05: I Was Poisoned.

672 47 26
                                    

(Harry'nin bakış açısından)

''Tamam,Hector.Kes artık.''

''Utanma ağabey.Kızdan hoşlandın işte.''

''Ne hoşlanması,ben ona sinirlendim.Onu orkestranın ordan nasıl indirdiğimi görmedin mi?''

''Ah evet sonra da onunla dans ettin,utanmasan kızı öpecektin.''

''Hector.Sayıgını koru ve bu konu hakkında daha fazla konuşma.''

Adımlarımı hızlandırıp taş duvardan oluşan koridoru geçtim.Balo sonunda bitmişti ve kiraladığımız o büyük salondan çıkıp eve gelebilmiştik,saat ikiye geliyor olmalıydı.''Biliyorum bende dans ettim o kızla,fazlasıyla güzel ama--''

Odamın kapısını açtığımda peşimden gelen Hector'a döndüm ve sözünü kestim''İyi geceler,Hector.''Daha sonra cevabını beklemeden kapıyı yüzüne kapattım.Kardeşler bazen baş belası olabiliyordu.Elimde tuttuğum maskeyi yere fırlattım ve ceketimi çıkarıp yatağıma doğru adım attım ama gördüğüm manzarayla donakaldım.

Kırmızılar içindeki kız yatağımda öylece yatıyordu,maskesi yatağımın üzerindeydi.Elleri önünde birleştirilmiş öylece yatıyordu,gözleri kapalıydı.Odamı loş bir şekilde aydınlatan mumlar yüzünden kirpiklerinin gölgeleri elmacık kemiklerine kadar uzanıyordu.Koyu renk,dolgun dudakları bir çizgi halini almıştı.Uyuyor muydu ? Buraya nasıl gelmişti? Kimdi bu kadın aslında?

Çatık kaşlarımla ve temkinle yatağıma yaklaştım,iblislere yardım eden cadılardan birisi olabilirdi.Ama sonra kızın yanında bir not olduğunu fark ettim.Kağıdı elime alıp okumaya başladım.

Kehanet asla gerçekleşmeyecek,Styles.Etrafındaki tüm kadınları öldürmemiz gereksede.Ona son kez bak,zehir iki saat içerisinde etkisini gösterecektir,belkide çoktan göstermiştir?

                                                                                          -Lucifer'ın Askerleri

Elimdeki kağıdı buruşturdum ve dişlerimi sıktım.

Dans ederken kızın bakışlarını hatırladım,o sıcak kahverengi gözlerden hayat fışkırıyordu.Cesaret ve korkusuzluk parıltıları,sevgi pırıltıları.Güzel gülümsemesini hatırladım,kollarımın arasındaki hafifliğini...

Ondan alınmıştı her şey.Tüm yaşayacakları,tüm gülüşleri,tüm ağlayışları,tüm hayalleri...Her şey çalınmıştı,sadece benim yüzümden.Benim üstümdeki bu lanet yüzünden.Sadece daha önce tanıdığım hiç kimseye benzemeyen bu kadına değil,aynı zamanda yıllar önce sırf bu sebepten kaybettiğim Catherine'e de üzüldüğümü fark ettim.

Kıza biraz daha yaklaştığımda onu inceledim.Ona çok yakışan bu kırmızı elbise yer yer kirlenmiş,yıpranmıştı.Etek kısmında bir yırtık vardı,saçları dağılmıştı.Sonra bir an göğsünün aşağı inip kalktığını gördüm ve fark ettim ki odaya girdiğimden beri ölümü hissetmemiştim.

Normalde ölümü hissedebilirdim,yakınımda bir ölü varsa damarlarım belirginleşirdi ve bu canımı yakardı ya da ölüye dokunursam,her yerim sanki siyah bir mürekkeple kaplanırcasına kararmaya başlardı.Elimi kızın yanağına doğru uzattım ve yumuşak tenine dokundum ama beklediğim gibi olmamıştı,elim kararmamıştı.Elimle nabzını kontrol ettim,nabzı yoktu.Kalbi atmıyordu ama nefes alıyordu,bu nasıl olur?

Bunu ona muhtemelen balodan ayrıldığında yapmışlardı yani iki saat çoktan geçmişti,ölmüş olması gerekiyordu.Bunu iblisler yaptıysa ölmeliydi çünkü iblislerin şakası yoktu.Bu durum beni şaşırtırken ne yapmam gerektiğine karar veremedim.Onu zehirden kurtarmamın imkanı yoktu,ama bir an için bir iç güdüyle onu hafifçe dürttüm ve ''Victoria.Uyan.''dedim ancak hiçbir tepki vermedi.Bir kaç kez daha ismini söyledim ama yine tepki yoktu.Yatağımın aşağısındaki mavi kanepeye oturup beklemeye başladım.

VİCTORİA/h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin