( Harry'nin bakış açısı)
Kalın ağacın yeryüzünde beliren köklerini yastık gibi kullanıp kucağımdaki Victoria'yı narince yere yatırdım. Bembeyaz tenindeki duman kalıntılarında parmağımı gezdirdim. Işıl ışıl bakan gözleri kapalıydı. Elim saçlarına ulaştı. Bunların hiçbirini yaşamaya hakkı yoktu. Ona normal bir hayat sunamadığım için, benimle olması için bunlara katlanması gerekmesinden dolayı her saniye kendimi suçluyordum, azaplar içerisinde yanıyordum.
Ondan uzak durmaya çalıştım ama ondan uzak kalmak o kadar zor ki...
Arkamda oluşan hava dalgalanması yay gibi gerilmemi sağladı ve hışımla arkamı döndüm. Kiminle karşılaşacağımı biliyordum. ''Senin yüzünden ölebilirdi!'' derken çoktan yumruğumu yüzüne indirmiştim. Sendeleyerek geri çekilirken bakışları yerde yatan Victoria'ya ulaştı. ''Neler olduğunu bilmiyordum yoksa asla onu tehlikeye atacak bir şey yapmazdım.'' derken bir yumruk daha indirdim. ''Hepimizin hayatını değiştirecek seçimi sen yaptın, Rumple. Şimdi bu seçimle yaşamak zorundasın.''
Dudağının kenarına bulaşan kanı silerken aramızdaki mesafeyi açtı. ''Sen de kabul ettin.'' dedi bakışlarını tekrar bana dikerek ''Bana geldiğinde ne kadar çaresizdin hatırlasana. Seni ben toparladım. Ağabeyin gibi ilgilendim seninle. Sana yardım ettim. '' İyice kendisini dikleştirdi ''Benden daha iyiymiş gibi davranma.''
Beni kendisi gibi birine dönüştürmüştü ve o halimden kurtulmak zaman almıştı. Bencil, kötücül, daimi acı içinde olan, güç manyağı birisi haline getirmişti. ''En azından sadece seni ölü bilsinler diye 27 kişiyi öldürmedim. ''
Yüz ifadesi anında donuklaştı ve yüzüne her zaman bir şeyden kaçarken yaptığı kibir ifadesini yerleştirdi '' Evet, hem de gözümü bile kırpmadan.''
''Onlar senin arkadaşlarındı, ailendi, kardeşindi.'' dediklerimin canını acıttığını biliyordum. Onu tanıyordum. Gözünün döndüğü bir anda biraz da Lilith'in etkisiyle bir gece tüm köyünü katletmişti. Ona korkunç davranan ailesinden kurtulursa daha iyi birisi olacakmış gibi. ''Geçmişten konuşmayı bırakalım artık, Harry.'' dedi bakışlarını üzerimden çekerken yanımdan geçip Victoria'ya yaklaştığında onu durdurdum. ''Ne yaşandı ?''
''Lucifer'ın askerleri her yerde. Herkesin içinde.'' dedim. Ondan her ne kadar haz etmesem de, yaptıklarını onaylamasam da kazanmamızı sağlayacağını biliyordum. Victoria'ya olan hislerini de, asıl olması gerekenleri de biliyordum. Bu, beni rahatsız etse bile mantıklı olan yanım bu yüzden bize ihanet etmeyeceğini söylüyordu. '' Victoria ilk defa bir şeytanı öldürdü, gücünü kullanarak.''
''İşte bu!'' diye sevinmesine tepki vermedim. '' Peki şimdi ne yapacaksınız ?''
''Kimseye güvenmeyeceğiz. Yollarda kalıp Victoria'nın pratik yapmasını sağlayacağız, bir bir önümüze çıkanları öldüreceğiz.''
''İyi olur. Victoria'nın can almaya alışması lazım.''
''Rumple.'' Ona seslendiğimde tekrar bana döndü. ''Uzak durman lazım artık.'' Göz ucuyla Victoria'ya baktı. Ona her bakışı, onları her yan yana görüşüm benim için yıkıcıydı. Acaba kaderleri baskın gelir mi, acaba Victoria ona karşı bir şeyler hisseder mi soruları bazen aklımı kaçırtıyordu ama ona asla zorla bir şey yaptırmazdım. Nasıl mutlu oluyorsa öyle olmasını isterdim. ''Biliyorum.'' dedi. ''Savaş zamanı gelene kadar beni tekrar görmeyeceksiniz. İkiniz de.''
Saniyeler içinde önümde kaybolduğunda Victoria'nın kıpırdanmaya başladığını gördüm.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİCTORİA/h.s
Fanfiction* ''Bu kadar zarif bir hanımefendinin böyle davranışlarının olması ne büyük üzüntü.'' ''Ne varmış ki davranışlarımda ?'' ''Fazla cesur ve cana yakınsınız.Bu da saygısız olmanıza sebebiyet veriyor.''derken yeşilleri fazlasıyla kibirliydi . * Baz...