44. Bölüm

37.6K 1.7K 61
                                    

Selammm camının içleri (◍•ᴗ•◍)❤

Keyifli okumalar....


Hayatın her anında bir zorlukla karşılaşırız her adımımız da

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatın her anında bir zorlukla karşılaşırız her adımımız da. Bir an her şey bitti her şey düzeldi deriz ama yeni bir zorluk çıkar karşımıza yeni bir imtihan. Aslında hayatın kendisi tamamı zorluktur imtihandır ve bu imtihanı geçen bu zorluğu aşan her insan hayatta kalmaya hak kazanır hayatta mutlu olmaya hak kazanır. Hani derler ya her güzel sonun bir kötü yolu vardır bir meşakkatli yolu vardır diye, işte tam olarak hayatta öyle. Hayat sevdiklerimizle, bazen çok istediğimiz bir eşyayla, veya hastalıkla yada hayallerimizle sınar bizi, biz hangisinden kalırsak oradan yıkılırız. Kimisi kendini öldürerek kimisi kendini hayatı zindan ederek cezalandırır. Ama her zorluğun bir kolaylığı da vardır.

Ben mi? Ben de sağlığımla sınanıyorum. Kanser... Ne kadar da basit bir kelime, oysa ki o kelimenin içinde kalan anlamlar altın da yatan manalar çok fazla. Ölüm, ayrılık, hüzün, psikoloji bunlar gibi bir çok kavram daha, hepsi bu hastalığın özeti hepsi bu hastalığı anlatıyor. Ben belki şuan kanser hastası bir insanım belki bedenen zarar göreceğim bedenim gün geçtikçe eriyip gidecek fakat benimle beraber sevdiklerim de eriyip gidecek. En başta da duman gözlü adamım... Efem... Onun o küçük bedenin de ki kabuk bağlamış yaralar bir kez daha benim ve Faruk yüzünden açığa çıkacak benim yüzümden bir kez daha kanayacak yada yeni bir yara oluşacak. Oysa ki ben bir söz vermiştim Efe'ye sana yara değil merhem olacağım diye ama sanırım ben merhem değil yara olacaktım. Sevdiğim insana en büyük yarayı açacaktım onu kendimle sınayacaktım kendimle cezalandıracaktım istemeden de olsa. Neyin cezasını çekiyoruz bilmiyorum ama özür dilerim sevgilim hayatına girdiğim için.

Pişman mısın? deseler kesinlikle hayır asla pişman değilim dünyaya yeniden gelsem yeniden Efe'yi bulur yeniden Efe'yi severdim derim. O duman gözlerine, o güzel kalbine. Belki çoğu insan gri gözlü ama hiçbir gri göz beni bu denli etkilemedi oysa ki sıradan bir gri... Ama ben Efe'nin gözlerine bakarken birşey öğrendim önemli olan göz rengi değil önemli olan bakışlar Efe bakarken bile gri gri bakıyor dumanlı, sisli... İşte bu yüzden seviyorum Efe'yi göz renginden değil bakışlarından bakışlarının renginden. Efe bana sisli, dumanlı bakıyor... Ve ben ömrüm boyunca o sisli dumanlı bakan gözlerde kaybolmak istiyorum. Çünkü ben Efe'nin bakışlarını seviyorum. Kimse de göremediğim bakışlar... Dumanlı bakışlar...

"Hala hadi ya." Düşüncelerimin arasından sıyrılıp yanı başımda dudaklarını büzmüş elinde iki oyuncak silah olan Onur'a baktım.

"Tama kalktım." Yavaşça ayağa kalkıp Onurun elinde ki küçük silahı elime aldım. Sonuçta çocuğun sülalesi asker ve polis ne bekliyorum ki? Kırmızı kamyonet falan mı? Selvi boylum al yazmalım da ki gibi. İlyasın kırmızı kamyoneti adı da aldırma gönül ve içinde Asya ve başında ki meşhur al yazması. Sonra da Sevgi neydi repliği. Neydi sahi o replik?

Asker YariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin