Genç bir kız hayalleri umutları olan annesi ve babasıyla yaşayan genç kız yolu bir şekilde asker olan ağabeysinin yanına düşer. Nereden bile bilir ki hayatının en zorlu en meşe katlı yollarından geçeceğini. Hayatının aşkını bulup türlü zorluklar çek...
"Topaç." Serdar aniden elinde ki topaçı yere atıp bağırdı.
"Sensin be topaç zaten boyunda kısa." Ben şok içinde Serdara bakarken bazı çocuklar ve yaşlılar gülmeye başlamıştı bile etrafta ki görevli insanlar da kendini gülmemek için sıkarken sinirle bağırdım.
"Ne diyorsun sen be sensin asıl topaç." Serdar eliyle kendini gösterip hayrete düşmüş gibi şaşkınlıkla konuştu.
"Ben mi topaçım? Kızım senin gözlerin kör kendine acil bir gözlük al." Ben şaşkınlık için de ağzımı açmıştım ki Zaferin sesini duymamla arkamı döndüm.
"Dikkat et de o gözlükleri sana geçirmeyeyim." Şaşkınlıkla Zafer ve arkasında ki Doğu timine bakarken Serdar tek kaşını kaldırıp bana döndü.
"Aa kız senin askerler." Sinirle Serdara dönüp ardından abime döndüm.
"Sizin ne işiniz var burada?"
"Aynı soruyu bende sana sormak istiyorum güzelim senin ne işin var burada hemde elalemin adamıyla." Sinirle abime bakıp derin nefes aldım.
"Gördüğün gibi. Şimdi soruma cevap istiyorum."
"Köyleri ziyarete geldik görev amaçlı." Başımı olumlu anlamda sallayıp konuştum.
"İyi."
"Minik bayan bir salata yermiyiz?" Şaşkınlıkla Serdara dönüp konuştum.
"Birincisi bayan değil kadın, ikincisi ben minik değilim sizler devsiniz, üçüncüsü ve son olan şuan şu durumda salata yemem ben." Serdar gözlerini kısıp uzun uzun baktıktan sonra arkasına dönerek gitti.
"Ben zaten sana küstüm." Tek kaşımı havaya kaldırıp kollarımı göğsümde birleştirdim.
"O niye?" Serdar hızla arkasına dönüp bağırdı.
"Çünkü sen bana topaç dedin." Etrafta ki insanlar kahkaha atarken elimle kaküllerimi düzeltirken konuştum.
"Serdar sana değil oyuncağa dedim oyuncağın adı topaç." Serdar şok için de bana bakarken başımı olumsuz anlamda sallayıp konuştum.