Göz açıp kapayıncaya kadar Hades'in kaldığı yere gelmişlerdi. Mağaranın derinlerinde, oymalı taş sütunların ayakta tuttuğu bir odaydı. Kırmızı kadife, görkemli taht baş köşede duruyordu. Sol tarafta uzun masanın üzeri donatılmıştı. Yere dökülen üzümler, narlar, kadehler, şamdanlar ve kaymış masa örtüsüyle uzun süredir kimse uğramamış gibi görünüyordu.
''En başından beri burada olduğumuzu biliyordun.'' dedi Rumple, onu alt edebileceğini düşündüğüne inanamıyordu. Hades'ten korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmuyordu. Onu sadece bir defa kendi suretinde görmüştü, maruz kaldığı karanlık kendisinin boyunu bile aşıyordu. O soğuk ama yakıcı hissi hiçbir zaman unutmayacaktı. ''Elbette,'' baştan aşağı süzdü karşısındaki kişiyi, ''Seni severim, Rumple.'' dedi Hades, ''Benim yanıma o kadar kişi gönderdin ki katkıların büyük.''
Yeraltında ne kadar kişi olursa, ne kadarı yoluna devam edemez ve arafta kalırsa Hades o kadar güçleniyordu. Rumple çevresine bakarken ne yapması gerektiğini düşündü, Victoria'nın yardıma ihtiyacı olmalıydı ama o Hades'e yakalanmıştı. ''Hizmetlerine yukarıda devam etmeni istiyorum ama yanında getirdiğin arkadaşlarının burada kalmasını da istiyorum.'' Rumple rahatsız hissetti, '' Kardeşini yanında götürebilirsin, sonuçta bir anlaşmamız vardı ama Harry benim.''
Kırmızı ışığın altında, insanın ruhunu gören simsiyah gözlere bakarken karşısındaki Tanrıya hayır diyemeyeceğini biliyordu. ''Ne yapmamı istiyorsun?''
''Eğer buradan basitçe yok olursan, koyduğun engellerden dolayı mağaradan çıkamazlar. Burada kalırlar.'' dedi Harry ve Victoria'yı kast ederek, Harry'nin ödeyeceği bedel çoktu ve maalesef Victoria'da bu bedellerden biri olacaktı.
''Beni buraya getirmek yerine, başka yere ışınlayarak istediğini yaptırmış olurdun.'' Rumple, karşısındaki inanılmaz derecede zeki olan bu Tanrının ne yapmak istediğini hala kestiremiyordu. ''Bunu kendi iradenle yapmanı istiyorum.'' dedi, ''Onları burada bırakmayı ve kendini kurtarıp yukarıda işlerine devam etmeyi seçmeni istiyorum.'' Sesi tehditkardı.
Sonra Rumple anladı, Hades müthiş zekasıyla bir şeyler planlamıyordu Hades sadece onlarla oynuyordu. Bu Tanrının en bilindik özelliklerinden biriydi herkesi elinde bir kuklaya çevirmek.
''Eee, seninle iş ortaklığımız sürecek mi yoksa hepinizin varlığını silmem mi gerekecek ?''
''Christobal, senin geldiğini gördü. Bir şeyler döndüğünü anlayıp diğerlerine haber verecektir.'' Hades'i asla vazgeçiremeyeceğini biliyordu. Teklifini reddetse dahi, anında mağaradan atılacak ve Victoria ile Harry'nin yanına gidecekti. ''Bu senin çözmen gereken bir problem. Bakalım eve dönmeyi ne kadar istiyorsun ?''
Ufak bir hareketle yine yer değiştirmişlerdi. Christobal, donmuş halinden anında kurtuldu ama Hades çoktan kayıplara karışmıştı. Chris, şaşkınca etrafına bakarken ağabeyine doğru adımları, ''Rumple! Neler oluyor ? Az önce Hades buradaydı.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİCTORİA/h.s
Fanfiction* ''Bu kadar zarif bir hanımefendinin böyle davranışlarının olması ne büyük üzüntü.'' ''Ne varmış ki davranışlarımda ?'' ''Fazla cesur ve cana yakınsınız.Bu da saygısız olmanıza sebebiyet veriyor.''derken yeşilleri fazlasıyla kibirliydi . * Baz...