44: Charon's Boat

67 5 8
                                    


''Sen!''

Öfkeli adımlarımı sert zemine çarptırarak ona doğru yürüdüm, ''Tüm bu olanların sebebi sensin! Bir de acımı mı seyretmeye geldin ?!''

''Victoria, bırak onu.'' Hector'un elinden dirseğimi kurtardım. ''Cevap ver! Zevk alıyor musun bari ?!'' Buz mavisi bakışları bir an bile benden ayrılmadı, yüzü ifadesizdi. ''Hayır.''

''Hayır mı ? Hayır, öyle mi?! Yeterli değil mi senin için bu acı? '' derken elime koluma hakim olamıyordum, üstüne doğru bir adım daha yürüyüp onu ittim ama pek yerinden kıpırdamadı, ''Daha fazla acı çekmemizi mi istiyorsun?!''

''Victoria--'' Hayley'in sesini kesen Rumple'dı, ''Onunla ben ilgilenirim.''

Ufak bir baş hareketiyle herkesin çıkmasını işaret etmişti. ''Sırada ne var?! Şimdi hangi amacın için hizmet etmeliyiz sana?'' 

Cevap vermemesi, öfkelenmemesi beni çileden çıkarıyordu. ''Cevap ver bana seni lanet olası!'' Yüz ifadesi sertleştiğinde bunu önemsemedim, ''Neden kardeşini hala getirmedin ?! Neyi bekliyorsun? Şu muhteşem kavuşmanı yaşasana!'' 

''Bunu yapabilmem için belirli bir gün ve zaman gerekiyor.''

''Demek şimdi de bunun üzerine çalışıyorsun.'' dedim histerik bir kahkahayla, sinirlerimi kontrol edemiyordum. Ona olan öfkem, nefretim o kadar büyüktü ki içimde volkanlar patlıyor gibi hissediyordum. ''Her şeyin suçlusu sensin.'' Doğru olmadığını bilsem de böyle hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum, ''Senden nefret ediyorum!'' Göğsüne bir yumruk indirdim, ''Nefret ediyorum!'' Bir yumruk daha, ''Nefret! Nefret! Nefret!'' 

Yumruklarımdan etkilenmiyordu ama durdurmak için de bir şey yapmıyordu. ''Yardım etmedin! Savaşta olsaydın, Harry'i kurtarabilirdin ama yapmadın! Neden ha ? Neden ?!'' Ellerim yorulmaya başlamıştı, kendimi tutamayıp ağladığım için sesim çatlıyordu, ''Harry ölürse, Victoria zaten kaderimdeydi, bana kalır mı dedin ? Bilerek mi her şeyi Harry'nin öldüğü versiyona yönlendirdin ?!'' 

Son gücümle zayıf bir yumruğumu daha göğsüne savurdum, ''Bu olmayacak!''

Öfkeli ve ıslak bakışlarımı yüzüne doğru çevirdiğimde çatık kaşlarla beni incelediğini fark ettim. Çok yakınındaydım ama boy farkımızdan dolayı aşağıda kalıyordum. Göğsünde dinlendirdiğimi fark etmediğim ellerime dokununca irkilip çırpınmaya başladım. ''Bırak beni! Dokunma bana!''

Gözyaşlarım şiddetlendi, inatla ondan kurtulmaya çalışırken fazlasıyla güç harcadım. ''Bırak dedim! ''

Beni sıkıca kavrayıp kendisine doğru bastırdığında bu kez ondan kurtulmak için yere çökmeyi, sol tarafa kaymayı denedim ama ondan kurtulmak mümkün değildi. Benimle beraber beni sıkıca tutarken yere çömeldi, en sonunda daha fazla dayanamayarak yorgunluğumun galip gelmesine izin verdim. İkimiz de yere doğru kayarken istemsiz bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. ''Şttt, sakin ol.''

''Bir daha asla mutlu olamayacak gibi hissediyorum!'' Yorgun olsam da, bedenim hareketsiz olsa da hala öfkeli ve isyankardım, ''Ve her gün daha da kötüye gidiyor. Canım yanıyor, onu çok özlüyorum. Bu acı hiç geçecek mi ?''

Başımı göğsüne doğru bastırdı, karanlığın içerisinde ona daha çok sarıldım. Asıl Harry'e sarılmaya ihtiyacım vardı...

''Durmasına ihtiyacım var.'' diye mırıldandım, ağlamaktan yüzüm ıslanmıştı ve vücut sıcaklığım artmıştı. Saçlarım dağılmış ve terden tülermişti. Saçlarımda elini hissettim, Rumple geleceği bildiği halde yardım etmediği için onu asla affetmeyecektim ama öfkeden ve acıdan tükenmiştim. ''Neyin durmasına ihtiyacın var?''

VİCTORİA/h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin