32: I'll Find You.

131 9 3
                                    

*

Malikaneye vardığımızda Harry, kalan kılıçların birkaçını ahıra taşıyıp sakladıktan sonra bana eşlik etmeye devam etti. Mükemmel şekilde biçilmiş çalıların arasındaki çakıllı yolda yürürken içimi tuhaf bir his kapladı. Büyük, taştan duvarların yakınına geldiğimiz sırada basamaklara adımımı atmadan önce Harry'i durdurdum. ''Bir şeyler doğru değil gibi geliyor.''

Dikkat kesilip dinlerken temkinle basamakları çıktı '' Gereğinden fazla sessiz.'' Çatık kaşlarıyla arkasında kalan bana bakarak risk değerlendirmesi yaptı. Onun değerlendirmesini beklemeden yanına adımladım. Etrafımıza bakarken tetikteydik ancak görünürde her şey normaldi.

Giriş katındaki salondan Kont Alfred'in '' Harry buradan gidin.'' demesiyle adımlarımızın oraya yönelmesi bir oldu ama bu olduğu an, Harry'nin bakışlarındaki vicdan azabını unutamayacağım.

Kont Alfred, Hector ve Emma sinirden titreyerek yerlerinde durmaya çalışıyorlardı. İçeri girdiğimiz anda bize yabancı olan ve arkası dönük olan tek kişi yüzünü bize döndü. Kötücül gülümsemesi yüzündeki sakallarla çevriliydi. Kumral, gür ve dalgalı saçları arkaya doğru yatırılmış, masmavi gözlerinin önünü açmıştı. Orta yaşlıydı, yapılı gövdesini saran kaliteli kumaş parçaları onun ne kadar önemli birisi olduğunu haykırıyordu. 

Harry içgüdüsel bir tavırla önüme geçti. '' Bu bizim aramızda.''

Mavi gözler benden Harry'e kaymıştı. '' Eğer bunu bizim aramızda tutmak isteseydim, aylardır beni zorladığın bu bölgeye girmeme anlaşmasını bozmanın bir yolunu aramazdım.'' dedi kalın ve sert sesi. '' Rumple doğru teklifle her şeyi yapabiliyor. Peki bu durumda sizin bana teklifiniz ne olacak? ''

Onun kim olduğuyla ilgili bir tahminim vardı ve bu kalbimin boğazımda atmasına neden oluyordu. Onu buraya Rumple mı sokmuştu? Ona karşı yaşadığım hayal kırıklığını hissetmek için kendime fırsat tanımadım. Harry tehditkar bir tonda konuştu. '' Hayatını alıp gidebilirsin. Teklif edeceğimiz tek şey bu.''

''Kimse bir yere gitmiyor, seçilmiş.'' dedi. '' Siz buradan çıktığınız anda adamlarım girişin kontrolünü sağladı. Birkaç küçük gardiyanı ele geçirdik, silahları bizde. Çalışanlarınızın çoğu öldürüldü, sevgili Victoria'nın kardeşi Hayley ve eşi buradan çok uzakta esirimiz olarak tutuluyor. Eğer bir şey yapmaya çalışırsanız ilk gidecek olan onlar olacak.'' Son sözlerini duyduğumda nefes alamadım. Hayley'e bir şey olursa, yaşayamazdım.

Bulunduğumuz salonun iki girişi vardı ve bir anda her ikisinden de içeriye insanlar akın etmeye başladı. Hepsinin silahları tamdı. Hızla etrafımızı sardılar. Harry'nin sıktığı eline yapışarak yanına bir adımla gittim. '' Bu malikane artık benim himayem altında.''

Şimdi Kont'un, Hector'un ve Emma'nın neden bir şeyler yapamadığını anlamıştım. 

Kral daha fazla damarına basmak için '' Öyle bakmayı kes. Beni öldüremeyeceğini ikimizde biliyoruz.'' dedi, başını hafifçe sağa eğip bakışlarını benimle buluşturdu. '' Ama kehanete göre beni öldürebilecek olan kişiyle tanışmayı çok istiyorum. Tabii, ben önce onu öldürmezsem.''

Birkaç adım atarak yaklaştı ve Harry'e kısa bir bakış atarak bana doğru elini uzattı. Kont, bize bakmıyor, yenilginin azabıyla yanıp tutuşuyordu. Hector ve Emma'nın halinden ise hayal kırıklıklarını anlıyordunuz, kendilerine karşı hayal kırıklığı. Harry'e baktım ama bana bakmayı reddetti. Gözlerini kırpmadan sabitlediği tek noktaya odaklanmış, çenesi sıkılıydı. Elini tutan elimi ondan ayırdığımda acı çektiğini görebiliyordum. Kral sabırla beni izliyordu. İstediğini yaparak titrek elimi ona doğru uzattım, bu ayrıntıya gülümsedi. Büyük eli kararlı bir şekilde elimi kavrayıp dudaklarına götürdü, nazik bir öpücük bıraktı. Eğer onun gerçek kral olmadığını bilsem ondan asla şüphe etmezdim. '' Tüm bu şov senin için Victoria. Varlığınızın şerefine, siz ve seçtiğiniz birkaç leydiniz akşamki ziyafete katılacak. Gitmeden önce Lucifer'ın masasında en iyileri görmek istiyorum.'' dedi, elimi geri çekip fark ettirmeden sildim.

VİCTORİA/h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin