08: Are You Ready To Uproar,Aunt?

570 45 27
                                    

*

Sabaha karşı bir kere uyanmıştım ve bir daha uyuyamamıştım,pijamamı çıkartıp fazlasıyla günlük,eski beyaz bir elbise geçirdim üstüme.Saçlarımı gelişi güzel topladım,odamda bulduğum bir kağıt parçasına bahçede olacağım ile ilgili bir not yazıp odamdan çıktım.

Tahta merdivenlerden inerken olabildiğince az ses çıkarmaya çalışıyordum ancak her adımında gıcırdayan merdivenler bana pek yardımcı olmuyordu.Sonunda merdivenlerden indiğimde oturma odasının bir köşesinde bulunan kuşumun yanına adımladım.Benim geldiğimi görünce hareketlendi.Onu yaklaşık bir hafta önce kapımızın önünde bulmuştum,kanadı kırılmıştı.Hemen alıp evde bulduğum kafesin içerisine koymuştum bu yavru kuşu,kanadını sarmıştım,iyileşmek üzereydi.Bu beyaz güvercinin adını 'Özgür'koymuştum.Sadece bir haftadır beraberdik ve o iyileştiği zaman ayrılacaktık,biliyordum ama ona çok ısınmıştım.Yemek kabı doluydu,su kabı da öyle.Yanına oturdum bir süre.

Bu bir hafta içerisinde eniştemle çok sık kavga etmiştik.Bizi hizmetçisi gibi görmesi,değer vermemesi canımı sıkıyordu.Ailem öldüğünde velayetimiz teyzemlere verilmişti,onların çocuğu olmuyordu bu yüzden teyzem seve seve bize bakacağını söylemişti ama eniştem bu durumdan hoşnutsuzdu.Her fırsatta bize bakmak zorunda olmadığını söylüyor,onun parasını kullandığımızı yüzümüze vuruyordu.Paraya o kadar çok değer veriyordu ki.Bu kötü halleri sadece bana ve kardeşime karşı da değildi üstelik,karısına karşı da böyleydi,hatta onu resmen hiçe sayıyor,çoğu gece eve gelmiyordu ya da ona çok az para veriyordu.Eminim ki teyzemi aldatmıştı da ancak ses çıkaramıyorduk çünkü lanet olsun ki gerçekten yaşamak için paraya ihtiyacımız vardı ve kanaviçe satarak yaşayamazdık,onun parasına muhtaçtık ve beni çileden çıkaran da buydu.

''Az kaldı minik kuş,yakında özgürlüğüne kavuşacaksın.Gün gelecek elbet bir gün muhtaç olmadan gökyüzünde uçacaksın.''diye mırıldandım.Daha çok kendime söylüyordum bunları.Bu evden çekip gitmek istiyordum ama mümkün değil gibi duruyordu.Eniştem boşuna para harcayamam diye ne beni ne de kardeşimi okutmamıştı,bir mesleğimiz yoktu zaten mesleği olan kadın çok azdı,mesleğim olmadan para kazanamazdım ve para kazanamazsam da özgürlüğüme kavuşamazdım.Ama nedense içimde bir inanç vardı,buradan kurtulacağıma dair bir inanç.

Tellerin arasından parmağımı sokup karanlıkta bile parlayan bembeyaz tüylere sahip güvercinimi okşadım sonra ayağa kalkarak kapıya doğru adımladım ve evden çıktım.Bahçemiz yoktu,direk ormanın içindeydik ve tam karşımızda da bir göl vardı,göl oldukça büyüktü ve ormanın içine doğru kıvrılıyordu.Arkamdaki beton taşlardan yapılmış,yıpranık,küçük eve baktım.Bazı taşların üstü yosunumsu bitkilerle kaplanmıştı,derin bir nefes verdim.Güneş doğmak üzereydi.

Omuzlarımı açıkta bırakan lastikli elbisemi çekiştirerek düzelttim ve gölün yanından ormanın içine doğru adımladım,yaşadığım ev gözden kaybolduğunda duraksadım ve göle yakın duran bir kayanın üzerine oturdum.

Güneşin yavaş yavaş aydınlatmaya başladığı ormana göz gezdirdim,sabah ayazını üstümde hissederken aklım geçmişe gitti.Küçücük bir çocukken ormanda koşup oynamaya bayılırdım,sürekli hayvanlarla oynardım.Tam bir oğlan çocuğu gibi olduğum için annem çok kızardı,elbiselerim sürekli yırtılırdı yırtılmasa bile kesinlikle kirlenirdi.

Annem bana ev işlerini öğretmeye çalışırken ben sürekli babamın çalışma odasına kaçardım ve onun çalışmalarına bakardım.Babam bir deri tüccarıydı,alım satım işlerini hep not ederdi aynı zamanda da roman yazardı ancak ilk kitabını tamamlayamadan öldü.Annem babamın benimle oynamasına kızar''Onun bu işleri öğrenmesi lazım.''derdi.Babam ise hep benden yana çıkar ve''Tüm bunları zaten büyüyünce yapacak.Bırak ta evlenip gitmeden önce doyasıya vakit geçirelim.''der yanağıma kocaman bir öpücük kondururdu.Önümdeki bu göle bakarken babamın bana yüzme öğrettiği o gün aklıma geldi,fazlasıyla su yutmuş ve çemkirmiştim,korkunçtu ama artık çok iyi yüzebiliyordum.

VİCTORİA/h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin