25: We Don't Have Forever.

158 10 4
                                    


Malikanenin önüne geldiğimizde esen hafif rüzgarı hissettim.Sanki bir çağrı gibiydi...''Leydi Emma,siz geçin ben birazdan geleceğim.''

Omzunun üzerinden bana baktığında açıklama ihtiyacı hissettim.''Biraz kendimle vakit geçirmek istiyorum.İleride nehrin kıyısında olacağım.''dedim gideceğim yönü işaret ederek.Beni onayladığında ayrı yönlerimize gittik.Tekrar ağaçların sıklaştığı ormana doğru adımladım.Ormanın nehir geçen kısmı cennet gibiydi.Daha çok güneş görüyordu,toprak daha düzdü,nehir sesi insanın kulağını okşuyordu ama buraya ters tarafta kalan orman o kadar korkutucuydu ki karanlık,sıkışık...Malikanenin böylesine bir ayrım noktasında olması da manidardı aslında.

Her zaman kendimle baş başa kalmayı ve doğayla olmayı sevmiştim.Doğa..sanki sana senin olanı geri veriyordu.Tenin toprağa değdiği an yenileniyordun.Bu düşünceyle aklımdan tek bir arzu geçti ve hemen onu uyguladım.Yeteri kadar uzaklaştıktan sonra keşfettiğim daha kuytuda kalan bir yer vardı.Burada nehir sakindi ve içe doğruydu,üzerine söğüt ağaçlarının dalları sarkıyordu.Kenardaki bir kayaya yaslanarak dizimi kendime doğru çektim.Çizmelerimi yavaşça çıkarıp kenara koydum.Alışık olmadığım pantolonlu kıyafeti de çıkardım.Saçlarım ıslanmasın diye birbirine dolayarak ve karıştırarak yukarıda sabitlemeyi başardım.

Çocukken defalarca nehirde çıplak olarak yüzmüştüm,ormandan geçen insan sayısı çok azdı bu yüzden çıplak olmayı dert etmiyordum.Kıyıya doğru daha sığ olan yerleri elimden geldiğince hızlı aştım.Anlaşılan fazla derin olmayan bir yerdeydim,ayaklarım hala yere değiyordu.

Bedenimi saran su o kadar iyi gelmişti ki.Akşamüstü olduğu için ağaçların arasından gelen güneş rahatsız etmiyordu ve suyu benim için iyice ısıtmıştı.Birkaç küçük balığı etrafımda fark ettiğimde istemsizce gülümsedim.Çocukken onları yakalamaya çalışırdım hep.Çocukken...Bu aralar ne kadar fazla çocukluğumu özlüyordum böyle.

Hiçbir şey bilmediğin zamanları,diye fısıldadı zihnim.

Ayaklarımın yerle temasını kesip yüzmeye başladım kuytuluktan çıkmayarak.Su her şeyi iyileştiriyordu sanki,sakinliği insana kendisini bırakmasını fısıldıyordu.Direnmezse her şeyin daha iyi olacağını,suyun yolunu bulacağını...

Bir öksürük sesiyle irkildim.Hızlıca sese doğru baktım.Harry.

Burda ne arıyordu? Birden çok savunmasız ve çıplak hissettim.Çıplak! Kıyafetlerime bakıp sırıtıyordu.'' Bunlara ihtiyacın yok mu ?''diye sorduğunda gözlerimi devirdim. ''Beni çağırmaya geldiysen,geliyorum.''dedim.Güneş iyice turunculaşmıştı,farkına bile varmamıştım bunun.

''Güzel.''derken beni izlemeye devam ediyordu.Ben suyun altındayken vücudumu göremiyordu bunu biliyordum ama bana bakmaya devam ederse çıkarken kesinlikle görecekti. ''Orada durup bakacak mısın yani ?''diye sordum.Bir an farklı baktı ya da bana öyle geldi sandım.Kıyafetlerimin olduğu kayaya yaslanmıştı.Orandan ayrılıp konuştu''Haklısın,''dedi elleri fırfırlı gömleğinin bağlarına giderken.İlk defa kıyafeti oldukça sadeydi.''Ben de sana katılmalıyım.''

Dediklerini duymamla gözlerim büyüdü.''Deli misin sen ?!''diye çığırdım ama o çoktan gömleğini çıkarmıştı.Yapılı vücudu gözlerimin önündeyken nefesim kesildi sandım ve kendimi hızla arkamı döndürdüm.Onu soyunurken izlemeyecektim.Ama soyunukken onunla yüzebilirdim,iç sesim yutkunmama sebep oldu.''Bu yasak biliyorsun değil mi ?''diye sordum arkam ona dönükken.Birisi görürse yanlış anlayabilirdi,İngiltere'de bu tarz yaşamlar bu tarz kadın erkek yaklaşımlarının cezası ağırdı.Kıkırdadığını duydum.''Endişelendiğin bu mu ?''

''Lord Styles!''diye cırladığımda sesini hemen arkamda duydum.Burdaydı.Yavaşça ona doğru döndüm.Yüzümün alev aldığına emindim.Suyun rengi yeşilimsi ve çamurlu olsa da altında çıplak olduğumuz belliydi, vücut şekillerimiz belirsizdi ama yine de Harry'e bakarken sadece yüzüne bakmaya gayret ettim.''Burda olmamalısınız!''

VİCTORİA/h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin