. Az önce yaşananlar gerçek miydi? Ben bunu düşünürken sanırım biri bana seslendi. “Beyefendi af-affedersiniz ama sanırım bu sizin” dedi. Sesin sahibi kafedeki garson kızdı. Elinde Esin’e aldığım hediye duruyordu. “ Teşekkürler” dedim elindeki paketi alarak. Kafasını eğerek karşılık verip hızla uzaklaştı. Yüz ifadesine bakılırsa az önceki olay yüzünden beni korkunç biri olarak görüyordu. Haksız da sayılmazdı. Aklıma Esin’in sözleri hücum etti. “ Ne yaptığını sanıyorsun? Sen her kızdığında ortalığı böyle yakıp yıkar mısın? ... Hem seni ne ilgilendirir?”  aklıma gelince canım acımıştı. Bir anlık öfkem yüzünden belki de onu kaybedecektim. Kazanmadan nasıl kaybedeceksem…

Hiç böyle hayal etmemiştim ona itirafımı. İşler ancak bu kadar çıkmaza sokulurdu. Aferin Özgür, ne halt edeceksin şimdi? Ya sabahtan beri o kadar güzel zaman geçirmişken işler nasıl bu hale gelebildi? 

Ona biraz zaman tanımalıyım, düşünüp sakinleşmesi lazım. Daha sonra bir yolunu bulup onunla konuşmalıyım. Gerçekte nasıl biri olduğumu anlatmalıyım ona. Bunun zor olacağının farkındayım. Ama o kitabı boşuna almamıştım aslında. Esin benim diğer yarımdı ve kimse diğer yarısı olmadan tam bir hayat yaşayamazdı…              

Bölümü nasıl buldunuz artık söylememe gerek yok oy ve yorumlarr...

Bir günde 2 bölüm hoşunuza gitti mi pekii?

Yeni bölüm cuma günü karşınıza gelecek. Ve yüzleşmeyi okuyacaksınız...

Kendinize iyi bakın iyi akşamlarrr :))))

KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin